Saçlarımdan yüzüme ve sırtıma akan yağmura aldırmadan yavaş yavaş yürürdüm ya, bu sefer olmazdı. Sultanahmet tramvay durağı ile TYB İstanbul Şubesi’nin Kızlarağası Medresesi’ndeki merkezi arasındaki mesafe kısaldıkça merakım artıyordu. “Acaba?” dedim, “kimler var içeride?” “Ne anlattılar, kaçırdığım bir anı oldu mu?” Ne de olsa Cahit Zarifoğlu gibi “içimizden bir titreşim” konuşulacaktı. Kolay değildi.

Bu tablo kolay bulunmaz

15919
Berat Zarifoğlu

Yarım saatlik gecikmenin neye mal olduğunu idrak edemeden girdim içeri. Şöyle bir tablo:

Kürsü’de sunum yapan bir arkadaş. (O kadar tanıdık bir simanın adını bunca zamandır sormamak da ne oluyorsa, program sonrası Dunyabizim.com'dan nitelikli söyleşilerini okuduğumuz Abdüssamed Bilgili olduğunu öğrendim kürsüdeki kişinin.) Salondaki sandalyeler, “entelektüel nedir” sorusuna cevap olarak verilecek cümlede mutlaka bir veya birkaç özelliği bulunabilecek kişilerle dolu. 10-15 kişi de ayakta… 6 Haziran’da Ankara’da M. Fatih Kutan kardeşimin düzenlediği “Cahit Zarifoğlu Anma Programı”na nisbetle, dinleyiciler açısından “keyfiyette müsâvî, kemiyette 8-10 katı” bir kalabalık.

Bir çiçek bahçesinde…

15915
Ahmet Mercan

Hızını artıran yağmurun çatıya vuran sesi alkış seslerimizle karışıyor, konuşanın konuşmasını sabote etmenin ötesinde ruhî bir dinginlik ile beraber manevi bir hava katıyordu ortama. Zarifoğlu’nun şu mısrası benimle beraber başkasının da içinden geçti mi bilmiyorum: “bir çiçek bahçesinde geceye durgun kalışın yağmur sıcağı gibi

(Bunca romantizmin içinde bir hayıflanma eksik bırakılmamalı: keşke TYB’nin mikrofon sistemi geliştirilse!)

Kimler yoktu ki…

Ne olursa olsun gerçekten de yağmur, orada bulunan herkesi, kendisini Zarifoğlu ile alakalı bir teville yormaya zorladı. Biz de öyle yaptık. Kürsü ehli ise bizler için son derece heyecan vericiydi. Kimler yoktu ki! Ali Ural ve Ahmet Mercan'ı kaçırmışım. Ümit Aktaş'ın konuşmasının özellikle son bölümleri müthiş bir coşku ve metafizik gerilimi barındırıyordu. Şeref Akbaba, mektuplaşmanın terbiye ediciliğini ne de güzel anlattı. Cahit Zarifoğlu'nun, Afgan dağlarının cihad dolu tepelerine de, kağıdın başına da gidiş gelişin güzelliğini hissettirdiği şehit Bahaddin Yıldız'ı da andı Şeref Akbaba.

15916
Mehmet Uyar

Mektuba dönüş için yapılan çağrılar manidardı

Mehmet Uyar, kendisi için Mavera ve Pakdil Usta'nın Edebiyat dergisinin nasıl da güzel bir mektep olduğunu anlattı. Bünyamin Yılmaz, Zarifoğlu'nu görememiş "tâbiîn" kuşağından biri olarak, kendisinden sonrakilere Zarifoğlu'nu aktarmadaki onurlu işçiliğini güzel bir tevazu ile anlattı. “7 Haziran'da Milli Gazete'nin kültür sayfası tam sayfadır ve oraya reklam filan giremez o gün” dedi.

Mehmet Nuri Yardım, Zarifoğlu ile röportajını anlattı. Dursun Gürlek, kendisini hiç göremediğini ama ona büyük bir muhabbet beslediğini söyledi. İrfan Çalışan da Mavera'ya gönderdiği mektubunun hikayesini paylaştı bizlerle.

Mektuplaşmaların anlatıldığı kısımlar ve mektuba dönüş için yapılan çağrılar ayrıca manidardı.

Yol arkadaşımı yememeyi öğretti

Bütün konuşmaların nihayet bulmasının ardından “Aramızdaki gençlerden Cahit Zarifoğlu Üstad’a, şiirlerine, hikâyelerine dair anlatacak bir şeyleri olan var mı?” anonsunu duyunca, -durur muyum-, tereddütsüz talep ettim söz hakkını. Benim de, 24'ünde bir genç olarak çocukluğumdan kalan bir teşekkür borcum vardı Zarifoğlu’na. Muhayyilemi geliştiren eşsiz hikâyelerinden olan Katıraslan için… “Ve Cahit Zarifoğlu, henüz 6-7 yaşlarımdayken, bana yol arkadaşımı yememeyi öğretti” diye bitirdim sözlerimi.

Her ilde olsa böyle anmalar

Bu manzarayı her yıl yaşatan Zarifoğlu tâbiînine imrenmeden edemedim. Asım Gültekin

15917
Ahmet Zarifoğlu

neden konuşmadı, merak ettim. Sunumu yapan Abdüssamed Bilgili'ye, “Sultan” şiirine yaptığı bestesini söyleyen Yusuf Goncagül'e, programın o güzel afişini yaptıran, herkese hediye edilen Açı dergisinin tekrar basımının yapılmasını sağlayan Yavuz Selim Güneş'e teşekkür etmek hissi ile doluyum.

Zarifoğlu’nu anma programlarının her yıl daha çok ilde tertiplenmesi duasıyla yağmurlu metropole geri döndüm.

Ayrıca Ahmet Zarifoğlu Cahit Amca’ya profilden ne kadar da benziyor!

 

Halil İbrahim Doğramacı “çok şey kaçırdınız” dedi