Mehmet Seyfettin Özege (1901-1981), ömrünü kitaplara ve bibliyografyaya adamış vakıf-insanlardan biridir. Ölünceye kadar “Eski harfli matbu kitaplar” denildi mi akla onun ismi geliyordu; öldükten sonra da, hazırladığı bibliyografyalarıyla bu alana katkısını sürdürmüş oldu. Bir tür sadaka-i câriyesidir hazırladığı bibliyografyalar.
Eski harfli matbu kitapların serdarı
Eski harfli matbu kitaplar alanı kolayca kuşatılamayacak bir alandır ve hele bu alana kütüphane çapında girişmişseniz daha da zorlanacaksınız demektir. Hiç evlenmemiş olan Özege’nin, eski harfli matbu kitaplar alanına bibliyografya oluşturmanın yanı sıra kütüphane oluşturmak cehdiyle de girişmesi, onun bu kitaplara olan aşkının bir sonucu olabilir ancak. Sonuçta hem bibliyografyaları, hem de ölümünden sonra ardında bıraktığı koskoca bir kütüphane, onun bu alandaki çabasının öğütmekle tükenmeyecek meyveleridir.
Biyografisiyle meçhul bir meşhur
Özege’nin Mekteb-i Mülkiye mezunu olması, biyografisinin Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler adlı muhalled eserin dördüncü cildine (1968) girmesini sağlamasa, büyük ihtimalle okuyucunun önünde hayatına dair ayrıntıları bulabileceği bir kaynak olmayacaktı. Kendisi de Mülkiyeli olan Mücellidoğlu Ali Çankaya’nın olağanüstü çabasıyla ortaya konulan bu eserdeki ayrıntılı biyografisi, sonradan İhsan Işık’ın 10 ciltlik Yazarlar Sözlüğü’nde de özetlenerek yer aldı. Bu ansiklopedideki Özege maddesinin sonunda kaynak olarak sadece merhum Mücellidoğlu’nun eserinin zikredilmesi durumu yeterince açıklıyor.
Bizzat görmediği hiçbir kitabı bibliyografyasına almadı
Eserlerine baktığımızda beş ciltlik Eski Harflerle Basılmış Türkçe Eserler Katalogu (1975) ile Bir Bibliyografımız: Nurullah Pertevoğlu (1894-1956) adlı eserini (1957) görüyoruz. Fakat bu eserlerden ilkinin Millî Kütüphane’nin online katalogunda hiç bulunmamasına ne buyurulur? Burada sadece Pertevoğlu hakkındaki eseri ile Özege’nin kitaplarını Erzurum Atatürk Üniversitesi’ne bağışlamasından ve ölümünden sonra hazırlanmış Seyfettin Özege Bağış Kitapları Kataloğu var gözüküyor. İSAM Kütüphanesinde ise her cildinden birkaç nüsha mevcut. Üstelik burada Özege’nin Katalogunun bir de Ahmet Eryüksel tarafından hazırlanmış ama matbu olmadığını düşündürecek tarzda online kataloga kaydedilmiş “Yazar Adına Göre” düzenlenmiş nüshaları da var. Sanırım İSAM, araştırmacılara kolaylık için bu önemli katalogu bir de bu şekilde düzenlenmiş ve fakat bastırmamış. Keşke bir an önce basılsa…
Özege’nin Bibliyografyasını önemli kılan özelliklerinden biri de bizzat görmediği hiçbir kitabın künyesini almamış olmasıdır.
Kütüphane bağışı: fedakârlık ve feraset
Özege’nin bir ömür boyu biriktirip muhafaza ettiği; ömrünü vakfettiği kitaplarını Erzurum’daki Atatürk Üniversitesi Kütüphanesine bağışlamış olması bir yandan büyük bir fedakârlık, diğer yandan da bir feraset örneğidir. Fedakârlıktır, çünkü çokça para ve bir ömür sarfını gerektiren bu hâsılatı ölümünden önce bağışlayabilmek; onu ölmeden önce nakde çevirmemiş olmak demektir. Ferasettir, çünkü bu tür koleksiyonların en iyi değerlendirilebileceği yer bir kütüphanedir elbette. Yalnız bütün bunlar evdeki hesaptır.
Özege kitaplarını nakde çevirmeme fedakârlığını ve onları bir üniversite kütüphanesine bağışlama ferasetini göstermiştir ama acaba her şey umduğu gibi yürümüş müdür? Özege bağışlarının daha Erzurum’a varmadan başına geldiği anlatılagelen şeyleri konuyla ilgilenen herkes duymuştur… Bunların tafsilâtına burada girmek doğru olmayacaktır.
Kitapsever hemen herkes, ömrünü ve nakdini kitaplara harcamış zevâtın ölümlerinden sonra bu kitapların başına neler geldiğini duymuş, duyduklarını anlatmış ve aktarmıştır. Biz de yakın geçmişte yüklü kütüphanesini ölmeden önce kitap mezadında birkaç postada nakde çevirmeye çalışanlara, ölümünden yıllarca sonra kitapları çöpe atılan, hurdacıya satılan meşhurlara rastladık, şahit olduk. İsim vermeyelim, kitapları ölümünden sonra çalıştığı ünlü bir üniversitenin kütüphanesine bağışlanan yine ünlü bir hocanın kitaplarından çok azı bu kütüphanenin raflarına girebilmiş; diğerleri kapının dış kenarına konularak gelene gidene –tabir caizse- yağmalatılmış… Bunlara nazaran Özege’nin kütüphanesini daha şanslı bulabiliriz.
“Özege’den Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler Üzerine Notlar”
Her şeye rağmen Özege Kütüphanesi sadece kataloguyla bile bir hizmet görmeye devam etmektedir. Ayrıca 1990’da Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim görevlisi Ali İpek’le, araştırma görevlisi Güler Numoğlu’nun hazırladığı M. Seyfettin Özege’den Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler Üzerine Notlar adlı bir kitapçık da Özege’nin ardından, onun çabasını belirginleştiren bir andaç olarak varlık sahasına çıkmıştır. Doğrusu İpek ve Numoğlu ikilisini tebrik etmeden geçemiyoruz. Fakat üzülerek söylemek gerekir ki bu kitapçık ne Millî Kütüphane’nin ne de İSAM Kütüphanesinin online katalogunda vardır. Zaten Prof. Dr. Ali Birinci Hocadan başka kimsede görmedim.
İpek ve Numoğlu, bu çalışmanın kısa bir hikâyesini önsözlerinde anlatmışlar: Özege Bağışlarının “Yazar Adı Katalogu”nu hazırlarlarken bazı biyografik-bibliyografik kaynaklara müracaat etmeleri gerekmiş. Bu kaynaklardan biri de Mücellidoğlu Ali Çankaya’nın bir sây-i meşkûr örneği eseri Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler adlı kitap imiş. Kitabın Özege Kütüphanesinden gelen nüshasına başvurduklarında görmüşler ki, burada yer alan birçok şahsiyet hakkında Özege -çoğu fişler hâlinde olmak üzere- önemli notlar düşmüş, eksik bilgileri tamamlamış. Söz konusu katalogu hazırlayanlar, hiçbir kaynakta bulamadıkları birtakım biyo-bibliyografik kayıtları bu fişlerde ve notlarda bulduklarını yazıyorlar. Belli bir yekûna erişen bu notları da -Özege için rahmete vesile olmasını umarak- bir kitapçıkta toplamayı düşünmüşler. İpek ve Numoğlu’nun bu şekilde ortaya çıkan çabasını son derece kadirşinâs bir davranış olarak görmek gerekiyor.
Mücellidoğlu da yeniden basılmalı
Yeri gelmişken belirtmeden de geçemeyeceğim: Mücellidoğlu’nun bu eseri, hem Özege’nin notlarından anlaşıldığı kadarıyla, hem de yayınının üzerinden uzun bir zaman geçmiş olması hasebiyle ikmâle ihtiyaç göstermektedir ve bu şekilde yeniden basılmalıdır. Şu ülkede biyo-bibliyografi çalışmalarını en çok besleyecek kaynaklardan biri de –elbette Özege’nin kataloglarıyla birlikte- Mücellidoğlu’nun bu eseridir. Bu ikmâl çalışması gerçekleştirilirken İpek ve Numoğlu’nun hazırladığı kitapçığın gözden kaçmamasını da temenni ederiz. Özege’nin hazırladığı katalog ise -Millî Kütüphanede dahi bulunmadığına göre- tez elden yeniden basılmalıdır.
Özege’nin bağışladığı kitaplarının bir katalogu Atatürk Üniversitesi Yayınları arasında Ali Bayram ve M. Sadi Çöğenli tarafından yayına hazırlanmıştır. Özege’nin kendi hazırladığı katalogla birlikte bu devasa katalogu da anmış olalım.
Yusuf Turan Günaydın yazdı