Deneme türü, yazı türleri arasında okuyucu nezdinde en kabul gören türlerden biridir. Anlatımındaki rahatlık, konu yönünden herhangi bir sınırlamanın olmaması yazarları da deneme yazmaya teşvik eden en önemli noktalardan sayılabilir. Hal böyle olunca, okuduklarında aradığı her şeyi bulmayı arzulayan okuyucular için deneme, en çok rağbet gören tür olarak öne çıkmaktadır.

Çocuklar için denemeler

Çocuklar için denemeler kaleme alan yazarımız pek nadirdir. Sessiz Harfler Korosu ise, Melek Aydoğan’ın Zambak Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı. Dünyaya çocuk gözüyle ve kalbiyle bakan denemelerden oluşuyor kitap. Melek Aydoğan’ın kitabının künyesi “deneme” olarak çıkmış. Kitabı okuduğumuzda da görüyoruz ki çocuklar için kaleme alınmış denemelerle karşı karşıyayız. Bazı yazılarda öykünün de kalbi yoklanır gibi olsa da kitaptaki yazılara rahatlıkla deneme diyebiliriz.

Yazar, kitabını “penceresinden baktığı bütün çocuklara” ithaf ediyor. Bu yazıları kaleme alırken dünyaya çocukların gözüyle baktığını da rahatlıkla anlıyoruz. Onlara “dostum” diye sesleniyor. Çocuklara onlar gibi yaklaşmak, üst perdeden konuşmamak ilk adım için son derece isabetli bir tavırdır. Çünkü çocukların en sevmedikleri şey nasihattir. Onlar daha çok kendileri gibi olanları benimseyip severler. Yazar da bunu göz önünde tutarak, onlarla birlikte çocuk oluyor.

Çiçeklerle konuşan, yıldızlarla yarışan, bir topun ardında nefes nefese koşan çocukları anlatıyor yazar. Uzun bir yolculuk gibi bakıyor hayata. En güzel durağının “çocukluk” olduğu uzun bir yolculuk. Büyüklerin de aslında hep çocuk kalmak istediklerini sık sık vurguluyor ve kitabın son cümlesine saklıyor içindeki dileğini: “Karar verdim; ben büyüyünce tekrar çocuk olacağım.”

Dünya savaşlarla kırılırken ve çocukların kalbi savaşlarla tekrar tekrar yenilirken

Melek Aydoğan, Sessiz Harfler KorosuKitap iki bölümden oluşuyor. Birinci bölüm “Yollar ve Yolcular.” Bu bölüm adeta pastoral bir renk cümbüşü sunuyor bizlere. Tabiatın rengârenk yüzü gülümsüyor. Kır çiçekleri, yağmur damlaları, patika yollar ve zamansız yolculuklar anlatılıyor. Melek Aydoğan, okuyucunun kalbine ulaşsın diye bir mektup gönderiyor, hem de bir şişe içinde. Biliyor ki kalbinde sevgi olan herkese bu mektup ulaşacak. Yeter ki sevgiye sımsıkı sarılmasını kimse unutmasın.

İkinci bölüm; “Sessiz Harfler Korosu”. Bu bölümde yazar somuttan soyuta geçiş yapıyor. Sevginin gücüyle sesini yükseltiyor. Bir koro şefi gibi sessiz harflerden başlayarak büyük bir koroyla “dünyada sevgi daim olsun” diyor. Dünya savaşlarla kırılırken ve çocukların kalbi savaşlarla tekrar tekrar yenilirken “beşinci mevsim” adlı sevgi ülkesini işaret ediyor. İçinde sevgi taşıyan herkesin beşinci mevsimine sımsıkı sarılmasını istiyor ve umudun adını beşinci mevsim koyuyor.

Çocuklar çocukluklarını yaşayamadan büyüyorlar. Hayatın koşuşturması içinde çocuk olduklarını bile anlayamadan bir anda büyüyor çocuklar. Melek Aydoğan, sokağı, oyunu, kavanozdaki şekerleri ve çocukların kalbine düşen her şeyi bir cevher gibi gözetiyor. “İyidir yenilmek” diyerek çocukların her şeyi tatmalarını ne kadar çok istediğini söylüyor. Aslında dünyada küçük olarak görülen ne varsa ne kadar büyüktür, önemli olan bakmasını bilmekte. Önemli olan farkında olmakta. Çocukların minik kalplerinin de sevgiyle büyüyüp kocaman olacağını, bütün yaratılanları seven kalpleri olursa çocukların dünyadan da büyük yürekleri olacağını müjdeliyor.

Evin sıcaklığından ailenin huzuruna uzanan bir mutluluk resmi çiziyor yazar. Mutluluk için kalbine tebessümler gönderiyor çocukların. Meleklerin gördüğü bir gülümsemeyi armağan ediyor çocuklara. “Sessiz Harfler Korosu” devam ettikçe de biliyor ki tebessüm eksik olmayacak çocukların yüzünden. Olmasın da.

 

Mustafa Uçurum yazdı