Uzun bir yolu geride bıraktı kervan, sırtladıkları ipekleri, kağıtları, envai çeşit baharatı develerden indirip dinlenme vakti gelmişti. Toprak yolda ayaklarını sürüye sürüye çıkardıkları sesten anlaşılıyor ki, ziyadesiyle yorgundular. Yaz kervanlarının sıcak mevsimlerde gece yol alıp, günü konaklayarak geçirmek adetine uygun olarak, Tokat'ta sabaha kavuşan yolcular dinlenmeye çekilmek üzere bir hana yerleşmeye niyetlendiler.
Sabah ezanı henüz okunmakta, Ali Paşa Camii müezzininin tiz ama hoş sesi Tokat kalesiyle cami arasındaki boşlukta çınlamaktaydı. Küçücük meydanın dört bir köşesine yerleştirilmiş, adeta birbirleriyle cemaat yarışı yapan Takyeciler ve Ulu Camii’nden, şehrin diğer köşesindeki Hatuniye ve Behzat Camii’nden de aynı güzellikteki ses yükseliyor, saba makamındaki bu ilahi çağrının birbirleriyle ahengi adeta henüz doğmamış olan güneşi imrendirip, ayı neşelendiriyordu. Ezan bitene kadar kervan Sulu Han'ı geçip bedestene en yakın han olan Deveciler Hanı'na yanaştı. Kervanın ayaklarını sürüyen ekibinden bir kısmı hızlandı, namaza yetişmek üzere koşuştular hanın köşesindeki Takyeciler'e. Dokuz kubbeli bu sade camide huşu içinde kılınan namaz sonrası, kimbilir ne dualar ettiler, nice yakardılar.
İpek Yolu’nun üzerindeki bu küçük şehirde nice hatıralar bırakıp…
Bedestenin hemen karşı köşesine tekabül eden ve Anadolu'nun ilk medreselerinden olan Çukur Medrese, önündeki kalabalığa aldırmadan, derin bir sükunetle, merkeze dağılmış kervanın kargaşasına sırtını çevirmişcesine, kubbesinin ortasındaki on metrelik açıklıktan semayı seyrediyordu. Günün sıcağı bastırmaya başlamadan ve uykuyla geçecek bir gün daha karşılanmaktayken, yolculardan kimi Bedesten'de eksik gidermek, alıp satacaklarıyla uğraşmak, kimi de, Pervane Darüşşifası'nda yolu kendilerine zorlaştıran rahatsızlıkları için şifa aramak üzere şehre dağıldılar.
Hacı Bayram-ı Veli’nin öğrencisi, Hacı Bektaş-ı Veli’nin halifesi olduğu rivayet edilen Sümbül Baba Zaviyesi’ne gidenler de olduysa, gelip pek anlatmadılar içeride olup bitenleri. Onlar hallerindeki yumuşaklıkla ve derinlikli edalarıyla ne çok şey anlatıyorlardı oysa anlayana.
Pervane Hamamı'nı yahut Ali Paşa Hamamı'nı kullandı kervan sakinleri. Darüşşifadan dönenler, yolun üstünde bitmek üzere olan Taşhan'a bakıp, bir dahaki sefere konaklamayı akıllarına koydular. Sulu Han'ı ne kadar küçük bulduklarından bahsededurdu iki ahbab yol boyunca. Günün ilk ışıklarıyla birlikte Sulu Sokak'taki cumbalı evlerden çıkan çocukların sesleri gelmeye başladı hanın avlusuna. Ortasındaki küçük oluktan gün boyunca su akan bu sokak, Anadolu'nun en güzel evlerinin sıralandığı bir diğer sokağa Halit Sokağı’na bağlanıyor, birleştikleri noktada bulunan Takyeciler ve az ilerideki Ulu Camii’nin cemaatini barındırıyordu. Biri Osmanlı diğer ikisi Selçuklu eseri olan bu camileri, sık sık çevredeki hanlarda konaklayan kervanların Müslüman olan zevatı da ziyaret ediyor, incelikli ve sade yapılarına hayran kalıyorlardı. Dünyanın öbür ucundan gelip, yolu taa Avupa’ya varacak olan kervanlar, İpek Yolu’nun üzerindeki bu küçük şehirde, nice hatıralar bırakıp nice başka sefer için plan kurdular.
Öğle sıcağı iyice kavurmadan şehri, hanın devasa sacdan yapılmış kapısından içeri girerken…””” diyerek devam edecekken, caddeden geçen bir otomobilin korna sesi, insanı bu büyülü atmosferden çekip çıkarmak için düğmeye basıyor. Tarihin tozlu bir sayfasından uyanmışcasına başınızı çevirince etrafa, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde nihayet, kimliği unutulup köhneleşmiş bu şehirde bir şeyler yapıldığını görmenin mutluluğu, umutsuzluğun önüne geçiyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yürüttüğü çalışmalar sona ermekteyken, bugün Tokat, tarihî ve manevi zenginliğinin yeniden farkına varıyor, yapılan restorasyon çalışmalarıyla şehir adeta tekrardan neşvü nema buluyor.
Tokat’ta güzel şeyler oluyor, tarihe sahip çıkılıyor
Büyük bir harabeyi andıran Bedesten ve Arasta çarşılarının bulunduğu bina, bugün, geçmişi neredeyse M.Ö. 3000 yıllarına tekabül eden bulguların da sergilendiği müze binası olarak kullanıma açılmış. Mezbelelikten farkı olmayan Çukur Medrese, Anadolu'da, kubbesinin ortasında 10 metrelik açıklığı bulunan ve rasathane olarak da kullanılma özelliğine sahip sadece üç medreseden biri. Bugün restore edilerek tekrardan hayat bulmuş. Deveciler Hanı’nın varlığını bile unutan şehir halkı, şimdi adeta yeniden inşa edilmişcesine etrafında dolanıp hayret ediyor hanın güzelliğine.
Hanları, hamamları, Selçuklu ve Osmanlı’nın muazzam güzellikteki ve farklılıktaki camileriyle, tekkeleri, zaviyeleri, türbeleriyle, dokuzyüz yıllık mimarî dokusundaki sokaklarıyla, kalesiyle, Hıdırlık köprüsüyle, derinliği ve içindeki dikitlerin özelliğiyle dünyanın ikinci büyük mağarası olan Ballıca'sıyla ve daha sayılamayacak nice ayrıntılarıyla çok kenarda kalmış, reklamı hiç yapılmamış ve şimdiye kadar ilgi çekmemiş bir şehir Tokat. Ancak yapılan çalışmalar ve yürütülen projeler umut verici.
Bugün Safranbolu'yu koruma altına alıp Dünya Mirası Listesi’ne yerleştiren UNESCO ilgilenmese de, tarihî ve manevi dokusunu önemseyen birileri Tokat'a sahip çıkmaya devam ediyor, etmeli. Ortaya çıkabilecek kültürel ve manevi zenginlik daha fazla kişinin ziyaretini mümkün kılacak şekilde tekrardan düzenlenmeli. Hem bölge halkı, hem de ziyaretçiler bu yepyeni ve aslında ziyadesiyle eski şehri tanımalı, tekrardan keşfetmeli. İpek Yolu’nun saklı bir incisi olan Tokat, manevi atmosferinin bana hissettirdiklerini çok daha fazla sayıda ziyaretçiye hissettirmeli.
Büşra Tosun Durmuş görev bildi de yazdı