Klasik Türk Sanatları Vakfı’nın Mütevelli Heyeti Başkanı Muhammed Emin Demirkan, klasik Türk sanatının ilk defa bienal şeklinde sergilendiği Yeditepe Bienali’nin detaylarını bizlere anlattı. Demirkan, bienalin her iki yılda bir devam edeceğini belirterek vakfın diğer çalışmaları hakkında bilgiler verdi.

Vakfın kuruluş amacı ve faaliyetlerini konuşmak isteriz, neler söyleyebilirsiniz?

Klasik Türk Sanatları Vakfı, 2007 yılının sonlarında kurulmuştur. Faaliyet alanı sadece klasik Türk sanatları olan tek vakıftır. Vakfın faaliyetleri üç kısma ayrılıyor: eğitim, tarihi eserlerin bire bir baskısı ve sanat faaliyetleri. Eğitim alanımız bir okul mantığı çerçevesinde beş yıllık bir müfredatı ve devamlılığı kapsıyor. Öğrencilerin geçme ödevleri, bitirme tezleri ve katılması mecburi olan sanat seminerleri var. Beş yılın sonunda hocası öğrenci için müfredatı tamamlamış, bitirme levhasını da yapmıştır derse, mezun ediyoruz. Yoksa bu beş yıllık eğitim devam ediyor. Senede iki yüz talebe alıyoruz. Hat, tezhip, ebru, minyatür, kat’ı, yan dal olarak bilimsel bitki çizimleri başlıklarında vakıf bünyesinde dersler veriyoruz.

Öğrencileri nasıl seçiyorsunuz?

Derslerimiz her sene Ekim ayında başlıyor. Öğrencileri müracaatlardan seçiyoruz. Vakıf, hobi amaçlı eğitim vermiyor. İşin gerçek sanatçısı olacak insanlara eğitim aldırıyoruz. Bir yaş kriterimiz yok. Derslerimize sabırlı, azimli herkesi kabul edebiliyoruz. Yoksa bizim ne vaktimiz ne de mekânımız var. Eğitim sürecini bitiren öğrencilerimize, Avrupa Birliği’nde geçerli olan ve Milli Eğitim Bakanlığı ile beraber hazırladığımız sertifikamızı ve kendi diplomamızı veriyoruz.

Türkiye Matbaacılığı Son Noktaya Getirdi

İkinci faaliyet alanımız kütüphanelerimizdeki, müzelerimizdeki sanat eserlerinin bire bir baskısını yapmak. Bu hususla ilgili birinci projemiz Ahmet Karahisari Mushaf-ı Şerifi’ydi. Muazzam bir eserdi, onun bire bir baskısını Türkiye’de yaptık. Bu çok önemli çünkü dünyanın birçok yerinde; İtalya’da, Almanya’da baskıyla övünen matbaalar var. Ama onlara gittiğimizde dediklerinizi yapamayız dediler ve neticesinde kollarımızı sıvadık. Bu bizim için ve Türkiye için prestijli bir konu çünkü dünyada baskıyı en son noktaya Türkiye olarak biz getirdik.

Diğer çalışmalarımız da ciddi bir şekilde takdir görüyor. Mesela, Ramazan ayında Şekerzade Mushafı çıkmış olacak. Dünyada da bu hususla ilgili bir ilgi var. Örneğin, Ürdün Kraliyet Ailesi’ne ait olan Kur’an-ı Kerim’in baskısını onlar için yaptık.

Sanatçı Birliğini Önemsiyoruz

Üçüncü faaliyet alanımız sanatçı birlikteliğidir. Bir koleksiyon hazırlarken mümkün mertebe eli iyi olan, işin içerisine dâhil olmasını istediğimiz hocalarımız ve talebelerimiz ile beraber proje hazırlamaya çalışıyoruz. İstanbul’un Yüzü, Mehmet Akif, İstanbul Minyatürleri gibi projelerimiz buna örnektir. Vakıf, hizmet amacıyla kurulmuştur, dolayısıyla yaptığı bütün çalışmalarda birinci önceliği hizmet, güzeli ortaya koymak, muhafaza etmek ve geleceğe aktarmaktır. Amaç ve gaye budur. Yeditepe Bineali de bu kapsamda yaptığımız bir çalışmadır. Bu hususta Cumhurbaşkanımıza teşekkürü borç biliyoruz. Onun himayesi olmasaydı emin olun ne bu mekânlar size ulaşır ne de bu çalışmayı bu kadar rahat şekilde yapabilirdik. Sanatın içerisinde olan bir Cumhurbaşkanımız olduğu için herkes çok şanslı, onun himayesi bizi cesaretlendirdi.

Yeditepe Bienali, sekiz aylık çalışma neticesinde hayata geçti. Bienal içerisinde sergilenen bütün eserler ilk defa burada sergilendi. Yola çıkarken temamız ne olsun dedik; Ehl-i Hiref fikri ortaya atıldı ve onun üzerinde karar kıldık. Ehl-i Hiref, sanat ehli, hünerli eller demek. Osmanlı döneminde padişahın himayesinde çalışan, iş üreten sanatçıların bağlı olduğu kuruluşa verilen isim. Biz de başlangıç olarak bunu tema olarak belirledik. Bunların dışında kişisel ve grup sergilerimiz var.

Dünya Çapında Gıpta Edilen Mekânlar

Eserlerin sergilendiği mekânları hangi kritere göre tercih ediyorsunuz?

Klasik sanatlar ile ilgili yaptığımız bu çalışma ilk defa yapılıyor. Dolayısıyla hem ses getirsin hem de klasik mekânlarımızla bir ilk olsun istedik. Çünkü bizim mekânlarımız, dünya çapında herkesin gıpta ile baktığı mekânlar... Mümkün olanlarını değerlendirelim istedik. Kültür Bakanlığımız, Vakıflar Müdürlüğümüz ve diğer kurumlar da canı gönülden bizi desteklediler. Bu hususta müteşekkiriz, başta Ayasofya olmak üzere ciddi mekânların kapılarını açtılar. Bienalimiz Mayıs’ın 15’ine kadar devam edecek.

Her İki Yılda Bir Olacak

Klasik Türk Sanatının ilk defa bienal şeklinde sergilendiği etkinliğe yoğun bir ilgi var. Bunu neye bağlıyorsunuz? Yeditepe Bienali’nde neyi hedefliyorsunuz?

Bizim olmayanların parlatıldığı dönemlerden geçiyoruz. Bizim olanın da parlatıldığı ve görülmesinin arzu edildiğini düşünüyordum. Ve neticede düşündüğümüz gibi çıktı, her mekânda ciddi bir ilgi ve ziyaretçi var.

Bienaller iki yıl arayla devam edecek, 2020 yılında ikincisini gerçekleştireceğiz, 2022’de ise üçüncüsü olacak. Ama içerik olarak klasik sanatlarımız bağlamında hareket edeceğiz.

Yaşı Büyük, Kalbi Genç Hocalarımız Var

Yakın zaman içerisinde özellikle gençlerde, tarihe ve sanata doğru bir yönelim var. Bu görüşe katılır mısınız? Bu yönelimi destekleyecek projelerinizden bahseder misiniz?

Ders müracaatlarımızda bunu gözlemliyoruz. 15 öğrenci alacağınız yere 70-80 öğrenci müracaat ediyor, bu çok sevindirici bir şey; eskiden bu sanatlar ile ilgilenenler bir elin parmağını geçmezdi. Onlar çok büyük zorluklar içerisinde bu işleri devam ettirdi. Yaşı büyük, kalbi genç olan hocalarımız var. Bu dönemi gördükçe onların göğüslerinin kabardığını hissediyoruz. O dönemlerden bugünlere gelindi. Bienali izleyen herkes görmüştür ki bu hususta ciddi manada bir yöneliş ve açlık var. Biz de elimizden geldikçe gençlere yönelik çalışmalar yapmaya gayret gösteriyoruz.

Osmanlı Döneminde Basılan İlk Kur’an-ı Kerim

Yakın gelecekteki projeleriniz hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Yeditepe Bienali Mayıs’ın 15’inde sona ermiş olacak. Faaliyetimiz sona erdikten sonra bahsettiğim Şekerzade Mushafı’nı gün yüzüne çıkarmış olacağız. Bu önemli çünkü Osmanlı döneminde ilk basılan Kur’an-ı Kerim’dir. Hemen akabinde gene bir Kur’an-ı Kerim çalışmamız daha var. Bunun dışında vakıf çalışmalarımızda yazın eğitime ara verir ve bu üç aylık ara döneminde önümüzdeki senenin planlamasını yaparız. Ramazanla beraber ikinci bienal için çalışmalarımız başlayacaktır.

“Dünyada Bir İlki Gerçekleştirdik”, Kitabın Ortası dergisi, Mayıs 2018, sayı 14.

 

Röportaj: Leyla Başaran