4 Haziran akşamı 19.30’da TRT’nin Tepebaşı’ndaki stüdyolarındaydık; TRT’nin yapmış olduğu Cahit Zarifoğlu belgeselini izlemek üzere…
Fuaye alanına girdiğimde ilk dikkatimi çeken Beyan Yayınları’nın sahibi Ali Kemal Temizer Bey oldu. Hemen yanına vardım. Ali Kemal Bey’i bu gecede görmek biraz şaşırtıcıydı. Çünkü onun bu tür etkinliklere katılmadığı, biraz uzakta kaldığı bildiğimiz, öğrendiğimiz bir şeydi. Ama söz konusu olan Cahit Zarifoğlu olunca -belgeseli izlemeye kalmasa da- bir miktar eşlik etmişti geceye. Sonrasında şair Cafer Turaç girdi salona. Şiirlerini bugünlerde tekrardan okuduğum şairle böyle bir gecede karşılaşmak oldukça sevindiriciydi. Bol bol olmasa da biraz sohbet etme fırsatımız oldu kendisiyle. İyiydi. Yine ikramların sunulduğu salonda Prof. Dr. Fatih Andı ve Doç. Dr. Yılmaz Taşçıoğlu’yla selamlaştık. (Yılmaz Bey’e bir süprizim vardı. 1990 yılında basılmış Mihrace isimli şiir kitabını bu günün anısına kendisine imzalattım.)
Belgesel’in metin yazarlığı ve danışmanlığını da yaptı
![]() |
(+) |
Yılmaz Bey, Cahit Zarifoğlu Belgeseli’nin aynı zamanda metin yazarlığını ve danışmanlığını da yapmış bir isim. Kendisinin Zarifoğlu şiiriyle ilgili bir kitabı da mevcut: Zaman Hep Geç Kader Hep Erken…
Sadece bu kadar mı? Hayır! Gecede daha birçok kültür-sanat adamımız vardı: Ömer Erdem, Ahmet Kot, Zafer Acar, Kamil Eşfak Berki, İbrahim Paşalı, Melek Paşalı, Belkıs İbrahimhakkıoğlu, Ali Ayçil, Bünyamin Yılmaz, Ensar Altay, Cesur Küçük ve adını hatırlayamadığım buraya yazamadığım birçok isim…
Belgeselden önce mini bir dinleti vardı
Gecede ikramdan sonra belgeselin izleneceği salona geçtik. İlk olarak TRT genel müdürü İbrahim Şahin bir konuşma yaptı. Kelimelerin şairin elinde işlendiğine değinen Şahin, hayatın anlam katmanlarını değiştiren Cahit Zarifoğlu şiirinden “Ağaçlar” şiirini örnek gösterdi. Sonrasında Fatih Andı bir Zarifoğlu portresi sundu. Kendi ilk gençlik yıllarında Mavera’nın ve Zarifoğlu’nun ne anlama tekabül ettiğini söyledi. Aynı zamanda TRT’ye de bu belgesel için teşekkür etti. Sonra kürsüye Yılmaz Taşçıoğlu çıktı. O da bu projenin başlamasına vesile olan TRT İstanbul Televizyonu’nun eski müdürü Ömer Erdem’e teşekkür etti. (O sıralar Ömer Erdem konuklar arasında arka taraflarda bir yerde oturuyordu. Ömer Erdem’in, Cahit Zarifoğlu Şiir Ödülü’nü aldığında yaptığı o temelli konuşmayı hatırladım.) Sonrasında TRT’nin yeni müdürüne projenin tamamlanmasını sağladığı için teşekkür etti ve tabii ki belgeselin teknik işleriyle ilgilenen arkadaşlara… Yılmaz Bey’in konuşmasından sonra bazı isimler Cahit Zarifoğlu’nun şiirlerini seslendirdi.
Ahmet Zarifoğlu da konuştu!
Gecenin bir sürprizi de Ahmet Zarifoğlu oldu. Zarifoğlu’nun oğlu Ahmet Zarifoğlu, kısacık konuşmasında, babasının yazdığı Filistin ve Afganistan şiirlerinin bugün daha da önem kazandığını söyledi. Belgeselden sonra ise herkes belgesel üzerinde fikirlerini birbirine beyan ediyordu. Ben ise usulca Tepebaşı’ndan evime doğru yürüdüm. Dilimde Zarifoğlu’nun şu mısrası: “Gül kokuları çocukların kaburga kırıklarından geliyor/ Acıyı ve insanlığı çocuklar/ Böyle dayanılmaz kıldılar ve yeni suları/ Onların bilgileri getirdi ../.. Genç bir adamdım / Tren uğurlardım”
Besim Bal zarif haber verdi
Editörün notu: Belgesel izlenimleri, farklı bir habercimizin kaleminden, yarın da sitemizde devam edecek.