I
İnternet ortamında paylaşıma açılan metinlerle ilgili yeni bir terimle karşı karşıyayız. Yazar tanınma ve tanıtmaya yönelik metinlerini internet sitelerinde herkesin yararına açıyor. Yazar metni hangi formatta yazmışsa o formatta dosyayı açıyor ve okuyorsunuz. Ancak metni seçip kopyalamak isterseniz, dosya buna izin vermiyor. Çünkü yazar, “yazıyı kilitlemiş.”
Bir yönüyle herkese açık, bir yönü ile kapalı bir metin bu. İnsan düşünüyor: Okunmasına izin verdiği ve paylaşıma sunduğu bir metnin kopyalanmasına niçin izin vermez acaba yazar? Bunun açıklanabilir bir yanı varsa o da intihalin önlenmesi olmalı. Eğer yazıyı bir metinde kaynak olarak kullanmak istiyorsanız masaya yeni bir word dosyası açmalı ve PDF'ye bakarak metni yeniden yazmalısınız. Bu tür kilitli yazıların akademik ve uzun metinler olduğu dikkate alınırsa bu zahmete herkes kolaylıkla girmez.
İstinsah edilen metin üzerinde değişiklik yapmayı engellemek amacıyla kilitlenen yazıyı açmak için şifre kırıcı olmalısınız. Evet, bir de bu var. Teknoloji, kendi canavarını içinde taşıyan bir alan. Ne demişler, kilidi yapan anahtarı da yapmıştır.
II
Metni lafzen kilitlemenin yanında, mânâ olarak kilitlemekten de söz edebiliriz. Bu, metindeki anahtar kavramlarla ilgili bir husustur. İster edebi ister düşünsel olsun, yazar, metnin anlaşılmasını ve bu yolla tamamen tüketilmesini önlemek için lafzı (maddeyi) herkese açık kılarken; mânâyı, sadece ehline açar veya saklar. Elde edilen mânâ, kişiseldir; ancak bir gayret sonucunda ulaşılmıştır ona.
Edebi metnin kilitlenmesi, yazarın veya şairin kelimeleri gündelik bağlamından koparması ve alışılmamış bağdaştırmalar kurması ile mümkün olmaktadır. Bu anlamda şiirdeki anlamı en iyi kilitleyen akım; İkinci Yeni Akımı'dır. İkinci Yeni Akımı, bu başarısını somut kelimeleri soyutun alanına taşımasına borçludur. Bile isteye yapılan anlam sap(tır)maları, yerleşik dil bilgisi kurallarını devre dışı bırakarak kurulan bağlaşıklık ilişkileri, yeni bir dil (şiir dili) oluşturmakta ve elimizin altında somut (maddi) görünmesine rağmen metni mânen kilitlemektedir. Göndergesi kendi içinde olan İkinci Yeni şiirine karşılık, göndergesi kendi dışında olan Garip şiiri; kilitlenmemiş, her tarafı açık ve sadece kapısı kilitli bir Nasreddin Hoca türbesidir.*
III
Beşerin yazıyı kilitlemesi ile Kur'an-ı Kerim'in kilitlemesi ve açılması arasında paralellikler kurabilir kanaatindeyim. Çünkü Kur'an-ı Kerim bir yönü ile herkese açık, bütün akıl sahiplerinin dikkatlerine sunulmuş bir metindir. Kur'an-ı Kerim'in lafzen herkese açık olması, okuyan herkesi müfessir konumuna yükseltmez, yükseltmiyor. Nitekim, ana dilleri Arapça olmasına rağmen bazı Hıristiyan Araplar, Arapçayı bir Arap edip kadar iyi bilen oryantalistler Kitab'ın (metnin) içine girememektedir.
Bazı kişiler lafzı kendilerine özgü kullanmak isterse Kitap, buna izin vermiyor. Çünkü Kur'an-ı Kerim lafzen de kilitlenmiş, koruma altına alınmış bir kitaptır. Ancak mânâsı bütünüyle kilitlenmediği için, insanlar kendilerine açık bırakılan kapılardan metne dahil olabiliyor. O kadar ki açık bir kilit olan huruf-u mukattâ ile uğraşanların yanında müteşabih âyetlerden de mânâ çıkarmaya çalışanlar olmuştur ve hâlâ vardır.
Buradan hareketle Garanik olayının, kilitli metni önce lafzi kısmını sonra da ona bağlı olarak mânâ yönünü istediği gibi düzenlemeye kalkışan insan ve şeytanın bir girişimi olarak görülebilir. Günümüzün bazı aşırı yorumcularına bir ihtardır bu. Buna tevessül edemeyenler ise kilitli lafzın medlûlünde yapıyor veya gösteriyor cür'etini. Lafzen kilitlendiği için ve seç-yapıştır; bul-değiştir metodu ile tahrif etseler bile; metnin aslı, her zaman doğruyu gösteren somut varlık olarak kendini koruyor.
Tarihten öğreniyoruz ki Yahudiler ve Hıristiyanlar metni hem lafzen hem mânen tahrif etmiş. Son ümmetin içinden bazıları yorumla kilidi açmak istemiş ve istiyor. Ancak şifre kırılmadığı için metin onları hep yanlışlıyor. Kitab'ı sahih olarak anlamanın şifresi imandadır, imanın içindedir. İman etmek, kişiyi yürüyen Kur'an kılıyor ve bu yönü ile Hz.Peygamber, Kur'an-ı Kerim'in şifresini çözmeye çalışanları kendine tabiliğe çağırıyor. Şüphesiz Kitap, bütünüyle gizlerini açmayacaktır insanlara. Ancak şifrenin nelere işaret ettiği de muamma kalmayacaktır. Hz. Peygamberin hayatı ve sünneti; kilitlenmiş, şifrelenmiş Kitab'ın çözülmüş hâlidir.
Bu noktada denilebilir ki sadece müteşabih âyetler ve huruf-u mukatta değil; her durumda kitabın kırılamayan şifresi ve metnin sağlam kilidi bize güven vermektedir. İnsanlığın her iki âlemdeki mutluluğu için ise Kitab'ın “açık sayfaları” yeterlidir. Diğerleri Kitab'ın sahibi ile Kitab'ın ilk muhatabı arasında ayrı bir dil ve şifredir. Onları bilmesek de olur.
Kamil Yeşil yazdı
Dipnot: * Hikayeyi Kilitlemek veya Kilitli Hikayeler adlı yazımıza bakılabilir.