İnsanoğlunun kendisi dahi Allah’ın en şerefli, en güzel sözüdür. Ki Rabbimiz beyan etmiştir, “Ahsen-i takvim üzerinde halk ettik insanı” diye. Doğmakla insan olmak yolculuğumuz başlar, ya alâ-yı illiyyîn mertebesinde ya da esfeli sâfilîn derekesinde. Bütün bunların ötesinde biri vardır ki, en müstesna güzel, dürr-i yekta, Hazret-i Resul. Aslında bütün bir mevcudat onun etrafında döner, bütün bir hayat ya onunla anlam kazanır ya da onsuz manasızlığa bürünür.
Elhac Muzaffer Ozak’ın hatırında geçen ifade…
Allah’ı sevdiğimizin göstergesi yaptığımız ibadetlerdir. Kalbimizde duyumsadığımız ferahlık, belki ibadetlerimizin makbul olduğuna dair işarettir. Hazreti Peygamberi sevdiğimizin göstergesi ise sünnet-i seniyyeye tabi olmaktır, yani Hazreti Resul’un yaptıklarını yapmak, yapmadıklarını yapmamaktır. Zaten Allah’a kulluk bu demektir, Allah’a kulluk da bunu gerektirir. Ve Hazreti Peygamber en güzel kuldur.
Sözü Elhac Muzaffer Ozak’ın eserinde geçen ifadeye getirmek istiyorum. Merhum Ozak, Envâr-ül Kulûb (Kalplerin Nurları) adlı eserinde, “Resul-ü Zişanı rüyasında görmek saadetine erenlerin bu rüyaları, ahrete imanla göçeceklerine işarettir (sayfa; 52)” demiştir ve ne ümid verici, güzel bir hakikate işaret etmiştir.
Hakikat: Hazreti Peygamberi ne kadar seviyoruz?
O hakikat de şu: Hazreti Peygamberi ne kadar seviyoruz, ona hayatımızda ne kadar yer veriyoruz? İnsan neye ihtiyaç duyarsa onu görürmüş rüyasında. Rüyalarımızın üzerindeki esvapları ve dünyevî perdeleri kaldıralım ve öyle bakalım hayatımıza. Nerede duruyor iki cihan serveri hayatımızda? Ona ne kadar yer vermişiz ya da vermemişiz? Ümmet sancağının kokusunu alabiliyor muyuz uzaktan? Yoksa nefsanî rüyaların içinde boğuluyor muyuz? Ruhumuz atlasında siyah benekler mi yoğunluktadır yoksa beyaz güller mi çoğunluktadır? Sahi, şu kadar yıl binlerce, onbinlerce gecedir uyuyoruz da görebiliyor muyuz Efendimiz'i? En son Efendimiz'i gören kimi gördük, kiminle sohbet ettik?
Merhum Elhac Muzaffer Ozak’ın hatırından geçen bu sözü bana bütün bunları düşündürdü ve nefsime bu soruları sordurdu.
Faik Öcal yazdı
rahmetullahi aleyh..demeliyiz..