Mevdudi bir de Tefhimu'l Hadis yazacaktı!

Mevdudi’nin telif ettiği yüzlerce eserin yanında tamamlayamadığı kitapları da vardı.

Mevdudi bir de Tefhimu'l Hadis yazacaktı!

Mevdudi, âlimlerimiz arasında yazma bakımından en üretken diyebileceğimiz şahsiyetlerden birisi. Kimisini gece-gündüz demeden oturup kaleme aldığı, kimisi de çeşitli konuşmalarının kitaplaştırılmasından oluşan yüzden fazla kitabı olduğu biliniyor kendisinin.

Mevdudi’nin üretkenliği çok küçük yaşlarda başlamıştı. Daha 15 yaşındayken Hindistan’da yayınlanan Medine gazetesinde çalışmaya başladı. Bundan sonra da Tac, Müslim, el-Cemiyet gibi gazete ve dergilerde yazıları yayınlandı. 1927’de ilk kitabı olan İslâm’da Savaş Hukuku’nu tamamladığı sırada 24 yaşındaydı. Genç yaşına rağmen yazdığı bu kitap o kadar etkiliydi ki, Hasan el-Benna tüm İhvan-ı Müslimin üyelerine bu kitabı okumalarını tavsiye etmişti.

Mevdudi genç yaşından itibaren yazmayı asla bırakmadı. Kendi tabiri ile “yatsı namazından sonra yazmaya başlardı ve sabah olduğunu ancak sabah ezanı okunduğu zaman fark ederdi.” Batılı bir müsteşrikin ilmî çalışmalarla ilgilenmek için günde en fazla 6 saat uyuduğunu öğrenen Mevdudi, bunun üzerine uyku süresini 5 saat ile sınırlandırmış ve kalan vaktini okumaya, yazmaya, mücadele etmeye ayırmıştı. Bu durum, ömrünün son demlerinde bedenen çok fazla yorulmasına sebep olacaktır.

Tamamlanamamış bir siyer

Mevdudi’nin yüzden fazla kitabı olduğunu dile getirmiştik. Bunlardan birçoğu Türkçeye de çevrildi ki, daha önce yine Dünyabizim’de bu kitaplarla ilgili bir haber yer almıştı.

Fakat bazı eserler var ki, Mevdudi bunca mücadele arasında bu kitapları yazmaya veya tamamlamaya vakit bulamadı. Vefatından çok kısa süre önce bile yazmaya devam eden bu öncü şahsiyetin üzerinde son olarak çalıştığı kitap, Siret-i Server-i Âlem adlı eseriydi. Bu kitap daha sonra Türkçeye “Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamber’in Hayatı” adı ile çevrildi ve Pınar Yayınları tarafından yayınlandı.

Siret-i Server-i Âlem, Mevdudi’nin 76 yıllık ömrünün birikimini yansıtan bir eser olarak bugün karşımızda duruyor. Klasik siyer kitaplarından farklı olarak sadece Peygamberimizin hayatından değil, Peygamberlik kavramından da yoğun olarak bahsedilen bu kitap tam anlamıyla bir hazine.

Ne yazık ki Mevdudi ömrünün son zamanlarına kadar yazmaya devam etse de, bu kitabı tamamlayamamıştır. Kitap, Peygamberimizin Medine’ye hicretinden hemen sonrasına kadar gelir kronolojik olarak ve burada son bulur. Medine dönemi eksiktir bu siyerin. Bu halde bile orijinal dilinde iki cilt tutan ve bir hazine kıymetinde olan bu eser tamamlanmış olsaydı kim bilir nasıl olurdu…

Bir de Tefhimu’l Hadis yazacaktı

Hamira Mevdudi, Babam Mevdudi adlı kitabın 91. sayfasında babası ile bir hatırasını anlatırken onun Tefhimu’l Kur’an’ı tamamladıktan sonra bir de Tefhimu’l Hadis ismi ile bir kitap yazmak istediğini söylüyor.

Mevdudi bugün bu yönü ile pek bilinmiyor olsa da, aslında güçlü bir hadis savunucusudur. Özellikle Pakistan’da Eyyüb Han’ın askerî idaresinin hâkim olduğu 60’lı yıllarda Pakistan’da artan hadis inkârcılarına Mevdudi yazdığı eserlerle karşı durmuştur. Kendisi, Tercümanu’l Kur’an dergisinde hadislerin önemi ile ilgili yazılar kaleme almış ve sonrasında bu yazılarını Türkçede Sünnetin Anayasal Niteliği ismiyle neşredilen kitabında toplamıştır.

Hadis konusunda bu kadar titiz olan bir âlimin, hadislerin doğru anlaşılması ile ilgili bir çaba içinde olması da beklenir. Mevdudi’nin niyeti de bu yönde idi muhtemelen. Fakat bu eseri hazırlaması için ömrü yetmedi.

Selçuklular’ın tarihini de yazmıştı

Mevdudi’nin eserleri arasında pek bilinmeyen bir eser de Selçuklu Tarihi’dir. Benim de henüz haberdar olduğum ve okuma fırsatımın olmadığı bu eser hakkında birkaç kelam etmeden önce Abdullah Muradoğlu’nun Yeni Şafak’ta 27 Aralık 2009’da yayınlanan “Selçuklular ve Bugünkü Coğrafyamız” adlı yazısına bir göz atmakta fayda var.

Mevdudi doğal olarak diğer birçok eserinden önde tuttuğu ve 30 yıl boyunca yazmayı sürdürerek tamamladığı Tefhimu’l Kur’an’ını kaleme aldığı sırada, birçok şeyden de feragat ediyordu. Hamira Mevdudi, kitabında, babasının ailesine dahi çok fazla vakit ayıramadığından bahsediyor bazı bölümlerde. Selçuklular Tarihi kitabı da bu çalışma sonucu tamamlanamamış, yarım kalmış bir eser. Sadece ilk bölümü tamamlanan bu kitap, Hilal Yayınları tarafından Türkçe olarak 1971 yılında yayınlanmış ve bugüne kadar tekrar basılmamış.

İnsanlar telif eden adam!

Yusuf el-Kardavî’nin Mevdudi ile ilgili bir mülakatında söylediği gibi “o sadece kitap telif etmiyordu, aynı zamanda insan telif ediyordu.” Mücadelesine devam ederken kalemi de bir an olsun elinden düşmemişti. 22 Eylül 1979’da vefatına kadar bu özelliği devam etti. Hiçbir zaman mücadeleyi veya yazmayı bırakıp bir köşeye çekilmedi. Yazmaya niyetlendiği bu üç eser, bu sözlerimizin kanıtıdır. Kim bilir, belki üstad Mevdudi’nin, bunlar dışında yazmayı planladığı başka eserler de vardı. Biz şimdilik bunlardan haberdarız. Allah mücadelesi ve bizlere bıraktığı eserleri vesilesiyle ona rahmet etsin.

İsmail Kaplan Mevdudi’ye dualarla yazdı

YORUM EKLE