Medeniyetlerin geçtikleri topraklarda izler bırakması, tarihçilerin omuzlarına büyük sorumluluklar yükler. Düşüncenin tarihini bir kuyumcu titizliğiyle takip eden ve dünyanın önemli otoritelerinden biri olarak kabul edilen Fuat Sezgin (1924-2018), yaptığı çalışmalarla sadece kendine güvenini yitirmiş kişiler için ilham kaynağı olmamış, aynı zamanda yaşamı ve eserleriyle son yüzyılın önemli bilim insanları arasında yerini almıştır. Sezgin’in 60 küsür ülkeyi dolaşarak muhtelif kütüphanelerde kültür coğrafyamızda yaşamış bilim insanlarının eserlerini tespit etmeye çalışması, genç araştırmacılar için ufuk açıcı bir ilerleme olmuştur. Sezgin’in Türkiye’deki mal varlığını satarak 40-50.000’lere varan sayıda zengin bir kütüphane kurma çabası ise ancak bilginin gücüne inanan bir insanın yapacağı bir eylem ile açıklanabilir.
Pekâlâ kimdir Fuat Sezgin?
Mehmet Fuat Sezgin 24 Ekim 1924 yılında Bitlis doğumlu olup, Eyyübîlerin Hasankeyf koluna mensup bir aileden geldiği aktarılır. İlkokulu Doğubeyazıt, ortaokulu ve liseyi ise Erzurum’da okuyan Sezgin, müftü olarak hizmet veren babası Mirza Mehmet Efendi’den de Arapça dersler alır. Sezgin, çocukluğunda mühendis olma hayali ile günlerini geçirir. Sezgin’in, fikirlerinden etkilendiği Helmut Ritter (1892-1971) ile tanışması, hayatında önemli gelişmelere davetiye çıkarır. Fuat Sezgin’in ileride birlikte çalışacakları İstanbul Üniversitesi Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde alanının en tanınmış uzmanlarından biri olduğu kadar Arapçayı çok iyi derecede bilen Alman şarkiyatçı Helmut Ritter (1892-1971) ile yaşadığı bir anısına yer verir: Sezgin, duayen hocası Helmut Ritter’e atfen: “Çok zor bir adamdı. Çalışmaya başladıktan bir iki gün sonra bana: ‘Fuat! Günde kaç saat çalışıyorsun?’ diye sordu. ‘13-14 saat çalışıyorum.’ dedim. O zaman bana: ‘Bu çalışmayla alim olamazsın. Eğer alim olmak istiyorsan bu miktarı artıracaksın. Benim hocam [Eilhard] Wiedemann günde 24 saat çalışırdı. Gün daha uzun olsaydı daha çok çalışırdı.” dediğini nakleder. Sezgin, bu konuşmadan sonra çalışma saatlerini yavaş yavaş artırarak günlük 17 saate kadar çıkardığını kaydeder. Ve bu durum kendisinin aktarımına göre uzun yıllar devam etmiştir. Sezgin’in verdiği bir demeçte ifade ettiği bu ayrıntı, onun hakikat ışığının ne denli sıkı bir takipçisi olduğunu göz önüne serer niteliktedir.
Sezgin’in öne çıkan bir özelliği de bir bilim adamında olması gereken özellikleri şahsında barındırmasında gizlidir. Mesela Sezgin’in gerek dillere hâkimiyeti gerek onlarca ülkeye gerçekleştirdiği ilmi seyahatleri, gerekse birçok kitap ve doküman üzerinde yaptığı incelemelerle entelektüel ilgi ve merakını daima canlı tutabilmiştir. Sezgin’in, kültür coğrafyamızda yer alan bilim insanlarının iz bırakan keşiflerini gün yüzüne çıkarmasında da bu entelektüel merakının büyük bir etkisinin olabileceği akla gelmektedir.
Fuat Sezgin denilince aklımıza, onun bilim tarihinde uzun yıllar büyük bir emek ve titizlikle kaleme aldığı eserler gelir. Bu eserlerin başında kuşkusuz kültür havzamızdaki bilim insanlarının eserleri ile bu eserlerin bilimlerin gelişiminde oynadığı rolleri ihtiva eden Almanca dilinde kaleme alınmış 17 ciltlik “Geschichte des Arabischen Schrifttums (GAS)” adlı eserini zikretmemiz gerekir. Türkçeye “Arap-İslam Bilimler Tarihi” şeklinde çevrilen bu eserde onun ortaya koyduğu bilgiler henüz akademik araştırmaların başında olan araştırmacılar için yol gösterici iken, alanında yetkin kişiler için de ufuk açıcı bilgiler ihtiva eder. Kur’an bilimlerinden hadis ilimine, felsefeden kelama, tıptan tarihe, tasavvuftan edebiyata, kimyadan astronomiye, coğrafyadan matematiğe, şiirden astrolojiye kadar birçok konuda malumata yer veren bu eser, kimi çevreler tarafından insanlık tarihinin başlangıcından günümüze kadar sahasında yazılmış en kapsamlı eser olarak kabul edilir. Sezgin’in eserinde yer verdiği şahıslar ve bu kişilerin ürettikleri eserler, İslam toplumunda bilimin ulaştığı seviyeyi tespit etmek bakımından da dikkate değer niteliktedir.
Bir insanın ilham verici bir öyküye sahip olması, ya sıra dışı bir yaşam örneği ortaya koymasında, ya çalışmalarının geniş bir çevrede yankı uyandırmasında ya da alanında yetkin kişilerce takdire şayan işler çıkarmasında gizlidir. Sarsılmaz bir çaba ile uzun yıllar kendini bilim insanlarımızın tarihte yaptığı keşifleri ortaya çıkarma kararlılığını gösteren Sezgin, sadece kendisinden önceki düşünürlerin birikimlerini bize aktarma gibi bir görev üstlenmemiş, aynı zamanda gelecek nesillerin genç bilim insanları için de örneklem olmuştur. Sezgin’in tarihçiliğinin ayırıcı yönlerinden bir tanesi, onun kültür ve medeniyetimizin daha iyi anlaşılması ve anlatılması hususunda üstlendiği sorumluluk kadar, geçmiş ile gelecek arasında köprü inşa ederken bunu bir bilim adamı tarafsızlığı içinde yapıyor olmasıdır.
Onun eserleri sadece kitabî bilgilerle sınırlı kalmamış, özellikle bilim adamlarının icat ettiği aletlerin prototipini hazırlamak suretiyle İstanbul’da Gülhane Parkı içinde bulunan İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nde araştırmacıların ve misafirlerin beğenisine sunulmuştur. Astronomiden coğrafyaya, gemicilikten zaman ölçümüne, geometriden optiğe, fizikten tıpa, kimyadan mineralojiye, mimariden savaş tekniğine kadar çok geniş bir yelpazede üretilen eserler bugün anılan müzede ziyaretçilerini beklemektedir. Adına bilimsel ilerleme denilen sürecin dünyada tek bir milletin değil, bütün insanlığın ortak birikimi olduğuna yaptığı vurgu, onun düşünce tarihine yaklaşım biçimini tanıtır mahiyettedir.
Son iki yüzyıl boyunca, dünyanın değişik yerlerinde bulunan üniversite ve enstitülerde bilim tarihiyle ilgili ciddi tetkikler yapılıyor olması, bilim tarihi alanında Türkiye özelinde de nitelikli çalışmaların yapılma ihtiyacını açıkça ortaya koyduğu gibi, bu durum, alanın duayen isimlerini daha yakından tanıma gereksinimini beraberinde getirmiştir. Fuat Sezgin, hem hayatıyla bilim tarihi alanında uzmanlaşmak isteyenler için bir rol model, hem medeniyet kuşağımızda yaşamış bilim adamlarının elde ettiği kazanımları yeni nesle aktarma gayretinde olan bir düşünce elçisi, hem de bilim tarihi alanındaki araştırmalara yönelik ilginin artışında yaşamı ve eserleriyle ilham kaynağı olmuştur.
Yazımızı, Sezgin’in hayat hikayesine ışık tutacak mahiyette, onun şu anlamlı ifadesiyle noktalayalım: “Eğer arkanızda inancınız varsa, o sizi yapıcı olmaya itiyorsa çok şeyler başarırsınız. Benim hayatımın sırrı budur.”
Kaynaklar:
Tuğşat Güzeloğlu, Fuat Sezgin’s Understanding of Science and History of Science, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi / Cilt: 21, Sayı: Prof. Dr. Fuat Sezgin Özel Sayısı, Kasım 2019, 94-100.
Fuat Sezgin’le Bilim Tarihi Üzerine, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt 2, Say› 4, 2004, 355-370. https://dergipark.org.tr/tr/download/issue-file/18059
Cevdet Coşkun, Fuat Sezgin ve İslam Bilim Tarihine Katkıları, https://erzurum.edu.tr/Content/etugeneldosyalar/8f15cfb7-9513-47b7-b80e-02275378f0b0.pdf
Abdullah Burgu, Bilim Tarihçisi Prof. Dr. Fuat Sezgin’in Hayatına ve Çalışmalarına Genel Bir Bakış, Selçuk Ün. Sos. Bil. Ens. Der. 2019; (Prof. Dr. Fuat Sezgin Özel Sayısı): 1-14.