Karadağ’ın güneyinde tarihi bir şehir Antibari. Kent, bu ismini italya’nın bar şehrinin tam karşısında olmasından alıyor. Kuruluşu cilalı taş çağına uzanan şehir, asırlarca Romalılar ve Venedikliler tarafından yönetildi. Ardından 1571’den 1878’e kadar 300 yılı aşkın bir süre Osmanlı Devleti hakimiyetinde yaşadı. Osmanlı Devleti hakimiyeti, özellikle şehrin mimarisinde derin izler bırakmış.

  

Ortaçağ'da bir başpiskoposluk merkezi olan Antibari, Osmanlı devleti hakimiyeti boyunca da bu hususiyetini korumuş. Eski Antibari şehri yoğun bir Müslüman nüfusa evsahipliği yapıyor. Şehir, cami ve kiliselerin yan yana oluşuyla yüzyıllarca süren bir uyum ortamının da izlerini taşıyor. 

Şehrirde, bölgedeki arkeolojik bulguların yer aldığı bir de müze mevcut. Müzede resimler, yazılar, aletler gibi geniş bir kültürün kalıntıları sergileniyor. Eski Antibari kentinin kale içi kısmında göze çarpan tarihi eserlerden biri de saat kulesi. 

Her ne kadar 1912 yılında Karadağ Krallığı tarafından çok sayıda eser tahribata uğrasa da, Antibari hâlâ tarihi özellikleri ve doğal güzelliğiyle çok sayıda yerli ve yabancı turisti kendisine çekiyor.

Osmanlı'dan kalan eserler hâlâ ayakta

Hakimiyeti Adriyatik’e kadar uzanan Osmanlı Devleti, bu coğrafyada birçok esere imza attı. Eserlerin yanı sıra Balkan coğrafyasını Anadolu’dan getirilen nüfusla adeta ikinci bir ‘’vatan’’ haline getirdi.

Osmanlı’nın 1500’lü yılların sonuna doğru fethedip, 1878 yılında Berlin Kongresi’yle o dönemki Karadağ Krallığı’na bırakmak zorunda kaldığı Antibari şehri bugün bile birçok özelliğiyle bir Anadolu şehri görünümünde.

Adeta bir Anadolu şehrini andıran dar sokaklar, Anadolu kültürüne benzeyen giyim tarzları bunu açıkça ortaya koyuyor. Şehirde hâlen çok sayıda cami bulunuyor. Bunlardan Ömerbasiç Camii Osmanlı Devleti tarafından 1662 yılında, kale surlarının içine inşa edildi.

Orijinalliğini günümüze kadar koruyan caminin çeşitli doğal nedenlerle hasar gören çatısı 2000’li yıllarda restore edildi. Caminin bahçesinde bir de kabristan bulunuyor.

Derviş Camii ve Tekkesi de Antibari kentinin Osmanlı’dan kalan mimari miraslarından bir diğeri. Burası hem tekke hem de cami olarak kullanılıyor.

Antibari'deki Osmanlı eserlerinden diğerleri de Paşa Camii ve Hamamı. Cami, Adriyatik denizinde bozguna uğratılan Venedikliler’den alınan ganimetle inşa ettirildi.

Camiler yalnız Cuma günleri açılıyor  

 

Her ne kadar camiler ayakta olsa da Müslüman nüfus oranının yüzde 20’lere düştüğü Karadağ’da bu camilerin birçoğunda cemaat eksikliğinden dolayı namaz kılınmıyor. Camiler sadece cuma günleri açılıyor. Yemyeşil bahçesi ve etrafı zeytin ağaçlarıyla kaplı olan bu camiler Karadağlı Müslüman halkın gayreti ile maddi varlığını sürdürüyor. 

Antibari şehrinin yeni bölgesinin bir diğer camisi de inşaatı yeni biten ve Balkanlar'da yeni dönemlerde yapılan en büyük cami olma özelliğini taşıyan “Antibari Selimiye Camii’’. Yapımına 2002 yılında başlanan Selimiye Camii ve İslam Kültür Merkezi’nin inşası, finansal sıkıntılar nedeniyle uzun süre tamamlanamadı. 2013 yılında cami ve İslam Kültür Merkezi’nin inşasını üstlenen TİKA burayı 2014 yılında hazır hale getirdi.

Yapı, 6 bin metrekarelik alanda cami ve iki bölümden oluşan kültür merkezi olarak hizmet veriyor. Kültür merkezi bünyesinde, sınıflar, oyun salonları, misafirhane, kreş, kütüphane ve bilgisayar sınıfları yer alıyor.

Gencer Tatar yazdı.