https://www.ktpkitabevi.com/urun/ask-terapi
Aşk, dünyanın üzerinde bulunduğu zemini işaret eder. Aşk üzerine Doğudan ve Batıdan birçok düşünür kalem oynatmış ve onun psikolojik zeminini betimlemeye çalışmışlardır. Mistik felsefe ise aşkı daha yüksek bir anlatı içine yerleştirmiş ve yaratılışı bu evsaf içinde tanımlamaya çalışmıştır. Özellikle son dönemde aşk meselesi biraz daha popüler kültür içine indirgenerek anlatı düzeyine taşınmış ve konuşulması sağlanmıştır.
Aşk, her zaman kendisine yönelik yapılan tanımlamaların ve betimlemelerin dışında kalmayı başaran ender özelliklerden biridir. Rasim Özdenören’in Aşkın Diyalektiği kitabı, aşk üzerine muhalled metinlerden biridir. Özellikle de kitabın giriş bölümü muhteşemdir.
Psikolog Esan Gül’ün yeni kitabı Aşk Terapi (Acıya Şikâyetsiz Katlanmak) Çıra Yayınları’ndan çıktı… Esan Gül, evli kadınların karşılıksız olarak yaşadıkları aşklarını, onların psikolojik hallerini “Züleyhalık” olarak tanımlayarak cesur bir şekilde yazmış. Böylece bir psikolog olarak kişinin yaşadığı ruhsal deneyimi birinci ağızdan dinleyerek olguyu tanımlamaya çalışmış ve belki de bunu sessizce, için için yanarak yaşayanlara da bir örneklik teşkil etmesinin imkânını oluşturmuş.
Aşkın farklı hallerini ve bu hallerin psikolojik zeminde kazandığı önemi tartışıyor
Yazarın olgu üzerine yaptığı tespitler ve karşılıklı söyleşerek sorunu yaşayan nezdinde anlaşılır kılması, uygulamalı psikoterapi açısından önemli bir durumdur. Kişilerin önemli bir aşama kaydetmesi ise yazarın şahsi düşünsel hayatındaki gelişim dinamiğini işaret eder. Ayrıca olgunun kendisinde duruma hakim olma pozisyonu önemli ve başarıyı getiren bir ölçüdür. Yazarın bu konuda çok yönlü bir okuma yaptığına biz de şahit olduk. Meseleyi güzel bir şekilde özetlemiş.
Olgu ağırlıklı yazması okuyucu açısından kolaylık sağlıyor. Fakat yazar kitapta sadece olgu üzerinde durmuyor; konunun farklı açılarını gündeme taşıyor. Yani aşk denilince öyle durmuyor yerinde… Aşkın farklı hallerini ve bu hallerin psikolojik zeminde kazandığı önemi, uygulama yapısını da hesaba katarak, tartışıyor. Hem felsefe üzerine çalışan filozofları hem psikoloji üzerine yazmış filozofları gözeterek konuyu gündemleştiriyor ve yaklaşımları özetliyor.
Kitabın üzerinde bulunduğu zeminle ilişkili görülebilecek eksiklikler
Kitabı tam olarak çözümlemek; girişi hesaba katarak gerçekleştirilebilir. Girişte yazar kendi görüşlerinin sinir uçlarını göstermiş. Fakat görüşlerini bir tez olarak değil, daha çok çarpıcı betimlemeler eşliğinde sunuyor. Yani bir söylem yerine çarpıcı cümleler var. Bunu kitabın diğer bölümlerinde de gözlemlemek mümkün… Aşk konusunu farklı boyutları ile tartışmak meseleyi belirli bir düzeyde tutmayı zorunlu kılıyor. O yüzden aşk mevzuunun tartışılması, biraz daha alt düzeyde, yani uygulamalı alan da hesaba katılarak sürdürülüyor. Örneğin, aşkın yaratılışın özü olduğu ya da aşkın tanımı pek gözlemlenmiyor. Ama bu konuda platonik aşka gönderme yapılıyor. Hâlbuki platonik aşk, indirgeme sonucu yapılan bir tanımlamadır. Mistik algı ve aşk üzerine de derinlemesine bir analiz yok. Ama bu da kitabın üzerinde bulunduğu zeminle ilişkili olabilir.
Aşk konusu tartışılırken İbn-i Sina ve İbn-i Arabî kadar Mevlana da önem kazanır. Ama bunlara yönelik bir tartışmayı da gözleyemedim kitapta… Bütün bunlar kitabın önemini azaltmaz. Yazarın psikolog olması ve uygulamayı eksene alması, bazı şeyleri dışarıda bırakmasını meşrulaştırıyor.
Teorik olarak aşk meselesini konuşmak çok zor
Kitabın sürükleyici bir boyutu var. Hem de elime aldıktan sonra bırakmadan bitirmemi sağlayacak kadar… İçerdiği merak dürtüsü önemli… Tahrik edici boyutu ile kendini okutuyor, ayrıca farklı başlıklar ve her başlık altında meseleyi iyi özetleyen bir iki cümle konuyu tamamlıyor ve yeni bölümü okuma iştiyakı doğduruyor.
Ama en önemlisi; neredeyse hiç gündeme gelmeyen ve gerçek anlamda yasak olan aşkı konu edinmesi ve bu yarayı masaya yatırarak oluşan psikolojinin nasıl aşılacağına yönelik bir fikir vermesidir. Aslında bu konudan kaçarak kurtulmanın imkânsızlığını bir kere daha göstermesi bağlamında da yazar cesur bir girişime sahip olmuştur. Ayrıca bu mevzuu yediden yetmişe bütün insanları kuşatacak ve kime kısmet olur bilinmez ama herkesi içinde taşıyabilecek bir olgudur. Bu yüzden Aşk Terapi, olguyu derinlemesine analiz ederek diğer aşk kitaplarından farkını ortaya koyuyor. Ayrıca meraklısına aşkın farklı özellikleri ve hangi bağlamlarda ortaya çıktığı ile ilişkili önemli betimlemeler ve tespitler de yapıyor.
Kitabın kurgusal diline yönelik bir eleştirim var: Tam bir öykü dili değil de olgu dilini tercih etmiş. Bu bir tercih meselesidir. Ama benim kanaatim öykü diline yedirilmiş olsaydı hem mesele öykü tekniği bağlamında açıklık kazanırdı, hem de meselenin diğer şahıslar nezdinde istifadesi daha rahat sağlanabilirdi.
Kitabın birden fazla konuyu gündemleştirmesi de kendi içinde bir zaaf taşıyor. Doğal olarak konu çeşitliliği asıl konuyu derinlemesine tartışmayı engelliyor. O yüzden akıcılığı yanında bir düşünsel ziyafete dönüşmüyor. Meseleyi entelektüel zeminde tartışma konusunda bir eksiklik bırakıyor. Ama tabi bu kitabın değerini düşürmüyor. Belki de kitabın durduğu zemini güçlendiriyor. Ayrıca teorik olarak aşk meselesini konuşmak çok zor, bunu biliyorum.
Olağanüstülüğün kendisi ile aşk arasındaki korelâsyonu kavradığımızda…
Aşk mevzuu derin… İlahi boyutu taşıyan aşk meselesini beşeri aşk üzerinden tanımlama da bir başka özelliği; hem entelektüel derinliği hem de mistik algının yüksekliği ile ilişkilidir. O kırılgan yapısı yüzünden aşk mevzuu hep yanlış tanımlanıyor ve yanlış aksediliyor. Hâlbuki bu mesele aynı zamanda bir varoluş meselesidir… Çünkü yaratılış ve varoluş süreci ile birlikte aşk meselesi tartışılmaya yönelim sağlanabilirse sarahat kazanabilir. Bu mevzuda çok ince bir ayrım yatıyor. Aşkın hem beşeri tabiatı hem ilahi tabiatı aynı düzlemi taşıyor ve ancak bir nüans doğuruyor. O yüzden aşk bütün boyutluluğu ile aslında aşkın bir olgudur. Aşkı alt düzeyde kavramsallaştırmak insanı derinden etkileyerek, onun unutkanlığa gark olmasına sebep olacaktır. Olağanüstülüğün kendisi ile aşk arasındaki korelâsyonu kavradığımızda mesele bizim nezdimizde de açıklık kazanır.
Esan Gül ve kitabı Aşk Terapi (Acıya Şikâyetsiz Katlanma) tebrike şayandırlar. Esan’ı kutluyorum… Kitabı da, bu konuda yaşanacak olgunun belirlenmesinde, çözümlenmesinde önemli bir yer tutacaktır. Kitap, yazarın olgunluk eseri sayılacak bir kıvamdadır. Okunması gereken bir kitap ve raflarda unutulmayacak cinste bir eser…
Abdülaziz Tantik yazdı
GYY notu: Aşk meselesinin psikolojinin gözlüğü ile anlatılmaya çalışılmasının, şu günlerde tasavvufa yaklaşımlarda da sıkça düşüldüğünü gördüğümüz rahatsız edici, yabancılaştırıcı, kabukta kalıcı bir tarafı var. Aşkı bir bilim dalının ele alması.. batıyor.. batıyor.. vallahi batıyor..