İslam'ı Japonya'da yayan isim: Abdürreşid İbrahim

İslam'ın Japonya'da yayılmasında etkin bir rol oynayan isimlerin başında Kazanlı alim Abdürreşid İbrahim geliyor. Abdürreşid İbrahim, o dönemde Osmanlı aydınlarıyla da yakın ilişkiler kurmuş ve seyahat notlarını İstanbul’da yayınlanan Sırat-ı Müstakim dergisinde yayınlamıştı.

İslam'ı Japonya'da yayan isim: Abdürreşid İbrahim

Japonya, Doğu Asya'da Büyük Okyanus'un içindeki bir ada ülkesi. Şintoizm ve Budizm etkisinin yoğun olarak hissedildiği ülkede İslam'ın geniş kitlelere yayılması 19. yüzyıl sonlarına doğru gerçekleşti. Bu temasın, geç başlamasının sebebininse İslam ülkelerine olan coğrafi uzaklık olduğu düşünülüyor.

Japonya'da İslam'ın kamusal alana yayılmasının tarihi 19. yüzyıl sonlarına kadar gidiyor. Japonya'da İslam'ın tanıtılması ve yayılmasında Kazan'lı âlim ve mücadele adamı Abdurreşid İbrahim büyük bir rol oynadı. 1900'lerin başlarında Japon adalarında çoğu Hint kökenli kırk elli civarında Müslüman yaşıyordu. Abdürreşid İbrahim'in Japonya'da kurduğu ilişkilerin sonucu olarak 1920'lerin başlarından itibaren Kazanlı Türkler bu ülkeye iltica etmeye başladılar.

Abdurreşid İbrahim'in 1909'da Tokyo'da tanıştığı Yamaoka Müslüman oldu ve Ömer adını aldı. Abdurreşid İbrahim ile İstanbul'a giden Ömer Yamaoka, Japonya'ya döndükten sonra faaliyetlerine devam etti. 1937'de Kazan Türklerine hizmet vermek üzere Tokyo'da bir cami inşa edildi. 1939'da Japonya hükümetinin İslam'ı resmen tanıması Müslümanların irşad faaliyetlerini kolaylaştırdı. Kazanlı alim Abdürreşid İbrahim'in Japonya'ya seyahatleri, buradaki Müslümanların bir birlik kurmaları yolunda önemli adımlar atmasını sağladı. 100'ü aşkın Japon'un Müslüman olduğu bu dönemde temelleri atılan Tokyo Camii, bu birleşmenin önemli bir göstergesiydi.

"İslam âleminin felahı için çırpınıp duran bu muazzam kalb"

Uzun süre Tokyo Camii'nin imamlığını da yürüten Abdürreşid İbrahim aynı zamanda bir gezgindi. Milli şairimiz Mehmed Akif Ersoy, Sırat-ı Müstakim mecmuasında 1 Temmuz 1910 yılında yayınlanan yazısında Abdürreşid İbrahim'i şu ifadelerle anlatıyordu: “Hazret, Asya'nın her tarafını senelerce gezmiş, bir koca kıt'ada yaşayan insanların mazisini incelemiş, halini tetkik etmiş. Bunlarda saadet görmüşse sebeplerini aramış; sefalet görmüşse kaynağını araştırmış. Evladını, ailesini, memleketini sırf hamiyetle coşan bir hisle bırakıp yola çıktığı halde, gezdiği yerlerde hiç hissiyatına mahkûm olmamış. Evet, İslam âleminin felahı için çırpınıp duran bu muazzam kalb, başkalarının faziletlerine karşı lâkayd kalmamış; bir Mecusi'ye, bir Budist'e atfettiği tetkik ve tenkit nazarını, bir Müslüman'a da atfetmiş. Bugün zillet ve sefalet içinde çalkanıp duran İslam dünyasının birçok manzarası, birçok tezahürleri zavallıyı adım başında ağlatmış olmakla beraber o, etrafını iyi görmek için gözlerini sile sile yolunda devam eylemiş."

1852'de Rusya'nın Sibirya bölgesindeki Tara'da dünyaya gelen İbrahim'in gençlik yılları, Rus esareti altındaki Kazan'da geçti. Hayatını, farklı coğrafyalardaki Müslüman halkların özgürlük mücadelesine adadı. Avrupa, Balkanlar, Türkistan, Moğolistan, Çin, Japonya, Kore, Singapur, Hindistan, Hicaz, Filistin ve Kuzey Afrika'yı gezerek gördüklerini kayda geçirdi. 1895’te geldiği İstanbul’da Rusya’da yaşayan Müslümanları Osmanlı Devleti’ne göç etmeye davet etti ve 70 bin Müslüman Türk’ün Anadolu’ya göçmesine vesile oldu.

1908'de ilk kez Japonya’ya giderek Japonca öğrendi. Japonya hanedanıyla sıcak ilişki kuran Abdürreşid İbrahim, İngiltere ve Rusya'ya karşı Osmanlı Devleti ile Japonya'nın ittifak kurması için çaba sarfetti. Birinci Dünya Savaşı'nda İttihad-ı İslam siyasetinin önemli isimleri arasındaydı. İkinci Meşrutiyet'in ilanı üzerine İstanbul'a geldi. Seyahat notları Sırat-ı Müstakim mecmuasında tefrika edildi. Geniş yankı uyandıran tefrika Alem-i İslam ve Japonya'da İslam'ın Yayılması başlığıyla kitaplaştırıldı.

Mehmet Akif ile tanışıp dost oldu. Büyük şair, vaazlardan birisini şiirleştirdi ve “Süleymaniye Kürsüsünde” adıyla yayımladı. 19. yüzyıl sonlarından itibaren yaptığı seyahatlerle İslam dünyasının çarpıcı bir tasvirini yaptı.

Abdürreşid İbrahim 1933’te 76 yaşında iken tekrar Japonya’ya gitti. Tokyo’da yaşayan Tatar halkının sorunlarıyla ilgilendi. Tokyo Camii’nin planlarını hazırlatıp temelini attırdı. 1939'da İslamiyet'in Japonya'da resmi din olarak tanınmasında büyük bir rol oynadı. Ömrünü İslam aleminin kurtuluşuna adayan Abdürreşid İbrahim'in Tara'da başlayan mücadelelerle dolu hayatı Tokyo'da son buldu. 31 Ağustos 1944'te Tokyo'da vefat ettiğinde 92 yaşındaydı.

"İslamiyet'e yakın bir millet"

Doğu Türkistan'dan hicret eden Uygurların yanı sıra Malezya, Singapur, Endonezya, Hindistan ve Pakistan'dan göç edenlerle birlikte ülkedeki Müslümanların sayısı arttı. Abdürreşid İbrahim, Sultan İkinci Abdülhamid'den Japonya'ya bir ulema heyetinin gönderilmesi halinde İslam'ın kolayca yayılacağını bildirdi. Abdürreşid İbrahim, Sultan İkinci Abdülhamid'e gönderdiği mektupta şunları yazmıştı: “Her ne kadar bizim Müslümanlar arasında, 'Japonya'da İslamiyet' adı altında rüya âleminin levhalarında anlatılan havadis pek çok duyulmuşsa da, asıl ve esası olmadığı tahakkuk etmiştir. Fakat bundan sonra İslamiyet'in Japonya'da intişar edeceği şüphesizdir. Zira Japon milleti, yaratılış bakımından İslamiyet'e yakın bir millettir. İslami kaidelerden olan pek çok güzel ahlak, Japonlar'da fıtraten mevcuttur. Temizlik, haya, sadakat, emniyet, hususan cömertlikle şecaat, Japonlar'da adeta bir huy olmuştur.”

1953 yılına gelindiğinde Japon Müslümanlar Sadık İmaizumi başkanlığında biraraya gelerek "Japon Müslüman Birliği"ni kurdular.

Günümüzdeyse Japonya'da on bini Japon olmak üzere yüzbin civarında Müslüman yaşıyor. Japonya’daki Müslümanların çoğunluğunu Endonezya, Pakistan, Bangladeş, Hindistan, Sri Lanka, İran ve Afganistan'dan gelenler oluşturuyor.

Hamza Türkyıldız haber verdi

YORUM EKLE