İnsanlık tarihi biriktirmelerle doludur. Yüzyıllardır kimi mal
mülk kimisi de para ve pul biriktirmiştir ama en güzeli dost biriktirmektir.
Hem de en vefalısından. Çünkü insanı ayakta tutan,
zor anında imdadına koşan da dostun vefalısı olmuştur.
Mevlana, “Dostlarını daima vefa ile hatırla can! Arayan sen
ol, bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan sen. Kula vefası olmayanın
Hakk’a vefası olmaz.” der.
Friedrich Von Schiller, Rehine adlı hikayesindeki kurgu şöyledir:
Damon, Sirakuza Kralı Diyonis’i öldürmek için elinde hançerle
ona yaklaşır. Diyonis zalim bir kraldır. Kralın koruyucuları
Damon’u fark eder ve yakalarlar. Kral, Damon’a elindeki hançerle
ne yapacağını sorar. Damon, “Şehri bir zalimden kurtaracaktım.”
diye cevap verir. Diyonis, bunun cezasının darağacı olduğunu
söyler. Damon, af dilemez ve ölüme hazır olduğunu ifade
ettikten sonra kız kardeşini evlendirmek için kraldan üç gün
izin ister. Yakın dostunu da sarayda rehin bırakır. “Dönmezsem
benim yerime dostumu idam edersin.” diye ekler. Damon’un
dostu da buna razı olur. Kral, Damon’a izin verir. Damon, kız
kardeşinin düğününü yapar, dönüş yoluna düşer. Ancak tüm
olumsuz koşullar peşini bırakmaz. Şiddetli yağan yağmurla,
selle, taşan ırmaklarla boğuşur. Irmağın üzerindeki köprü de
yıkılmıştır. Damon, rehin bıraktığı dostunu kurtarabilmek için
hiç tereddüt etmeden ırmağın sularına atlar. Irmağın karşısına
geçer. Bir süre sonra eşkıyalar yolunu keser. Eşkıyalarla dövüşür
ve ellerinden kurtulur. Sirakuza şehrine yaklaşınca sadık bekçisi
Flostratus’u görür. Flostratus, arkadaşının idam edilmek üzere
olduğunu ve kendisinin de kaçıp canını kurtarması gerektiğini
söyler. Damon, “Dostumu kurtaramayacağım ama onun felâketini
paylaşmalıyım. Bir dost, bir dosta ihanet etti, dedirtmem.”
diyerek darağacının yanına koşar gelir. Dostu, tam da idam edilmek
üzeredir. Dostuyla kucaklaşırlar. Kral da dahil meydandaki
tüm kalabalık şaşkınlıklar içindedir. Diyonis, iki dostun birbirine
vefasından çok etkilenmiştir, bu iki dostu uzun uzun süzer ve
her ikisini de affeder. Ancak kralın bir ricası vardır: Kendisinin
de bu dostluğa dahil edilmesi.
Sadede gelelim: Her zaman bizlere destek olmuş iki dost: Biri
yıllarını heceye adamış Tayyib Atmaca diğeri şiirle ve fotoğrafla
bütünleşmiş Yasin Mortaş. Bu iki vefakar dostumuz sayesinde
yeni dostlar edindik. Kimler mi dersiniz? Kimler yok ki? Yaşar
Bayar, Hayrettin Durmuş, Mehmet Yaşar Genç, Zekeriya Cakabey,
Necati Demir, Hüseyin Burak Us, Ümit Parsıl, Meryem Yardımcı
Küçük. Bizlere yeni dostlar kazandıran iki ağabeyimize
şükranla.
Bizleri en başından beri hiç yalnız bırakmayan kadim dostlarımız
da var elbet bu sayıda. Hasan Songür, hayatın içinden süzdüğü
denemeleriyle; Gülçin Yağmur Akbulut, bir hikâyesiyle;
Ali Külekoğlu, Ersin Vargün, İsmail Çelik, Ayfer Yıldız, Ramazan
Demirtaş, Yavuz Dinç, Faik Kumru, Filiz Kalkışım Çolak,
Recep Şen, Ahmet Kafkas, şiirleriyle otuz ikinci sayıya katkıda
bulundular.
Yeni dostluklar biriktirmek dileğiyle...
Yarpuz Edebiyat Dergisi