Her kavmin, her topluluğun, her bireyin müziği kendi ruhundan izler taşır. Bizim müziğimiz de öyledir, yani Müslümanların müziği.

Sadece müziğimizde mi vardır bu ruh? “İman”ımızla mayalanmış şiirimiz ve düşünce dünyamızla karılır bu müzik ve ortaya eşsiz bir ziyafet çıkar. Acımız, sevincimiz, huzurumuz, umudumuz, kardeşliğimiz, gönül birliğimiz, inancımız vardır müziğimizde.

Böyle böyle birikir, depreşir, bir araya gelir tüm Müslümanların sadâsı. Dünyanın her yerinden seslenip söz ve müziklerini uçurur bu Müslümanlar. Ortaya da müthiş bir hoş sadâlar antolojisi çıkar.

Bosna’dan Zeyd Soto gelmiş

Kalbe Ziyaret” adlı albümü Moral Prodüksiyon etiketiyle çıkan Bosnalı müzisyen Zeyd Soto, Ramazan ayı boyunca Türkiye’de bulunmuş ve birçok TV programında konuk edilmiş, birçok il ve ilçe belediyesinin Ramazan organizasyonunda eserlerini paylaşmıştı. Albümü birkaç yıl oldu çıkalı ama sesi bu albümü her zaman dinletecek nitelikte.

4 dilde 11 eserin olduğu albümünde benim en çok dikkatimi çeken “Mir” (Huzur) ve “Come And See” (Gel Gör Beni) isimli parçalar oldu. Huzuru, sükûneti ve sevdayı söyleyen Zeyd Soto, Mir’de bazı ayetlere başvurmuş ve “Ey ateş İbrahim’e serin ve selamet ol” ayetiyle beraber Yasin Sûresi’nin 58.ayetindeki hastalara şifa olsun için okunun “selamun kavlen mir Rabbi’r rahim” ayetini de alarak gerçekten huzur veren bir esere dönüştürmüş. Sanıyorum eser adını da bu ayette geçen “Mir”den almış.

* Ne demişti bizim Yûnus: “Come and see/ What love has done to me!”

Bir diğer dikkatimi çeken parça tabi ki Yunus Emre’den çevrilen “Come and see” olacaktı. Şiirin en güzel yazıldığı dilde okunacağı taraftarı olduğum için “Come and see”yi biraz acayip buldum! Yûnus Emre ki Türk şiirinin en güzel ifade edilişini görmüşüz biz ondan ve şimdi İngilizceye çevrilmiş olarak görünce bir tuhaf oluyor insan. Bilmem aynı hisleri uyandırıyor mudur İngilizcede de…

Bizim için değil tabi ki bu çeviri. Bizim olanı “Gel gör beni aşk neyledi”dir bu şiirin ya da ilahinin. Türkçe şiire en yakışan dillerden biri olarak dururken ve bunun en üst zirvesi de Yûnus Emre iken İngilizceden okumak ve dinlemek değişik oluyor.

Ama Zeyd Soto’nun yorumu ve müzikleri insanı yormuyor, bilakis dinlendiriyor. Onun yüzünde Neretva nehrinin mahzunluğu, Mostar köprüsünün kırgınlığı, Bosna’nın feryadı var. O kendisini Allah ve Resulünün (sav) âşığı olarak niteliyor. Onda Aliya ve yiğitlerinin emaneti olan bir sevda var.

Yavuz Ertürk yazdı