Bir klişedir, konu olarak dünyanın sonunun yaklaştığı düşünülen Hollywood filmlerinde bir kahraman ortaya çıkar ve bütün insanlığa çare olacak bir şey üretir. Bu yeni bir icat olabilir, yeni bir ilaç olabilir yahut her şeyi en ince detayına kadar düşünüp insanlığa yarar sağlayacak şekle sokan bir yönetim sistemi olabilir. Böylece dünya, bulunan şey sayesinde kurtulmuştur ve hayat düzenli ve rutin bir şekilde akmaya devam eder. Ütopya romanlarının genelinde bu hava varsa da orada yepyeni bir düzen inşa edilir. Var olan düzene karşı insanlığa iyi gelecek bir şey…

Distopya romanlarının en ünlülerinde ise okur kendini direkt bir cangılın içinde bulur. Her şey kaosa sürüklenmiştir ve olan durum hakkındaki detaylarla konu işlenir. Yüce Zerey’in son kitabı Mimaya baktığımızda distopya romanlarının özelliklerini taşıdığını söyleyebiliriz. Bunu politik bir atmosfere bulayıp teknolojinin insanın derisine işlemesine kadar götüren Zerey, oluşan kaosun içinden bazı kaçış yollarıyla kendi ütopyasına ulaşmaya çalışmış bir bakıma.