Propaganda kitabının kapağını gördüğümde Hitler'in en etkili şekilde kullandığı Dr. Paul Joseph Goebbels ile bütünleşen yalanlar sistematiğinin penceresinden içeri gireceğimi zannetmiştim ama yazar onun yerine “Hitlerdışı” unsurların propagandasına yer vermiş. Yazarın anlatımından Hitler'in bazı şeyleri yapmaya mecbur bırakıldığı ya da şartlar öyle gerektirdiği için öyle yaptığı sonucuna ulaşmak mümkün. Bu anlamda kitap için tam bir hayal kırıklığı ifadesini kullanmak haksızlık olmayacaktır.

Gerek adıyla, gerek kapak fotoğrafıyla ve gerekse de sayfa sayısıyla uzaktan bakıldığında çok şey vaat eden bu kitap maalesef pek çok yeri şişirme bilgi ve yorumlarla adeta hacim olarak genişletilmiş gibi duruyor. Aynı şekilde bir kopyala yapıştır çalışması olduğu izlenimini de ediniyorsunuz. Yazar, hakiki bir bilgilendirme amacının kıyısından dahi geçmemiş. Arada kendi yorumlarını sıkıştırmış ancak bunlar kitaba kalite katmak yerine tam aksi sonuçlara yol açmış.

Yazar Erdinç Yücel, ölmüş bir ismin peşine takılıp kendisini şöhretten şöhrete koşturacak bu cesedin önünde eğilmeyi uygun görmüş. Hesapta daha önce birçok kişiyi “abad” eden Hitler’in yazarın payını vermesi beklenir ancak artık gücü tükenmiş bu cesedin onu istediği şöhrete kavuşturacak takati yoktu. Hakkında yazılmamış bir şey kalmayan bu diktatör için yeni bir şeyler de ortaya konulamayınca her şey olduğu gibi kalmış oldu. Yazar, başroldeki adamını savunma ve ona ölümsüzlük iksiri içirme gayretiyle birçok konuya temas ederek satırlarını oluşturmuş. Hatta kitabın bir yerinde Hitler hakkında şehir efsanesi tadında anlatılan ve artık zamanla tersini savunmanın güçleştiği konulara yer vermiş. İlgili bölümde Hitler hakkındaki çeşitli iddialar yazarın "o kadar da değil" savunusuyla cevap buluyor. Esasında kitabın ilk sayfalarında İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıcı sonuçlarından sorumlu tutulan Hitler’e epey bir yüklenmiş ama siniri çabuk geçmiş ki kalan satırlarda Hitler aleyhine neredeyse tek olumsuz ifadeye denk gelmiyoruz.