İnsana ve insana dair her şey, İslam’ın konusudur. Çünkü İslam, kendisine muhatap olarak öncelikle insanı ele alır. Bu sebepten dolayı Müslüman âlimler de, İslam’ın kendisine muhatap aldığı insan denilen bu varlığı tanımak, incelemek için araştırma yapmışlardır.
Bu çalışmayı yapanlardan biri de, aynı zamanda ilk Arap filozof sıfatını taşıyan el-Kindî’dir. Kindî, iki yüzün üzerinde risalesiyle verimli bir yazardır aynı zamanda. Kindî, birçok konuda kafa yorup o konularda düşüncelerini anlatmıştır yayınlar yoluyla. Ama Kindî dendiğinde akla ilk gelen risale, Türkçeye “Üzüntüden Kurtulma Yolları” başlığıyla çevrilen risale olmuştur.
Kindî ve Kindî’nin bu risalesi, Birlik Vakfı Bursa Şubesi Ahmet Aktaş Öğrenci Yurdu’nda düzenlediği sohbette, UÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enver Uysal tarafından anlatıldı konuklara.
Konuşmasına Kindî’nin bu meşhur risalesi hakkında bilgi vererek başlayan Prof. Dr. Enver Uysal, bir düşünce coğrafyasında Kindî’nin yerini ve önemini şöyle anlattı: “Kindî, 870 tarihinde vefat eden önemli bir düşünürdür. Arapların ‘Kinde’ kabilesine mensup olduğu için kendisine ‘Kindî’ denmiştir. Bağdat tarafında yaşamış, Arapların ilk filozofu olarak anılmıştır. Kindî, İslam felsefesindeki iki ana akımından İşrakiliğe daha yakın durmaktadır. Çok çeşitli konularda risaleler yazmış olan Kindî’nin risaleleri Türkçede; 1. ‘Metafizik Risaleler’, 2. ‘Fizik Risaleler’ olmak üzere iki cilt halinde yayımlanmıştır.
M. Yaşar Kandemir’in ahlak kitaplarını, 1. Müsteşriklerin yazdıkları, 2. Mutasavvıfların yazdıkları, 3. Filozofların yazdıkları şeklinde üçe ayıran tasnifinde Kindî’nin eserleri, üçüncü kategoriye dâhil edilir. Kindî’nin, ‘Üzüntüden Kurtulma Yolları’ adlı risalesi o kadar bilinen bir risaledir ki, bu risale tüm ahlak kitaplarında mutlaka yer alır.”
Sahi, nedir üzüntü denilen şey?
Kindî hakkında ilgi çekici bu ön bilgileri verdikten sonra Prof. Dr. Enver Uysal, Kindî’nin üzüntüyle ilgili düşüncelerini anlatmaya başladı. Prof. Dr. Enver Uysal’ın ağzından Kindî’nin üzüntüyle ilgili düşünceleri şöyle: “Kindî, üzüntüyü yenmek için öncelikle üzüntünün ne olduğunu bilmek gerektiğini söyleyerek üzüntüyü şöyle tanımlamıştır: ‘Üzüntü, sahip olduğumuz şeyleri kaybetmekten ve sahip olmamız mümkün olmayan şeyleri elde edememekten kaynaklanan psikolojik durumdur.’ Buna göre, sahip olamayacağımız şeylerin peşinde koşmak, bizi üzüntüye iter. Ama yine Kindî, üzüntünün insani bir şey olduğunu söyleyerek insanın üzülmekten kaçamayacağını söyler. Bunun farkında olduğu için de Kindî, insanın hiç üzülmemesine değil, başa gelen üzüntüden nasıl kurtulacağına kafa yorar. Bunun için de şu yalın cümleyi kurar: ‘İstediğimiz şeyler olmuyorsa, olabilecek şeyleri istemeliyiz.’”
Biz kimiz? Ahlak nedir?
İnsan ve ahlak konusuna da kafa yoran Kindî’nin bu konularda neler söylediğini de konunun bağlamı içine aktaran Prof. Dr. Enver Uysal, Kindî’nin ahlakı, “Ahlak, insan nefsinde iyice yerleşip alışkanlık halini almış olan melekelere denir.” dediğini aktararak, bu melekeleri kötü olan kişiye kötü ahlaklı, iyi olan kişiye de iyi ahlaklı dendiğini söyleyerek şöyle devam etti: “İşte insanın bu alışkanlıklarını yapamaması da, Kindî’ye göre üzüntü sebebidir. Bu yüzden insan, alışkanlıklarını da bilmeli ki, üzüntüden kurtulabilmeyi becerebilsin.”
Üzüntüden nasıl kurtulacağız?
Prof. Dr. Enver Uysal, Kindî’nin, insanı asıl insan yapanın ruh olduğunu söylediğini ifade ederek, manevi değerleri maddi değerlerden daha üstün tutan kişilerin daha az üzüleceğini söylediğini anlatarak, Kindî’ye göre üzüntüden kurtulmanın diğer yollarının da şunlar olduğunu anlattı: “Kindî, bedenlerimizin, ruhlarımızın isteklerini gerçekleştiren birer araç olduğunu söyleyerek, ‘Önemli olan ruhtur!’ der. Yine de insanın üzüntüden kurtulmak isterse takip edeceği yolları şu şekilde sıralar Kindî: 1. İnsan önce üzüntünün ne olduğunu bilmeli; 2. Üzüntü çeşitlerini de bilmelidir; 3. Üzüntünün nedenlerini de kaynağını da bilmeli ki, üzüntüden kurtulabilsin; 4. Kendisini üzecek şeyleri bilip bunları yapmaktan kaçınmalıdır; 5. Üzüntünün geleceği biliniyorsa, o olay gelmeden değil, geldiği zaman üzülmeli insan; 6. Başımıza gelen üzüntünün elbet bir gün geçeceğini bilmek; 7. Başımıza gelen şeyin başkalarının da başına geldiğini bilmek; 8. Eğer yaşıyorsak, başımıza türlü haller geleceğini peşinen kabullenmek; 9. Maddi şeylere sahip olamadığımız zaman, onların sadece benim değil herkesin hakkı olabileceğini düşünmek; 10. Sahip olduğumuz tüm maddi şeylerin, aslında bizde geçici olarak bulunduğunu düşünerek, önemli olanın maneviyat olduğunun bilincinde olmak; 11. Varlığına sevindiğimiz şeylerin, yokluklarında bizi üzeceğini bilmek… Kindî, insanın bunlara dikkat ederek bunları gerçekleştirmesi halinde, üzüntünün kendisine çok zarar vermeyeceğini söyler.”
Ahmet Serin aktardı