İletişim dünyasının gelişmesi, bilgiye ulaşma noktasında ve bilimsel gelişmeleri takip etme açısından oldukça faydalı oldu diyebiliriz.

Geçmişte üstü örtülen, kasıtlı bir şekilde gündeme getirilmeyen konu ve çalışmalar, günümüzde yapılan araştırmalarla hem kamuoyu nezdinde hem de tarih ve bilim önünde hakkaniyet ölçüsünde ortaya çıkıyor.

Bilgi artık gizlenemiyorİslam ve İlim, Seyyid Hüseyin Nasr

Zira, Ortaçağda meydana gelen bilimsel gelişmelerin uzun yıllar boyunca minder altına saklanması, en başta İslam bilimi üzerine çalışma yapan ve astronomi konusunda otorite kabul edilen  David A. King, George Saliba, Fuat Sezgin vd.  üstadlar sayesinde artık gün yüzüne çıkmış ve yavaş yavaş bilinmeye başlanmıştır.

Artık, Batı’nın karanlık çağında Müslümanların bilime sahip çıkarak onu geliştirdiği ve ileriye taşıdığı bilinmektedir. İslam’ın esnek bir yapıya sahip olmasından dolayı bilgiye ulaşılabilecek bölgelerden tercümeler vasıtasıyla getirilen eserler (başta Batlamyus’un Almagest, Galen’in tıp üzerine kitapları, Aristo’nun kitapları, Hind’den çevrilen kitaplar vd.)  Müslüman coğrafyasını bir anda bilginin merkezine haline getirmiştir.

Kurulan bilim merkezleri ve orada yapılan çalışmalar yüzyıllar boyunca birçok üniversitede okutulmuş ve uzun süre aşılamamıştır.

Türkçe'de fazla eser yok

Bilim için bilim yapan Müslümanların, bilime yaptığı katkılar üzerine yazılan birçok eser vardır. Bunların pek azı Türkçe’ye çevrildiği için, nitelik ve içerik anlamında aşılması gereken eserler mevcuttur.

Bunlardan birisi de İnsan Yayınları tarafından neşredilmiş ve şu anda baskısı bulunmayan İslam ve Bilim (İslamic Science: An Illustrated Study) isimli eserdir. Ünlü profesör ve yazar Seyyid Hüseyin Nasr tarafından kaleme alınan eser, Müslümanların yapmış olduğu çalışmaları bölümlere ayırarak ele almış.

Müslümanların medeniyetinde pozitif bilimlerin tarihi ve esasları üzerine yazıların bulunduğu eser Londra’da “Dünya İslam Festivali” vesilesiyle kaleme alınmıştır.

Kitapta neler var?

Birinci kısımda genel arka plan başlığı altında, Müslümanların bilgiye nasıl ulaştığı konusunda tarihi perspektiften yola çıkarak kısa bir ön izleme yapılıyor. Müslümanların biliminin doğuşuna ve eğitim sistemine de değinen yazar, Müslümanların ilimleri tasnifi noktasına da açıklamalar getiriyor.

İkinci kısımda, ilim dalları üzerinden yola çıkan yazar, “İslam Bilimleri: Alemin Niteliksel İncelenişi” başlığı altığında; kozmoloji, kozmografya ve coğrafya, tabiat tarihi alanında ise jeoloji, mineroloji, botanik ve zooloji alanında yapılmış çalışmaları, bu yönde öne çıkan isimleri de zikrederek ele alıyor.

Üçüncü kısımda “Alem ve Alemin Matematiksel İncelenişi” başlığı altında matematik, astronomi ve astroloji, fizik konuları ele alınıyor.

Dördüncü kısmını  “Uygulamalı Bilimler” başlığı altında değerlendiren yazar, kitabın birçok bölümünde ismi geçen tasavvuf ehlinin ve İran’da gerçekleştirilen çalışmaları fazlaca zikrederek ve fazlaca detaylandırarak ne yazık ki kitabın ana noktadan sapmasına sebep oluyor.  Bu bölümde tıp ve eczacılık, simya ve öteki gizli bilimler, tarım ve sulama konuları inceleniyor.

Son olarak beşinci kısımda “İnsan ve Kainat” başlığı altında insan ve tabii çevre, kozmik düzende insan konuları anlatılarak kitap sonlandırılıyor.

Aşılması gerekilen bir eser

Kitabın yazıldığı ve konu başlıklarının açıklandığı dönemlerde yapılan icatların da kitabın içerisinde verilmesi ve kaliteli bir mizanpajla yayınlanıyor olmasının yanında bu eser, kendisinden sonra yazılmış bilim tartışmalarını mesele edinmiş bir çok yeni eserin yazılmasına da bir şekilde vesile oldu. Bilimi tartışan, "science" ile Müslümanın zihnindeki, hatta kalbindeki "bilgi" arasındaki farka dikkat çekmesiyle bu tartışmalara önemli bir kapı açan bu eserlerin aşılması gerekiyor. Günümüzde İslam ve Bilim tartışmalarının yüz yıl önceki Batızede sihirlenmişlikten kurtulmuş bir seviyeye yükselip bu yönde yapılan çalışmaların artarak sürmesi öncelikli dileğimiz.

R. Sercan Somuncu yazdı