“yeni bir karanlıktır dolaşan vakitlerde
yer gece insanları idam eden direkler
aşk yerinden kımıldar korkusuz ve kararlı
günahkâr bir ses gelir tedirgin kesik kesik
ya bir daha gelmezse derin ve yalnız sabah”
Özgün bir edası ve söyleyiş tarzı ile şair Yaşar Akgül’ün “Yangında İlk Kurtarılacak Şiirler” adlı kitabı Beyan Yayınları’ndan çıkmıştı.
Bütün içtenliği ve yalınlığı ile yaşadığı çağın bir tanığıdır şair Yaşar Akgül.
Kaynağını İslâm medeniyetinden alan müstakim bir çizgisi vardır Akgül’ün.
Bir şiir; okuyucunun şiir hissiyatına, edebi birikimine, kabiliyetine, eleştirel düşünme becerisine, hayata bakış açısına, zevk ve beğenilerine, içinde bulunduğu çağa/zamana, çevreye/mekâna ve kültüre bağlı olarak farklı şekilde çözümlenir.
Akgül’ün şiirleri de çağına tanıklık eden şiirlerdir.
“ben her gece on ikiden sonra ağlayan adamlarla
gemiler kalkar gazzali, kapılar çalınır arabî”
Şairin sorumluluk, farkındalık duygusunu güdüleyen sosyal yaşamdaki değişmelerin ve toplumsal ayrışmaların yanı sıra halk kültüründen, Divan şiirinden ve tasavvuftan aldığı unsurlar, Yaşar Akgül şiirinin belirleyici özellikleridir.
“sen yarsın ben ihtiyar kalu beladan beri
ikimiz de Müslümanız tarihimiz beyazdır
kalu beladan beri o başımıza bela mıdır
ağlamak böyle güzel ve isyanmış muhterem
istemem kurşunlar ve kalemler kırılsın istemem”
Şiirlerinde ahenk ve müzikaliteye büyük önem vererek ahengi oluşturacak sesleri özenle seçer. Bu nedenle edebi sanatlar, simetrik ses ve kelime tekrarları, mecazlı, çok katmanlı ve çokanlamlı sözcükler Akgül şiirinin en önemli özelliklerindendir.
Akgül’ün şiirinde ahenk ve musiki şiirin sadece estetik değerini değil, aynı zamanda anlam ve söyleyiş değerini de artıran bir unsur olarak görülür.
Yaşar Akgül, şiirlerinde genellikle serbest nazım biçimi ve serbest ölçüyü kullanır.
Akgül; şiirlerinde modern yaşam, şehirleşme, makineleşme, içinde bulunan çağ ile mücadele, sosyal meseleler, milli ve manevi değerler ve aşk gibi daha birçok konu ile yalnızlık, ölüm, iç aleme kaçış, arayış, yabancılaşma, tabiata karşı duyulan özlem ve inanç gibi temalar işler.
“gözlerim ne çok boş sayfalar okumuşsun meğer
rabbim sen olmadığın konulardan geçti kalbim
gün olur bize de bir kapıyı açarlar çünkü
şeyhlerden velilerden sofulardan geçti kalbim
nice oyunlarla her dem aldatan bu dünyanın
lezzetinden renginden kokulardan geçti kalbim
ne zaman atılsam kucağına sonsuz kitabın
telaş ve kaygu ile korkulardan geçti kalbim”
Şair, günlük dildeki kelimelere yeni ve farklı mânâlar yükler, ses ve söyleyiş güzelliği, vurgu ve tonlama ile dili; duygu değeri kazanır.
Akgül’ün dili çeşitli imgeler, semboller, mecazlar ve teşbihler vasıtası ile okuyucunun tüm dikkatini kendi üzerine çeker; ayrıca dilinin zenginleşmesinde edebi sanatların rolü büyüktür.
Akgül şiirlerinde ses ve sözcük tekrarlarına, kelimelerin çağrışımlarına, mecazlı, teşbihli, tezatlı, çok katmanlı ve çokanlamlı sözcüklere ve imgelere yer verir.
“Oy! gülümü nehre atan
Ey! külümü nehre atan
bülbülümü şehre atan
zulümden davacıyım
ben bu hayat camisinde
aşkın minberine çıktım
kalbin kitabını açtım
okudum Allah'tan korktum.”
Kendi öz kültüründen aldığı yerli unsurları, tanıklık ettiği çağın sosyal ve politik meselelerini, modern çağın çelişkilerini ve imanın yeniden diriliş düşüncesini mistik ve metafizik temellere dayandırarak estetik bir doku içerisinde, açık ve somut bir üslup ile ustaca işler.
Dili son derece sadedir ve şiirlerinde anlam kapalılığına pek rastlanmaz.
Şair, kalemini “farkındalık ve sorumluluk” bilinci ile eline alır, sahip olduğu dünya görüşünü sanatıyla bütünleştirerek içselleştirir
Şiirlerinde vermek istediği düşünce, onun şiirselliği ile yoğrulmuş bir şekilde zuhur eder.
Akgül’ün şiir dilinin kaynağı, inancın oluşturduğu bir dünyadır.
Dolayısı ile onun şiir dili, inancın dünyasından gelen anlamların ortaya çıktığı sesler ve işaretlerdir. Hayalini kurduğu ve özlemini çektiği şeyler, “arayış” olarak şiirlerinin arka planında gizlidir.
Bu düşünceyi zaman zaman şiirlerinde dışa vurur ve bu arayışın ancak gerçek âlemde son bulacağını da bilir.
Kendine has üslubu ile şiirlerinde edebi sanatlara ve biçime büyük önem verir.
Halk ve Divan şiiri geleneğinden yola çıkan Yaşar Akgül’ün şiirlerini modern temalarla bezediği görülür.
Şiirlerinde hem geleneksel hem de duygusal temaları ön plana çıkarır.
Bütün bu temaları dini motiflerle süsleyerek mistik ve metafizik bir düzlemde ele alır.
Hem düşünce ağırlıklı şiir yazması hem de Sezai Karakoç tarzı bir söyleyişe sahip olması itibari ile okuyucunun içine tesir eder ve okuyucu ile bütünleşir.
Yaşar Akgül şiirlerini okumadıysanız ilk fırsatta “Yangında İlk Kurtarılacak Şiirler” adlı kitabını okumalısınız…
EyvAllah aziz kardeşim..incelikli ve içten yorumlarını için..zarif gönlünüze sağlık..kelamınıza kaleminize bereket..teveccühünüz için sonsuz teşekkürler aziz dostum..selamlarımı..muhabbetlerimi dualarımı iletiyorum..
Ayrıca dünya bizim sitesi yönetimine de mahsus selam ve saygılarımı gönderiyorum..