Can Yücel, Allah’ın günü karakola kapatılan dedesi Ali Rıza Bey’i anlatıyor
“Dedem ki, eşdeğerli görüyorum, uygar ve Mevlevi, neyzen bir kişiydi. Yenileyin Demokratların Vatan Cephesi gibi, memurlara katılması zora koşulan, İttihat Terakki’ye kayıd olmadığı için, babası Hasan-Âli Efendi’nin kurduğu Posta-Telgraf Nezaretindeki müfettişlik görevinden atılıp, işsizliğe koşturulmasından başlayarak, önce duygusal, sonra siyasal bir tepki halinde, giderek muhafazakârlığa, giderek taassuba büründü. Cumhuriyet’in ilanından sonraki, garplılaşma yönündeki değişiklikler, bu eğilimi büsbütün azdırdı. O kadar ki, şapka devriminden sonra, başında bereyle dolaştığı için Allah’ın günü karakollara kapatılır, “Hasan-Âli’nin babasıyım” diyerek, zor belâ kurtulurdu. Sonunda, annemin şapkalı gezmesine babamın izin vermesini, içine sindiremediği için, yine de parasını babamın verdiği, bir bodrum odasında, hayatını, bir lokma, bir hırka’ya bağladı.”
Geçtiğim Günlerden, Hasan Âli Yücel, Can Yücel’in önsözü, s. 11, İletişim Y., 3. Bas., İstanbul, 2007.
İbrahim Demirci alıntıladı