Maaile 57. Sayı
Adına yakışan konuları kapağına ve sayfalarına taşımaya devam ediyor Maaile dergisi. Konuların ana teması; “aile.” Koruyup gözetlememiz gereken en önemli kalemiz ailemiz. Hassasiyeti yüksek yazılar var dergide. Emeği geçenleri kutluyorum. Biz bir aileysek kıstaslarımız iman üzere olmalı. Hem de her yerde ve her zaman. Tatil mevsimindeyiz. Tatil demek her şey mübah anlamına gelmiyor. Hassasiyetlere dikkat çeken bir yazıyı paylaşacağım.
Kriz… İtidal… Şükür… Kendime iyi geliyorum…
Gülay Ayvazoğu, yol haritası samimiyetinde bir yazı kaleme almış. Dört yol işareti sunuyor bizlere. Hepsi de bizi mümin olma çizgisine çeken işaretler bunlar.
KRİZ
“Büyük ve küçük krizler yaşarız günlük hayatımızda. Bazıları ülkeler arası savaşa sebep olan krizler, bazıları da bizim hayatımızı anlamlandıracak küçük krizler. Krizler yaşanır, sıkıntılar insanın olduğu her yerde olur; üzüntü, gam, keder, telaş, mutluluk, heyecan, sevinç insanlar içindir. Her duyguyu bir arada yaşayabilen insanoğlu, duygularının sevk ve idaresini kendi elinde tutabildiğinde hayata yüklediği anlam, yaşadığı pay ve paydada bütünlük kazanır. Belki de burayı kaçırdığımız için daha gerginiz, ülkelerdeki yaşanan psikolojik hastalık oranları her geçen gün daha da artıyor. Daha kırılganız, daha asabi, hatta tahammülsüz, kabayız. Belki nezaketi umursamıyoruz ya da!”
İTİDAL
“Kelime anlamı aşırıya kaçmamak, orta yolda olmak, ölçülü olmak olarak geçer. Günümüzde birçok kelime gibi itidal kelimesi de sık kullanılmamaktadır. Sadece kelimenin kendisi değil, taşıdığı anlamda hayatlarımızdan oldukça silinmiştir. Her konuda olduğu gibi bu konuda da hayatlarımıza örnek bir Peygamberin ümmetiyiz. Peygamberimiz itidalli olma ve yaşama konusunda bize, yeme içmeden, iletişime, davranış metoduna, yatıp-kalkmaya kadar her alanda ayrı örnek teşkil etmiştir. Mümin fıtratındaki bu özelliğine sahip çıktığı sürece huzuru iç dünyasına taşır, mutluluğu yaşam felsefesi yapar. Çünkü itidalli olmak; mümince yaşamanın gereğidir.”
ŞÜKÜR
“Mesela nefes almanın şükrünü unuttuk da başımıza gelen musibetleri sorguladık. Gidemediğimiz yerlere, yiyemediğimiz yemeklere, giyemediğimiz kıyafetlere, oturamadığımız sofralara, elimizin altında olmayanlara, olanlara inat şikâyet ettik, sızlandık, mutsuz olduk. Göremedik belki de sağlıklı yaşamın ne kadar önemli olduğunu. Özgürce nefes alabilmenin, kısıtlamasız sokağa çıkmanın, sevdiklerimize özgürce sarılmanın kıymetini bilemedik belki. Şükrettikçe çoğaldığımızı, kanat ettikçe büyüdüğümüzü, sabrettikçe yükseldiğimizi bilemedik.”
KENDİME İYİ GELİYORUM
“Kendime daha iyi geliyorum artık. Günlük yapabildiklerimle mutlu olmayı öğrendim. Beş çayında çocuklarla buluşmak mesela. Görüşemesem de gerçek dostlarımın sesini duymayı. Güneşi görmeyi, yağmuru izlemeyi, sevdiklerimden aldığım mesajları. Kendim için yaptığım bir fincan kahveyi, yanında birkaç sayfa kitap okuyabilmeyi, saksıda yetiştirdiğim maydanozu, kızımın yaptığı tuvali duvara asmayı, günlük yaşantımızın içinde ne çok mutluluk var aslında. Kendime iyi geliyorum artık. Daha çok okuyorum mesela. Kendimi geliştirmek için zaman ayırıyorum.”