Genelde Anadolu’da çalışan, kazı yapan arkeologlar çalıştıkları bölgenin yaşayan kültürüyle, insanıylarıyla ve o insanların dertleriyle, bugünkü hayatlarıyla pek ilgilenmezler. Kazılarını yaparlar, işlerini bitirirler ve giderler. Toprağın altıyla uğraştıkları kadar toprağın üstündekilerle çok da ilgilenmezler. Belki bu mesleklerinin icabıdır ya da zamanla böyle bir rutin kendiliğinden doğuyor. Gerçi arkeolojik çalışmaların yapıldığı bölgelerde yaşayan insanlar üzerine bastıkları toprağın taşıdığı değerden habersizler. Geçmişte yaşamış insanların kurduğu medeniyetler, bugüne bıraktıkları miras ne yazık ki bu coğrafyada yaşayanlar için bir değere sahip değil. İnsanlarımız yüzyıllardır zor hayat şartları nedeniyle yaşayabilmenin kavgasını vermekteler. O sebepten karın doyurma dışında ilgilenecekleri çok fazla şey yok. Bizim insanlarımız için yerin altındakiler definecilik yapıldığında bir anlama sahip oluyor. Burası bir kazanç kapısı birileri için.
Bir üst paragrafda çizdiğimiz çerçevenin dışına çıkan ve istisna olan arkeologlar da yok değil aslında. Kaideyi bozan istisnalar söz konusu. Biz de bu kaideyi bozan istisnalardan birini anma niyetindeyiz. Kendisiyle çalışma bahtiyarlığına erdiğim, hayat ve arkeoloji alanında çok şey öğrendiğim Halet Çambel Hoca’dan bahsetmek istiyorum. Gerçi onunla çalıştığım zamanlar yaşım küçüktü ve bir çok meselenin ayırdımına varamamıştım. Şimdi düşündüğümde ne büyük bir hazinenin yanındaymışım ancak anlayabiliyorum. Halet Hanım sadece toprağın altıyla ilgilenmedi. Toprağın altı da üstü de değerliydi Onun için. Toprağın altındaki cansız varlıklar ve toprağın üstündeki canlılar her zaman Hocanın kadrajındaydı.
Yaşar Kemal yıllar önce “Halet Çambel’i Anlamak Zor” adı bir yazı yazar: “Yer altını güne çıkarmak Halet’in büyük hüneriydi. Yer üstündeki insanlar da ondan yepyeni bir dünya öğreniyordu. Okuldan kaçan, gönderilmeyen kızları okula gönderiyordu. Halkın içinde o bir büyüydü.” Aslında Yaşar Kemal bizim anlatmak istediklerimizi çok kısa ve net bir şekilde ortaya koyuyor. Halet Hanım çok boyutlu bir insan olarak ülkemizin hafızasına kazındı. Hem Türkiye’nin ilk bilim kadınlarından hem ilk kadın sporculardan. 20 yaşlarında Berlin olimpiyatlarında eskrim dalında Türkiye’yi temsil etmiş. Aynı zamanda eylemsel yönü de olan biri. Bu olimpiyatlarda Adolf Hitler’in elini sıkmaz. Hitler insanlık suçu işlemiş bir zalim olarak tarihe geçti.
Halet Çambel’in muhteşem bir biyografisi var. 1916 yılında Berlin’de dünyaya gelmiş. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından bir süre İsviçre ve Avusturya’da yaşadıktan sonra 1924 yılında ailesi ile birlikte ülkemize dönmüşler. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nden 1935 yılında mezun olmuş. Aynı yıl Fransa Hükümeti’nden aldığı bursla Paris Sorbonne Üniversitesi’nde arkeoloji eğitimine başlamış. Üniversitede arkeoloji eğitiminin yanı sıra eskrim ve binicilik ile de uğraşmış. 1938 yılında doktora çalışmalarına başlamış ve 1944 yılında İstanbul Üniversitesi’nden doktora derecesini almış. Ülkemizde çok önemli kazılara katılmış. 1947 yılında başladığı Karatepe-Aslantaş kazısı bunların başında gelir. Ülkemizdeki ilk açık hava müzesi Karatepe-Aslantaş Milli Parkı’nın kurulmasında büyük emekleri var. İstanbul Üniversitesi’nde Prehistorya Anabilim Dalı’nı kurmuş ve bölüm başkanı olarak çalışmış. Bir dönem Almanya’da ders vermiş. Daha sonra tekrar İstanbul Üniversitesi’nde Prehistorya kürsü başkanı olmuş ve 1984 yılına kadar çalışmış. 2014 yılında vefat eder.
Çambel arkeoloji, kültür, doğa, etnografya, dilbilim alanlarında da öncü çalışmalara imza attı. Kazı yaptığı yerlerde o yerlerin insanları tarafından çok sevilirdi. Özellikle kadınların güçlenmesi için büyük emekler harcadı. Hatta halı, kilim atölyesi kurduğu bir yerde teşvik olsun diye dokunan halı ve kilimleri yüksek fiyata satın alıyor. Kızların eğitimiyle yakından ilgilenir. Köylülerin sağlığıyla da ilgilidir. O Mina Urgan’ın yakın arkadaşalarından biriydi de. Urgan’ın “Bir Dinazorun Anıları” kitabında adı çok geçer.
Sporcu, arkeolog, aktivist… Birçok özelliğe sahip Halet Çambel, ülkemizde kendini aşan ve geriye önemli miras bırakanlardan. Özellikle kadınlar için öncü konumunda. Mutluluğun başka insanlar için de çalışmak olduğuna inanmış. Mutluluk kişisel çıkar peşinde koşularak kazanılmaz, topluma yararlı olmak asıl mutluluk diyerek insanı ne kadar önemsediğini ortaya koyar. Disiplininin, planlı çalışmasının yanına insanlığını, mütevazılığını da koymak gerekir. Çambel, parlak bir eğitim hayatının ve başarılarının yanına bu insani değerleri koyabilmiştir.
Halet Çambel öldüğünde İstanbul Üniversitesi’ndeki törende arkasından şu cümleler kurulur: “O sizler için bilim insanıydı, arkeologtu, eğitmendi ancak bizim; Karatepeliler'in, Toroslar’ın anasıydı.”
Ruhu şad olsun!
Samle Çağla