Büyükler için hikâyeler yazıyorken sizi çocuk edebiyatına yönelten etkenler neler oldu?

Ciddi bir şekilde yazmaya kısa çocuk hikâyeleri kaleme alarak başladım aslında. Bunlar hala bir kenarda demleniyor. Sonrasında dergilerde yazmanın beni daha çok besleyeceğine inandım ve yetişkinler için yazmaya yöneldim. Edebiyat dergileri çokça söylendiği gibi benim için de bir okul mahiyetindeydi. Kalemimi kuvvetlendirmem, dağarcığımı zenginleştirmem en önemlisi de sağlam adımlarla ilerlemem için bir eşik gibiydi.

Çocuk edebiyatı ile mi devam etmek istersiniz yazı ve edebiyat hayatınıza?

Çocuklar için yazmayı seviyorum. Çocuk edebiyatı alanında çalışmak içimdeki çocukla da irtibatımı güçlendiriyor. Önce kendi çocuklarımın sonra diğer çocukların yüzünde hikâye bitince oluşan o duygu ifadesi benim için çok kıymetli. Dilimin de çocuk edebiyatına yatkın olduğunu düşünüyorum. Diğer yandan yetişkinler için de yazmayı seviyorum. Bu kimine göre bir handikap ama ikisini de beraber götüren yazarların varlığı içime su serpiyor. Şimdilik iki alanda da kendimi geliştirmeye ve yazmaya gayret ediyorum ve bir seçim yapamıyorum.

Koku Avcıları Mekke ve Medine’nin yazılış öyküsünü anlatabilir misiniz? Kurguyu çocukların tam ilgisini çekebilecek şekilde oluşturmuşsunuz. Nasıl başardınız?

İkinci sorunuzdan başlarsak diyebilirim ki çocuklar genellikle hayatın içinde olan ama aynı zamanda da gizem ve macera öğeleriyle bezenmiş kitaplara ilgi duyuyor. Ben de kitabımda Mekke ve Medine’yi tanıtırken bu iki öğeden faydalandığımı söyleyebilirim. Yalnızca bilgi vermek yerine çocuklara bir yaşanmışlık sunacak aynı zamanda hayal güçlerini de besleyecek bir kitap yazmayı arzuladım. Yazılış öyküsüne gelince Kutsal beldelere gidip de güzel kokulardan söz etmeyen yoktur sanırım. Ben bunu biraz daha ilgi çekici hale getirdim. Bizim inancımızda ve kültürümüzde öyle mucizevi hikâyeler var ki bunlardan beslenmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Günlük yazmak alışkanlığınız var mıydı? Siz ilk okuduğunuz kitapları hatırlıyor musunuz? Annenizin anlattığı masallardan hafızanızda olan ve bize anlatabileceğiniz var mı?

Ne güzel bir soru. Kendimi konuşmaktansa yazarak daha iyi ifade edebildiğimi düşünüyorum. Bu yüzden okuma yazma öğrendiğimden beri bir şeyler karalarım. Arada kopukluklar olsa da çocukluğumdan beri günlük tutarım. Önceden yaşadıklarımı yazardım şimdi ise düşünce ve hislerimi yazmaya çalışıyorum. İlk okuduğum kitaplar Heidi, Pollyanna tarzı klasiklerdi. Onları çok severdim. Annemin anlattığı masallardan en ayrıntılı olarak Üç Turunçlar masalını hatırlıyorum. Bu masalı bana kalan kıymetli bir miras olarak gördüğümden kendi çocuklarıma da anlattım. Keşke burada anlatabilsem ama öyle uzun öyle detaylı ki her kısmı ayrı bir hikâye ayrı bir motifle örülü. Merakına yenilen ama sonra sabretmeyi öğrenen bir şehzadenin masalı diyelim kısaca.

Bir süre nasip oldukça çıkan dergi, Şiar dergisinde musahhihlik yaptınız. Bunun size katkıları neler oldu?

Bir derginin mutfağında olmak, eserleri dikkatle incelemek çok yönlü bir bakış açısı kazandırıyor insana. Neden derseniz normalde bir dergi alır bazı yazıları iştahla okurken bazı yazıları üstünkörü geçebiliriz. Her yazının üzerinde titizlikle durmak açık konuşayım normalde bir paragraf okuyup geçebileceğim bir yazıyı dahi dikkatle okumaya çalışmak bana çok şey kattı. Araştırmaya, öğrenmeye sevk etti. Diğer yandan Türkçemizi düzgün kullanma konusunda da bir bilinç kazandırdığını söyleyebilirim.

Yazı yazmak için daha çok hangi vakitleri seçersiniz? Yazı yazdığınız özel zamanlar ve mekânlar var mıdır?

Benim zihnim sabahın erken saatlerinde işlenmemiş, el değmemiş bir tarla gibidir. Bu sebeple mümkün oldukça sabahın ilk saatlerini,  gün doğumlarını değerlendirmeye çalışıyorum. Özel bir mekân olmasa da yalnızlık ve sessizlik arıyorum. Bunu yanında kendime ait küçük bir çalışma köşesi hazırladım. Bu köşede okuyup yazmak bana öyle iyi geliyor ki.

Kitapları yazarken iki güzel çocuğunuzdan destek alıyor musunuz? Yazdıklarınızı ilk onlara mı okuyorsunuz? Onların da fikirlerini alır mısınız?

Çocuklarım, onların hayal dünyaları, beklentileri bana ciddi anlamda ilham veriyor. Onlara doğaçlama hikâyeler anlattığım hatta beraber canlandırdığımız çoktur. Oğlum biraz daha büyük olduğundan daha çok onun fikrini alırım. Ama bunu çocuklarım beğendiyse tamamdır, gibi bir onay almak için değil de daha çok hikâyenin ondaki izdüşümünü görmek için yaparım.

Edebiyat serüveninizde en büyük desteğiniz kimdir veya kimlerdir? Sizi yazmaya teşvik eden özel insanlar oldu mu hayatınızda? Klasik bir soru olacak ancak yazmaya nasıl başladınız?

Dediğim gibi küçük yaşlardan beri yazmayı seviyorum. Önümde güzel örneklerim de oldu. Dedem –nur içinde yatsın- bir okuma ve yazma sevdalısıydı. Kocaman bir kütüphanesi vardı. Hasta yatağında bile küçük kâğıtlara notlar alırdı. Şiirler, sözler yazardı. Ama en büyük desteği çocukken kurduğum hayallere sarılıp tutunarak kendime yine kendimin verdiğini düşünüyorum.

Kitaplarınızdan nasıl dönütler alıyorsunuz? Çocuklarda Koku Avcıları Mekke ve Medine’de kitabınızı okuyunca umreye gitme, Mekke ve Medine’de gül kokusu duyma arzusu uyandırdığını düşünüyor, hissediyorum. Hatta belki umreye gidince günlük tutmak için defter alanlar bile vardır içlerinde. Size ulaşıp sizinle duygu ve düşüncelerini paylaşanlar oluyor mu?

Kitabımın manevi bir yönü var evet. Bu çok hassas bir konu. Burada niyetimi daima temiz tutmak için çabalıyorum. Asıl gayemiz küçük kalpleri hakikatle aydınlatacak bir kandil tutuşturmak nihayetinde. Çocuklardan kırk hadis ezberlemeye niyetlenenler, gerçekten oralarda özel bir koku olup olmadığını merak ettiğini söyleyenler, umreye gitmek istediğini söyleyenler oluyor. En sevdiğim kitap oldu, diyenlerin de olması beni umutlandırıyor.

İkinci kitabınız da çıktı ve çok heyecanlısınız. Bu kitaptan biraz bahseder misiniz?

Her kitapla insan yeniden ümitleniyor, okurlardan gelen dönüşlerle tazelenip güçleniyor. Yolun başında bir yazar olarak epey heyecanlıyım evet. Yeni kitabımda ebru ustası Mustafa Düzgünman’ı anlattım hem de kendi fırçasının ağzından. Çocuklarımız geçmişte yaşayıp ahlakıyla ve sanatıyla iz bırakmış büyüklerimizi tanısınlar çok isterim. Bu kitapta biraz sanatla ilgili çocukları düşündürmeyi de amaçladım. İnşallah yerini bulur, bulduğu yerde çiçekler açar.

İnşallah. Çiçeklenir elbet gönüller. Güzel temenniler bunlar. Duaların kabulü, hayallerin gerçekleşmesi bu kitaplar da. Her gün yeni şeyler söylemek arzusuyla. Edebiyat vasıtasıyla güzel yürekli çocuklarla ve çocuk heyecanını diri tutan çocuk yürekli yetişkinlerle de her zaman buluşmanız, buluşmamız dileğiyle.  Çok teşekkür ediyorum. Kitaplarla bir ömür diliyorum. Kutlu bir temenni. Esen kalın.

Röportaj: Yasemin Kuloğlu