Yumurta'dan sonra sıra Süt'te
Semih Kaplanoğlu'nun “Meleğin Düşüşü”nden bu yana uzunca bir süredir üzerinde çalıştığı “Yusuf Üçlemesi”nin ikinci filmi Süt'ün Türkiye prömiyeri, dün akşam 45. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde yapıldı. Dünya prömiyeri bu yıl 65. Venedik Film Festivali'nde yapan Süt, Altın Portakal'da da yarışmanın iddialı filmlerinden biri.
Başrollerini Başak Köklükaya ve Melih Selçuk'un paylaştığı film, “Yumurta”da olgunluk dönemini gördüğümüz şair Yusuf'un gençliğini anlatıyor. Üniversite sınavında bir yeri tutturamayan genç Yusuf şiirle uğraşmakta; bir yandan da ineklerinden sağdığı sütleri motoruyla kapı kapı dolaşarak satmaktdır. Dul ve alımlı annesi Zehra ise kasabanın istasyon şefiyle gizli bir ilişki yaşamaktadır.
Türk modernleşmesinin taşrada yarattığı değişim ve dönüşümlerin izini süren film, artık işlemez hale gelen geleneksel üretim biçimlerinin, kurumların, hayatların çöküşüyle korkunç bir hızla dönen modern sistemin çarklarına ayak uydurmaya çalışan insanların dramını anlatırken, ataerkil gelenekler ve askerlik gibi farklı toplumsal sorunlara da ışık tutuyor. Yitik medeniyetin son kalıntılarını ince ince takip ettiğimiz filmde, Tanzimat'tan bu yana gelenekle modernin, Doğu ile Batının arasında, arafta kalmış insanların o yorgun hayatları çok yoğun bir sinema diliyle perdeye yansıyor.
Sinemanın ses ve görüntüyle değil, zamanla yapılan bir sanat olduğuna inanan Semih Kaplanoğlu, filmlerinde de zamanı eğip bükmeden olduğu gibi kullanmaya çalıştığının altını çiziyor. Görünene değil görünmeyene odaklanan, en azından onu hissettirmeye çalışan bir yapı kurma kaygısında olduğunu söyleyen Kaplanoğlu, filmde hep kadrajın dışına doğru bakan oyuncuların da bu bağlamda farklı bir boyutun, ilahi bir perdenin varlığına dair bir işaret olarak okunabileciğini anlatıyor.
Bu topraklardaki gençlerin çatışmalarının, çelişkilerinin ve dertlerinin bir izdüşümü olan Süt; gelenek, aile, askerlik, üniversite, şiir, taşra, modernlik gibi pek çok meseleye dair az ama öz ve manalı konuşan bir film olarak kesinlikle ilgiyi hak ediyor. Film 2 Ocakta vizyona girecek.
Mustafa Emin Büyükcoşkun yazdı