“Hâcer'in koşmaları kaçmaya değil varmayaydı
Geçiştirmeye değil, çözümlemeyeydi,
Avutmaya değil, doyurmayaydı,
Aramaya değil bulmayaydı,
Gitmeye değil varmayaydı
Aksi halde Hâcer mi olurdu Hâcer?
Ve...
'İbrahim’ diye çağırdı Hâcer.
Dönüp baksaydı kalacaktı İbrahim. Gidemeyecekti. Devam etti yürümeye. İşte o günden beri kalanlar hep dönüp bakanlar oldu.”
Mehmet Deveci'nin Bengisu Yayınları'ndan çıkan Yazının Şahitliği adlı kitabından bir yazı. Bu yazıyı ilk okuduğumda önce sendeledim, sonra sarsıldım.
Aslında küçüklüğümden beri defalarca dinlediğim ve okuduğum bir kıssaydı İbrahim ve Hâcer kıssası. Ama hiç böyle anlamamış, bu derinliği farkedememiştim. Hâcer'i Hâcer yapan teslimiyet, İbrahim'i Halil yapan tevekkül ve kararlılık ancak bu kadar güzel ifâde edilebilirdi.
Bazen sadece okuruz, bazen sadece bakarız. Yazdıklarıyla bize yeni bir bakış, yeni bir görüş kazandıran yazar, iyi bir yazardır. Yazının Şahitliği bakıp da göremediklerimizi farkettiren bir kitap. Yazar “Çemberler boyu daralmışlığına ince bir dokunuş gönder. De ki, Bismillah. Açılsın tüm kapılar” derken belki defalarca söylediğimiz 'Bismillah' kelamını bize farklı bir pencereden seyrettiriyor.
Yazarın iç dünyasındaki med-cezirlere şahit olacaksın
Çağın zehirleriyle dumura uğrayan 'aşk' kavramına; “Hadi bana Asr'ı oku sevdiceğim” diyerek îmanî bir soluk getiriyor ve aşkın imandan gelen haysiyetini ve asaletini yeniden öğretiyor.
Günümüz Müslümanının neredeyse unuttuğu 'ümmet' kavramını, “San Francisco sokaklarında abdestli gezen Co, senin kardeşin. Garip değil mi? Ümmet diyorlar bu yaraya... Garip ol sev garipliğini” diyerek şerefimiz olması gereken bu kavramı, 'Gariplik' duygusu ile beraber okura tekrar hatırlatıyor. “Evinizin görünen bir yerinde mutlaka bir Kudüs resmi olsun” ifâdesi ile diri tutmamız gereken mukaddes acılarımızı tazeliyor.
Yazının Şahitliği kitabında insanı, yani bizi yani hepimizi okuyacaksınız ama hiç farkedemediğiniz bir bakışla. Ve 'Nasıl oldu da daha önce bu nüansı yakalayamadım' diye zaman zaman da hayıflanacaksınız.
Yazarın iç dünyasındaki med-cezirlere şahit olacak ve tıpkı bir aynaya bakar gibi kitapta kendinizi seyredeceksiniz. Yazıların bir kısmında sükûnet soluklayıp dinlenirken, bazılarında insan olmanın gereği olan bir iç savaşı müşahâde edeceksiniz.
Değil mi ki hepimiz insanız, özümüz îtîbarı ile ortak duyguların sahipleriyiz. Kimi zaman durgun, kimi zaman sular gibi coşkunuz. Yani hepimiz aslında med-ceziriz. Aşk, dava, hüzün, sancı, muhasebe ve bunun gibi birçok kavramı farklı bir bakış ile yeniden okumak isteyenlere tavsiye edilecek bir kitap Yazının Şahitliği...
Üslûbun duru, sade ve samimi olması da kitabın ayrı bir husûsiyeti. Yani dili ile yormadan, düşündüren yazara has bir tarz. Yüreği ile okumayı sevenlere hitap eden farklı bir eser Yazının Şahitliği. Sana seni farkettiren, sana seni seyrettiren nadide bir yazar Mehmet Deveci.
Kevser Gazali yazdı