Gençken yapılması gerek şeyler listesine geçtiğimiz gün bir madde daha ekledik. O da peygamberimizin uyguladığı ve bütün Müslümanlara tavsiye ettiği Ensar ve Muhacir kardeşliğini kuvvetlendirmek.
Peygamberimizin bu uygulamasını pekiştirmek ve günümüzde de yaşatmak için İstanbul’da bulunan mülteci kardeşlerimizi, ablalarımızı, çocuklarımızı ve yaşlılarımızı bir araya toplayıp hem tanışmak hem de acılarına bir nebze olsun ortak olmak ve mülteci olduklarını hissettirmemek için gerek sivil toplum kuruluşlarının yardımıyla gerekse kendi çabalarımızla bir piknik düzenledik.
Başakşehir Sular Vadisi’nde belediyenin izniyle bir kafeyi kapattık ve geldikleri toprakların mutfak kültürüne hitap eden yemekler hazırladık. Pikniğe katılanların sayısı umduğumuzdan fazla çıktı. Bu bizi hem sevindirdi hem de başka programlarda daha geniş çaplı organizasyonlar yapmamız gerektiği mesajını verdi.
“Mülteci olduğumuzu unutturacak kadar iyi ev sahipliği yaptınız”
Misafirlerimiz geldikten sonra kısa da olsa herkesle tanışmaya çalıştık. Eminim hepsinin kendine göre bir hikâyesi, anlatacak bir anısı mutlaka vardı. Mesela bazı ablalarımız ülkesinin kokusunu çok özlediğini söylerken bazıları ise o kokuyu unuttuğunu söyledi. “Bize ülkenizi açtınız, evlerini açtınız, sofralarınızda yer verdiniz, mülteci olduğumuzu unutturacak kadar iyi ev sahipliği yaptınız” deyip gidene kadar dua ettiler. Ettikleri her duada ülkelerine dönebilmek için yalvardıkları gibi bizi de unutmadıklarını vurguladılar. Biz de her Müslüman’ın bunu yapması gerektiğini, bunun bir iyilik değil aksine görev olduğunu vurguladık. Bunları söylerken Osmanlı torunları olduğumuzu ve kanımızda hâlâ Osmanlı ruhu taşıdığımızdan dolayı bütün mültecilere hizmet etmenin bize yakışan bir davranış olduğunu da eklemeyi unutmadık.
Pikniğin en zevkli yanı tabi ki gittiği her yere neşesini ve coşkusunu götüren çocuklardı. Bir yerde çocuk varsa orası cennet bahçelerinden bir bahçe gibidir, orada mutluluk ve huzur vardır. O yüzden her yerde çocuk cıvıltıları mutlaka olmalı ki bize de umut olsun.
Çocukların hepsinin gözlerinden masumiyet fışkırıyordu. Mülteci olduklarından habersiz hatta başka bir ülkede büyümeyi pek de önemsemeyen, “nerede olursak olalım birlikteysek ve birbirimize destek oluyorsak gerisi önemli değil” der gibi bakan çocuklardı her biri. Çocukların bu halleri bize çok önemli mesajlar verdi ve de sevindirdi. Sevinçlerine ortak olmak için yüzlerine şekiller çizip zaten çok tatlı oldukları gibi biraz daha tatlı olmalarını sağladık. Beraber sandalye kapmaca oynayıp güzel vakit geçirmelerini sağladık.
Yaşadıkları o mutluluğu hiç unutmazlar inşallah. İlerde bir gün ülkelerine döndüklerinde Türkiye dendiği zaman o anları hatırlayıp bizi anarlarsa işte o zaman biz de amacımıza ulaşmış oluruz. Zira biliyoruz ki çocuklar hiçbir olayı unutmaz. İster kötü olsun ister iyi. Ve yine biliyoruz ki güzel anılar asla unutulmaz. Aradan yıllar geçse bile…
Sevdenur Hacıibrahimoğlu haber verdi