Ali Kemal Belviranlı tam bir gönül insanıydı

Ali Kemal Belviranlı hem doktor, hem hafız, hem hoca, hem musikişinas, hem hattat, hem yazar, mütefekkir ve kelimenin tam anlamıyla gönül insanıydı. Muaz Ergü, Belviranlı'ya dair yazdı ve onun çıkardığı İslam'ın Nuru dergisinden bir yazısını alıntıladı.

Ali Kemal Belviranlı tam bir gönül insanıydı

Bazı insanlar vardır; gayretleriyle, yapıp ettikleriyle, bitmez enerjileriyle, tükenmez mücadele şevkleriyle, tuttuklarını koparmadaki azimleriyle bizi hayrete düşürürler. Birden fazla işle uğraşırlar ama hiçbirini diğerine karıştırmazlar. 1923 Konya doğumlu Ali Kemal Belviranlı, tam da yukarıda belirtmeye çalıştığımız insanlardan. Hem gayretleriyle hem de dostlarıyla unutulmayacak öncülerden. On bir yaşında hafızlığını tamamlıyor. İlk dini eğitimini babası İsmail Hakkı Efendi ve Kadir Şeyhzade Ali Efendi’den alıyor. Dini eğitimin yanında Arapça ve Farsçayı da öğreniyor. On yaşındayken Ali Ulvi Kurucu Bey’le Konya Kapı Camii’nde mukabele okuyor. Çocukların kahir ekseriyetine nasip olmayacak bir eğitim ve ortam…

Şimdiki zamanın bahtsız çocukları televizyon, bilgisayar karşısında zamanını ve kendini yok ederken, Belviranlı, kendini ömür boyu var kılacak ve öldükten sonra da unutturmayacak bir eylemliliğin içinde. Liseyi Konya’da okuduktan sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni kazanıyor. Fakülte yıllarını ve İstanbul’u en iyi şekilde değerlendiriyor. Bir taşralı olarak zamanı ve mekânı hoyratça tüketmiyor. Zaten dini eğitimini en sağlam şekilde almıştı. Bu eğitimin üzerine musiki, hat, kıraat ve edebiyat sahalarında da kendini yetiştiriyor.

Üniversite eğitiminden sonra bir süre daha İstanbul’da yaşıyor. Dolu dolu yaşıyor buradaki zamanını. Dolu dolu derken günümüzdeki gibi gezip tozma, yeme içme, “gecelere akma” anlaşılmasın. Kültürle, sanatla, edebiyatla doldurulmuş zamanlar… Hasan Basri Çantay’ın Cumhuriyet döneminde yazılan Kur’an meallerine kaynaklık eden Kur’an-ı Hâkim Meal-i Kerim adlı mealinin yayınlanmasında önemli katkısı var. Aynı zamanda yine Çantay’ın Istılahat-ı Fıkhıye Kamusu'nu yayına hazırlıyor. 1951-1953 yılları arasında İslam’ın Nuru adlı dergiyi çıkarıyor. Dergi o dönemlerde hem içerik hem de teknik açıdan gayet başarılı. Dostu Ali Ulvi Kurucu’nun edebiyat dünyasında tanınmasında ön ayak oluyor.

O dönemde İslam'ı öğrenmek isteyenlerin başucu kitaplarından biriydi

Onun için yazımızın başında “dostlarıyla unutulmaz öncülerden” demiştik. Dostları da unutulmaz… Hepsi birer yıldız nevinden…. Mahmut Sami Ramazanoğlu, Hasip Efendi, Abdulaziz Bekkine, Mehmet Zahit Kotku, H. Basri Çantay, Mümtaz Turhan, Osman Turan, Eşref Edip, Ali Nihat Tarlan, Gönenli Mehmet Efendi, Mükrimin Halil Yinanç, Osman Yüksel Serdengeçti, Mahir İz, Cemal Öğüt, Nurettin Topçu, Necip Fazıl, Said Çekmegil, İbnülemin Mahmut Kemal, Fuad Şemsi Bey dost ve arkadaşlarından bazıları. Belviranlı aynı zamanda Saadettin Kaynak, Abdurrahman Gürses, Mahmut Kuşçulu, Mecit Sesigür gibi musiki üstadlarından ders almış ve musiki meşketmiş. Hamit Aytaç, Halim Özyazıcı hat sanatında yararlandığı ustalar. Kendisinin de klasik musiki ve tasavvuf alanında birçok bestesi mevcut. “Derdmendim Yâ Resûlallah Devâ Ol Derdime”, “Allah’a Dayan Saye Sarıl”, “Bambaşka Ufuklar Açıyor Ruhlara Kur’an”, “Tecellîlerle Mest Olmuş Seher Vaktinde Ârifler”, “Ruhum Sana Âşık Sana Hayran Efendim” ilahileri, üstadın dinlemeye doyulmayacak besteleri.

Ali Kemal Belviranlı 1953 yılında Konya’ya dönüyor. Doktorluk mesleğinin yanında aynı İstanbul’daki gibi yine kültür, sanat, edebiyat halkasının içinde. İstanbul’un iklimini bir nebze de olsa memleketine taşıyor. İslam Prensipleri, Kur’an Rehberi ve Tecvit Kitabı, Aruz ve Ahenk, Musiki Rehberi, Beyan’-ül Hak kitaplarından bir kaçı.

İslam Prensipleriadlı çalışması, İslam'ı öğrenmek isteyenlerin başucu kitaplarından biriydi. Çünkü o dönemlerde dinle diyanetle ilgili kitap bulmak kolay değildi. Bu kitap aynı zamanda soru cevap şeklinde hazırlanması dolayısıyla okuyanı sıkmıyor. İman ve İslam esasları, din, ilim, cemiyet ve ahlak, İslam ve iktisat kitabın konularından bazıları. Kur’an Rehberi ve Tecvid Kitabı ise Kur’an okumayı öğrenmek isteyenlerin imdadına yetişti.

Osmanlıca’yı öğretmek gayesiyle beş cilt bir kitap da hazırlamıştır: Osmanlıca Rehberi, Osmanlıca İmla Rehberi, Osmanlıca İmla Lügati, Osmanlıca Metinler Rehberi ve Osmanlıca Mana Lügati. Bu kitaplar Osmanlıca okumak, yazmak isteyenler için rehber mesabesinde. Ölümsüz Müdafaa adlı kitabı da Mevlana Ebu’l Kelam’dan çevirmiş. Bu kitap tarihteki en önemli müdafaalardan biri. Hindistanlı âlim/mücahit Mevlana Ebu’l Kelam’ın İngiliz sömürge mahkemesine savunusudur. Belviranlı ayrıca Arapça, İngilizce, Türkçe konuşmayı öğretmek maksadıyla Seyahat Rehberi adlı bir kitap hazırlamıştır.

Doktor, hafız, hoca, musikişinas, hattat, yazar, mütefekkir ve gönül insanı

Belviranlı’yı yakinen tanıyan Dr. Hasan Özönder, www.merhabahaber.com'da “Hak Dost diyen: Dr. Ali Kemal Belviranlı” başlıklı yazısında Belviranlı ve onun musiki ile olan irtibatı hakkında şunları söylüyor: “Öğrencilik ve öğretmenliğimin ilk yıllarında Dr. Ali Kemal Bey, mahallemizde komşumuz idi. Bayramlarda ziyaretine giderdik. Sohbetlerine doyamadığımı hatırlıyorum. Muayenehanesi, Aziziye Camii’nin güney-batı karşısında, Tuzcular içinde idi. Sonra, Mevlâna Caddesi’nde, şimdiki Şifa Lokantası’nın yanına taşındı. Zaman zaman burada da ziyaret ederdim. O yıllarda, büyük emek, gayret ve şevkle çalışarak, 'İslâm’ın Prensipleri' adındaki kitabını hazırlamakla da meşgul idi. Bu eseri şimdilerde belki otuza yakın baskı yapmış ve yurt çapında çok büyük dinî hizmetler ifa etmiştir. Son derecede değişik üslup, muhteva ve yaklaşımla özlü bilgiler veren kıymetli bir eserdir. Zaman içerisinde İzmir’den Bitlis’e kadar yaptığım seyahatlerimde Konyalı olduğumu öğrenen birçok kişinin, Dr. Ali Kemal Belviranlı Bey’in bu eserinden övgü ile bahsettiklerine çok defa şâhit olmuştum.

Yıllar sonra şimdi düşünüyorum da, Konya’ya 1950’li yıllarda 'dinî mûsıkî' denilen bir muhteşem sanatın varlığını gösteren, dinleten değerlerin başında Dr. Belviranlı ağabey gelir. Nuri Yılmazgil, Feyzi Özçimi, Hasan Hüseyin Varol, Nuri Baş, kardeşi Esad beyefendilerle ve diğer kıymetli insanlarla kurdukları musıkî meclisleri, dinleyenlerin gönüllerini yıkar, duygu ve düşüncelerini disiplin altına alır, bambaşka âlemlere urûcu temin ederdi. Kur’ân-ı Kerîm, Mevlîd ve Na’t-ı Şerîf kıraati nasıl olur; Ezân-ı Muhanmmedî, kamed nasıl okunur; mihrabın, minberin sedası ve edası nasıldır? Biz bunları, onun sayesinde, o zamanki günlerde daha iyi fark ettik.”

Ömer Faruk Belviranlı, amcası Ali Kemal Belviranlı için, "O hem gönül hem de beden doktoruydu. Hastalarını yalnızca muayene etmekle kalmaz, ihtiyaç sahibi kimselerin ilaçlarını bizzat temin ederdi. Ali Kemal amcam münevver bir insandı. Kültür adamıydı. Hayatı İslamî ilimlerin ve İslamî sanatların her alanıyla ilgilenmek, yazılar yazmak ve gençleri yetiştirmekle geçti. Bugün aramızda yalnızca doktor olan misafirlerimiz var. Ama o, hem doktor, hem hafız, hem hoca, hem musikişinas, hem hattat, hem yazar, mütefekkir ve kelimenin tam anlamıyla gönül insanıydı" diyor.

14 Eylül 2003 yılında Konya’da Hakk’ın rahmetine kavuşan Ali Kemal Belviranlı’ya rahmet ve mağfiret diliyoruz. Ruhu şad, mekânı cennet olsun diyor ve yazımızı gönül tabibi Belviranlı’nın İslam'ın Nuru dergisindeki bir yazısıyla nihayetlendirelim. Ümide, teselliye çok ihtiyacımız var. Yaşadığımız zamanlara pesimist bir ruh hali hakim olmuş vaziyette. Gençlerimiz de bu halden etkilenmekte doğal olarak. Hoca’nın bu yazısı bir işaret fişeği gibi. Umudu, sabrı gösteriyor… Allah var, gam yok!...

MÜSLÜMAN YE’SE KAPILMAZ

Gün olur yeryüzünde; topyekûn bütün işlerin fenâya doğru gittiğini, hayır duygusunun cemiyetlere veda ettiğini,

Meşrû fiillerin, beğenilmiş işlerin terk edildiğini, doğru yolun kapatıldığını, sapıklığın teşvik gördüğünü, revaç bulduğunu...

Adaletin gizli, cevrin, eziyetin açık, ilmin terk edilmiş, cehaletin istenen bir meta haline geldiğini, dostluğun zayıf, düşmanlığın kavî olduğunu görürsün.

Sen Allah’a (c.c) bağlan...

Sakın, ye’se, ümitsizliğe kapılma!

Gün olur; belki bu imkân âleminde muhterem insanların, zan altında, incitilmiş, hasta edilmiş ve inim inim inletilmiş olduklarını, şerirlerin ise, bilakis zevkleriyle meşgul memnun ve itibar gördüklerini; hile ve istibdadın uyanık, vefa ve hürriyetin uykuda, yalanın tesirli bir güç, rüşvetin yoldan saptırıcı, doğruluğun terk edilmiş, esnafın reddedilmiş olduğunu görürsün...

Sen Kur’an’a sarıl!

Sakın, ye’se kapılma!

Gün olur; belki de bu fânî âlemde hakkın hezimete uğramış, bâtılın zafer kazanmış, hırsın gálip, kanaatin mağlub, âlimin nasipsiz, edibin mübtezel, hak sahibi ve mazlumların zelil, haksız ve zâlimlerin azîz olduğunu görürsün.

Sen Peygamber’e (sav) tâbi ol!

Sakın, ye’se kapılma!

Gün olur, bu ihtimaller diyarında; akıllıların deli sayıldığını, türlü işkencelere tâbî tutulduklarını; gün olur; binlerce sehpanın zulmü teyid ettiğini, gün olur; takvanın madum (idama mahkum edilmiş), putların mabud, kalplerin imansız, dillerin Kur’an’sız olduğunu görürsün.

Sen imanlı ol!

Sakın ye’se kapılma!

Gün olur: O korkunç ve kıpkızıl diyarda; nasipsiz ve nesepsizlerin, zalim ve hain kindarların, ahmak ve fâsık riyakârların, işte ve fikirde bunlarla birlikte olan fâcir (günahkâr) hissedarların, namütenahi hazineleri bir anda inkâr ve iptal eyleyen câni günahkârların, bâtılın savunucusu yaygaracı dellalların insanlığı; barış ve sükûndan, hak ve hürriyetten mahrum etmek için milyonlarca cana ve mala kıydıklarını ve malûm olan bu hallerinin yükselmekte olduğunu duyarsın...

Sen Peygamber’i (sav) örnek bil!

Sakın ye’se kapılma!

Gün olur: Gene bazı maddeci diyarlarda ilim için leke olan sahte münevverlerin, görgüden habersiz kozmopolit cahillerin, fobilere müptela materyalist ekollerin hayâdan, edepten, iffet ve ismetten mahrum ve bîbehre putlaşmış cansızların, tağutperest muzahrefatın, dünya fikir âlemini karmakarışık ettiklerini; sineleri levse, pisliklere, toplumları nifaka ve ihtilafa sürüklediklerini görürsün...

Sen âyet ve hadisten ilham al!

Sakın ye’se kapılma Müslüman!..

Senin Arş’a çıkan şekvanı, cihanı titreten hıçkırıklarını, mazlum ve mükedder gönlünü asırlardır gülmeyen yüzünü, ehadiyyete yönelttiğin niyazlarını, dinin, vatanın ve milletin için çarpan mübarek kalbini Rabbi Müteal Hazretleri görmüyor ve duymuyor mu sanıyorsun?..

Allah’ımız (cc) Alîmdir. Habîrdir. Semidir. Basirdir. Allah mü’minlerin yardımcısıdır. Onları zulmetten nura çıkarır. Sen müsterih ol! Rabbimiz, Allah’ımız Müslümanları me’yus etmeyecek ve mutlaka sevindirecektir. Ve bir anda mü’minlere lutfiyle tecelli edecek, Zâtına (cc) düşman olanları kahrıyla helak eyleyecektir. Yeter ki sen, Allah’a bağlan, gayene ulaşmana kolaylık versin. Kur’an’a sarılmazsan eğer, ye’se düşersin.

Teyid edecek el, evet, elbette seni Hak’tır.

Bâtıl yıkılıp hâk ile yeksan olacaktır.


 

Muaz Ergü yazdı ve alıntıladı

YORUM EKLE
YORUMLAR
ayşe  aksoy
ayşe aksoy - 7 yıl Önce

Genç bir kızken beni osmanlıca sevdalısı olmama vesile oldu rahmetli hocam.Onun osmanllca rehberi yardımıyla bir haftada okumayı söküp ,bir haftada da bizans karşısında Türkler adında matbu bir kitabı okumuştum.Kendisini daima hürmetle anıyor ,sadakayı cariyelerinden olabilmeyi Rabbimden niyaz ediyorum.Onun hayatı ,fikirleleri,mektupları gün ışığına çıkar inşallah.

ibrahim
ibrahim - 8 yıl Önce

Merhumun mektupları ve -varsa hatıraları- derlenip yayımlanmalı. Böylesi önemli işleri maalesef hep ihmal ediyoruz. Daha çok gecikmeden birileri bu işin peşine düşsün!

Ayşe
Ayşe - 7 yıl Önce

Kendisini ali ulvi kurucu hatıralar adlı kitabı ile tanıdım. Rabbim onun feyzi nden bizlerede nasip etsin inşallah

Cihad Meriç
Cihad Meriç - 8 yıl Önce

#‎Adam‬ yetiştirme yolu bu!Bir ismi tut,altın zinciri çek. Kendine çeki düzen vermen için ayna olsun. ‪biz buna #‎iyiadamlardefteri‬ Elhamdulillah. Bize bu altın zincirleri gösteren Rabbime sonsuz şükür.Bu listeden rahmetli Nuri Baş hoca gibi tanıdıklarımız oldu. Şükür. http://kainatamektup.com/index.php/category/iyiadamlar/erenler/nuri-bas-hoca-efendi/

Ömer acar
Ömer acar - 4 hafta Önce

1972 73 yıllarında yanında çalıştım şifa lokantası yanaydı önünde çay bahçesi vardı ev den dönen bir yazı haneydi ic hastalıkları yani bevliye dr diye gelen hastalarına her türlü desteği verirdi bana verdiği görev ispirto ocağında idrar ısıtıp tahlil ettirir meğer üre şeker gibi çok şeyleri teşhis ediyormuş çocukluk aklımla kendimce hayiflanirdim 12 .13 yaşındayım sonra görev değişikliği kapucami tuzcular içi bedestende ikinci katında kitap getirib götürür oldum eser matbaası kuşlar matbaası bunları sonradan anladım manevi bir haz vardı çünkü insan büyüdükçe karakteri değişiyor inanın o günler çok kıymetli imiş RABİM onlarida bizleride salih kullarından eylesin inşAllah Allah rahmet eylesin ilk manevi terbiyemi ondan aldım...

Ahmed Yahya
Ahmed Yahya - 3 hafta Önce

Allah rahmet eylesin.Sizlere sonsuz teşekkürler.Oğlu EYMEN YİE.de talebe arkadaşımdı.SAğ ise gönüller dolusu selam ve sevgiler