İlk bölümünü 24 Ocak 2009 Cumartesi akşamı TRT-2’de tesadüf eseri izlemiştim “İstanbul’un Dost Işıkları”nın; tesadüf eseri, çünkü hiç böyle bir programın yayınlanacağından haberim yoktu. Tevafuk bu ya, ertesi gün de KOCAV’ın Üstad Ziyaretleri faaliyeti çerçevesinde Uğur Derman Hocamızın evine misafir olmuştuk. Kızlı-erkekli birkaç arkadaşla yaptığımız ziyarette zarafetlerine, inceliklerine, Osmanlı bakiyesi duruşlarına topluca âşık olduğumuz Çiçek Derman-Uğur Derman çifti, bize ilk programı videodan tekrar izletme nezaketinde bulunmuşlardı hatta. Ne keyifli bir sohbet olmuştu o ziyarette. “İstanbul’un Dost Işıkları” programı o ilk bölümden sonra 12 hafta boyunca daha devam etti Türkiye’nin kültür ekranı TRT-2’de. Mayıs ayında yine Üstad Ziyaretleri vesilesiyle Beykoz’daki evine konuk olduğumuz Sadettin Ökten Hocamızla da program hakkında biraz konuşmuş, “inşallah devam eder Hocam” diye temennide bulunmuştuk.
Neler konuşulmuştu o programda?
13 bölüm devam eden programda, Sadık Yalsızuçanlar’ın deyimiyle “son Osmanlı çınarları” Sadettin Ökten ve Uğur Derman Hocalarımız, hatıralarının eşliğinde, Üsküdar’dan yola revan olmuş, programın iki bölümünü Üsküdar’da geçirdikten sonra sırayla Anadolu yakasının Boğaz köylerini, Beylerbeyi’ni, Çengelköy’ünü, Kanlıca’yı, Beykoz’u işlemişlerdi. Kalan programlarda Avrupa yakasının Boğaz semtlerini sırayla konuşup Haliç ve Eyüp’ten sonra Edirnekapı’dan Suriçi’ne dâhil olmuşlardı. Biz de bu iki zarif, çelebi insanın o tadına doyulmaz sohbetlerinden nasibimize ne kadar düşmüşse almış, aynı zamanda –bugünki değil- son demlerine yetiştikleri asıl/asil İstanbul’u da “dost ışıkları”nın aydınlığında tanıma imkânını bulmuştuk. Burada programda mûsikî heyetinin icra ettiği şarkılara da değinmek lazım. Ki günümüzde pek de dinleme şansı bulamayacağımız eserler, Ökten ve Derman Hocalarımız tarafından belirleniyor ve mûsikî heyeti tarafından icra ediliyordu. Öyle ki icra edilen bazı eserlerin notalarını bulmak bile şimdi handiyse imkânsız.
“Hatıra, şairdir!”
Geçtiğimiz günlerde Hilmi Yavuz bir köşe yazısında, bir Fransız şairinin “Hatıra, şairdir; onu tarihçi yapma!” sözünü alıntılamıştı ve eklemişti Baudelaire’nin sözünü: “ustasıyım o mutlu zamanları yâd etme sanatının”. İşte aynen öyle, Ökten ve Derman Hocalarımız sadece şehrin semtlerini anlatmıyordu programda; aynı zamanda zevkten dört köşe olduğumuz bir şiirsellikte o semtin kendi hatıralarındaki izlerinden, orada yaşayan ve kendilerinin tanıma bahtiyarlığına erdiği insanlardan; hatta suyunu akar-yazısını okunur gördükleri çeşmelerinden, içinde kurulan sohbet halkasında bulunmuşluklarının tesiriyle konaklarından bahsetmişlerdi. Öylesine yaşayarak/hâlâ gözlerinin önüne getirirmişcesine canlı bir şekilde anlatmışlardı ki bunları, sanki program bittiğinde kalkıp bahsedilen yerlere gitsek sokakta o insanlara rastlayacak, o çeşmelerden buz gibi suları içecek, teklifsizce girebildiğimiz konaklarına sohbet/mûsikî meclislerine dahil olacaktık.
![]() |
Sadettin Ökten, İstanbul’un Dost Işıkları |
“İstanbul’un Dost Mekanları” başlıyooor!
İşte bu şiir gibi program TRT-2 ekranlarında Kasım ayından itibaren yeniden başlayacak. Sadettin Ökten ve Uğur Derman Hocalarımız bu sefer “istanbul’un Dost Mekanları”nı anlatacaklar bizlere. Belki yine Üsküdar’dan başlayacaklar ve Düzgünmanların attar dükkanını anlatacaklar bize; Uğur Hocamız Rikkat Kunt Hanımefendi’nin Beylerbeyi’ndeki evinden bahsedecek mesela; ya da o tatlı sohbette kendimizi birden Marmara Kıraathanesi’nde bulacağız, Beyazıt’ta. Kim bilir, belki de oradan çıkıp Sadettin Hocamızın rehberliğinde Ziya Nur Aksun’un Karaköy’deki matbaasına gider, orada gece yarılarına kadar devam eden sohbette ufkumuz aydınlanır, son vapurla hep beraber Üsküdar’a döneriz.
![]() |
Uğur Derman, İstanbul’un Dost Işıkları |
“İstanbul’un Dost İnsanları” da sırada!
Kasım ayının ilk haftasından itibaren yayınlanacak ve 13 bölüm sürecek “İstanbul’un Dost Mekanları” programından sonra, “İstanbul’un Dost İnsanları” programı da düşünülüyormuş. İnşallah gerçekleşir bu program da ve biz dost insanları da bu iki güzide insanın dilinden/gözünden tanıma bahtiyarlığına erişiriz. Ve kendimizi avuturuz: “En azından onları gören gözleri gördük.” Böyle güzel insanları böyle güzel programlarla televizyon izleyicisiyle buluşturan TRT yönetimine ve dikkatli ve titiz bir program hazırlama gayretinde olan yapımcılara ne kadar teşekkür etsek az. Ama en büyük teşekkür Uğur Derman ve Sadettin Ökten Hocalarımıza. Köşelerine çekilmeyip hâlâ güzel şeyler sunma gayretiyle çalışan ve azıcık bir mihnetle de televizyon dünyasına ve televizyon izleyicisine böyle hoş sohbet programları armağan ettikleri için.
Mehmet Emre Ayhan sevinerek haber verdi.