1980 sonrasında Türkiye’de yaşanan toplumsal değişim, siyasi, ekonomik ve sosyal anlamda bir kırılma noktası olmuştur. Darbe sonrası dönem ve liberal ekonomiye doğru giden zemin, bireylerin yaşamında sansür, baskı, güvensizlik, manevi değerlerin çözülmesiyle gelen yalnızlık, ümitsizlik hislerini beslemiştir. Uzun süreli gelecek planlarının yerini, kısa vadeli ve belirsiz bir “şimdi” almıştır. Dönemin yeni söylemi, dünyaya kısa sürede uyum sağlama, teknolojiye entegre olma, piyasanın kodlarını takip ederek kısa zamanda köşeyi dönme, gerekirse insanlık erdemlerinden ödün vererek, çıkarlara göre yaşamaktır. Bu durumda kendi zamanında tatmin olamayan, geleceğinden korku duyan bireyler geçmişe tutunma motivasyonuyla nostaljiye yönelir.

Turgul filmlerinin nostaljik karakterleri de, modernleşen toplumda uyum çabasında olan ancak başaramayan ve geçmişe, geçmiş alışkanlık, geleneklerine özlem duyan karakterlerdir. Dolayısıyla Yeşilçam gibi popüler sinemanın ardından, kendine has bir dramatik çizgiyle toplumsal değişim temasına odaklanan yönetmenin filmleri, 80 sonrası nostalji düşüncesiyle örtüşmekte, sosyolojik okumalara imkan vermektedir.