Cenkler… Hz. Ali Cenkleri… Kahramanlığın, dürüstlüğün, merhametin, iyiliğin, dayanışmanın, safiyet ve samimiyetin cümlelerdeki, satırlardaki uzun soluklu koşusu. Hiç yormadan, yorulmadan… Kötülükle mücadelenin, mertliğin, mazlumdan yana olmanın şiirsel destanı. Zalimle, kâfirle girilen bütün cenklerde iyiliğin, mazlumiyetin, cesaretin zaferi. İnsanı yücelten ideallerin… Evet, cenkler bir medeniyetin, bir insan medeniyetinin düşle gerçek arasında karıldığı anlatılar. Cenkler, en çok da çocuk zihinlerde silinmez izler bırakır. Farkında olarak ya da olmayarak İslam ahlakını zihinlere kazır. Hayat ırmağının her şeyi silip süpüren, alıp götüren seline karşı insanı tutup çıkarır, bir menzile ulaştırır.

Hz. Ali Cenkleri medeniyetimizin vazgeçilmez yapı taşlarından. Türklerin İslam’a girmeleriyle birlikte sözlü kültürümüzün, şifahi kültürümüzün vazgeçilmezlerinden olmuş. Cenknamelerde Müslümanlarla kâfirler arasındaki savaşlar söz konusu edilmiş ve bu savaşlarda kahramanlık gösteren yiğitler… Bu yiğitlerin başında Hz. Ali gelir. İslam ordularının başı dara düştüğünde imdada Hz. Ali yetişir. Hz. Muhammed bütün büyük gazalarda Onu görevlendirir. O Nebi’nin izniyledir bütün kılıç salladığı savaşlar. Cenknamelerde anlatılan olayların birçoğu tarihte vuku bulmuş ama destansı bir dille, coşkun bir üslupla cem edilmiş. Öylece anlatılmış. Birçok efsanevi unsur metinlere eklenerek ilgi çekici hale getirilmiş. Bir moral değer olarak önemini her zaman muhafaza etmiş. Gelelim Hz. Ali’ye, büyük savaşçıdır O. Bugünkü savaşçıların karakterine benzemez ama Onun karakteri. Gerçek kahraman… Zamanımızdaki çizgi film kahramanları gibi bencil, kendini düşünen, hep kazanmaya ayarlı, erdemden soyutlanmış değil. O, cenknamelerde insanları kötülüklerden koruyan, başı sıkışanların imdadına yetişen, düşmanlarına düşünme imkânı veren, karşısındaki düşmanı kendi nefsi için öldürmeyen, sevilen ve hep yolu gözlenen kahramandır. Bütün gayesi İslam’ı yaymak. Ganimet, şan, şöhret peşinde koşan biri değil.

Aklın çokça yorulduğu ve bizi çokça yorduğu zamanlardayız…

Cenknameler, sözlü geleneğin içinde vücut bulan anlatılar olarak öne çıkmış. Dilden dile anlatılarak nesiller boyu devam edip gelmiş. Eskiden meddahlar dinleyicilere anlatırlarmış. Zaten cenknameler kaleme alınırken bir topluluk karşısında okunacağı gerçeği göz önünde bulundurulurmuş. Sözlü kültürün yazıya aktarımı… Cenknameler zamanında kıraathanelerin, köy odalarının, medreselerin, mekteplerin, kültür meclislerinin vazgeçilmez öğelerindenmiş. Bugünlere geldiğimizde maalesef bu geleneğin de yitip gittiğine tanık oluyoruz. Artık evlerimizde, ocaklarımızda, kahvehanelerimizde bu mertlik, sadakat, adanmışlık, ahlak, edep aşılayan cenknamelerin yerini Avon, Orıflame katalogları almış durumda. Kahir ekseriyetin gayesi en kısa zamanda nasıl çok para kazanılır onun formülünü öğrenmek. Bizim kahramanlarımızdan daha çok vahşi batının kovboylarını daha çok tanıyoruz. Yüzüklerin Efendisi, Pinokyo, Kırmızı Başlıklı Kız… Ali’yi tanımayan, cenknamelerden nasiplenmeyen nesillerin payına düşenler.

Evet, çocukluğunda dedesinden ya da başka aile büyüklerinden Hz. Ali Cenkleri dinlemeyenler çok şey kaçırmış sayılırlar. En basiti o ulvi havayı teneffüs etmeyi, Hz. Ali’yle Hayber Kalesi’ni fethetmenin heyecanını… Aslında Sezai Karakoç’un “Çocukluğumuz” şiirini okumak bile Hz. Ali Cenkleri’nin değerini anlamamıza yeter.

Aklın çokça yorulduğu ve bizi çokça yorduğu zamanlardayız. Morale, motivasyona ihtiyacımız var. Yani Hz. Ali Cenkleri okumaya… Eskiden doğru düzgün bir cenk kitabı bulamıyorum diye bir mazeret sunabilirdik. Büyüyen Ay Yayınları, Hazreti Ali Cenkleri adlı kitabı yayınlayarak bu mazereti ortadan kaldırmış oldu. Çok da iyi etti. Kitap İsmail Toprak tarafından hazırlanmış. Toprak, büyük bir emek ve titizlikle çalışmış. Hem yazma nüshalar hem de matbu cenknameler taranmış. Mevcut olan bütün Hazreti Ali Cenknamelerine ulaşılmaya çalışılmış. Ayrıca uzun bir giriş yazısıyla cenknamelerin edebi metin olarak ne ifade ettikleri anlatılmış.

Kitapta Hz. Ali’nin Hayber Kalesi Fethi, Kan Kalesi Cengi, Berber Kalesi Cengi, Havername, Mağrip erderhasıyla yapılan gazâ cenklerinin yanında Muhammed Hanife’nin Kâfir Gazanfer İle Cengi, Muhammed Hanife Gazâsı, İmam Hasan’ın Rebi’ İbn-i Mâlik ile Gazâsı ve İmam Hüseyin’in Gazâsı yer alıyor. Muhammed Hanife, İmam Hasan ve İmam Hüseyin bildiğimiz üzere Hz. Ali’nin çocukları. Cenknamelerde Hz. Ali’nin yanında Ehl’i Beyt’in diğer fertlerine de yer veriliyor. Mutlak anlamda Hz. Muhammed’le başlıyor cenknameler. Ve istisnasız İslami öğretilere azami dikkat gösteriliyor. Aynı zamanda İslam tarihinde önemli roller üstlenmiş devlet adamları ve komutanlara da rastlıyoruz. İsmail Toprak kitabın sonunda Hz. Ali Cenkleri’nin yazma ve matbu nüshalarından örnekler veriyor. Bu da kitabı görsel açıdan önemli kılan bir etken olarak görülüyor.

Hazreti Ali Cenkleri bizlere tam bir cenk şöleni sunuyor

Hazreti Ali Cenkleri bizlere tam bir cenk şöleni sunuyor. İsmail Toprak matbu ve yazma metinleri büyük bir titizlikle Türkçeye aktarmış. Cenklerde çok sık tekrar edilen tamlamalar aynen yazılmış. Ama insan bu cenkleri yazıldığı dilde okuyamadığından da hayıflanmıyor değil. Kendi dilimize, irfanımıza ne kadar uzaklaşmışız.

İsmail Toprak, Ali Ayçil’le yaptığı bir söyleşide hazırladığı cenknamelerden şöyle bahsediyor: “Dört yazma üç matbu nüshadan yararlanarak Hazreti Ali Cenklerini hazırladık. Bunlardan ikisinde sekizer, birinde altı diğerlerinde birer Cenk hikâyesi yer alıyor. Bu nüshalardan toplam dokuz farklı Cenk hikâyesine çalışmamızda yer verdik. Farklı isimlerle değişik kaynaklarda yer alan Cenk hikâyelerinin mensur metinlerine herhangi bir yerde rastlayamadık. Tarih kaydı bulunan iki yazma nüshadan birisi 943 (1537) diğeri 1267 (1851)’de yazılmıştır. Bu nüshaların hepsini karşılaştırdığımızda hikâye olarak önemli bir farklılığın olmadığını görüyoruz. Anlaşılıyor ki nüshalar büyük ölçüde birbirinden kopya edilmiştir. Dil olarak oldukça sade bir Türkçe ile yazılmış daha çok savaş ile ilgili tabirlere yer verilmiştir. Sözlü kültürün devamı olduğundan metinlerde konuşma üslubu hâkimdir. Sık sık dinleyenlere hitap ifadeleri geçmektedir. Biz bu üslubu mümkün mertebe muhafaza ederek metinleri tekrarlardan arındırıp daha rahat okunabilir hale getirmeye gayret ettik. Bugün artık kullanılmayan ya da başka anlamlarda kullanılan kelimelerin yerine günümüzde yaygın olanlarını yazdık. Konunun daha iyi anlaşılması için değiştirilmemesi gerektiğini düşündüğümüz bazı kelimeler için de dipnotlar ekledik. Metinlerde geçen tarihi şahsiyetlerin kısa tercüme-i hallerini yine dipnotlarda verdik.”

Hazreti Ali Cenklerikitabını okurken İslam’ın tertemiz, saf ve samimi iklimi gönüllerimize doluyor. Hileden, hurdadan, ayak oyunlarından yürünmez hale gelen zamanımızda bu cenklerin ruhuna ihtiyacımız var. Masumiyete, iyiliğe… Her bir yanı sanal kahramanların doldurduğu, bilgisayar oyunlarından fışkıran gulyabanilerin çocuklarımızın zihnini esir aldığı bu günlerde Ali gibi bir kahramana ihtiyaç var. Rahmete ve berekete…

İsmail Toprak’ın hazırladığı Büyüyen Ay Yayınları’nın bizlere sunduğu Hazreti Ali Cenkleri’ni çoluk çocuğumuzla okuyalım. Bir dava sahibi olmanın, zalimlerle mücadele etmenin, paylaşmanın, mertliğin ve en güzeli cesur olmanın zirvelerinde dolaşalım. Yeniden dönelim bizi canlandıracak kıssalara, cenklere… Ali’yle yeniden fethedelim Hayber’i, Kan Kalesi’ni…    

 

Muaz Ergü yazdı