Dünyada en prestijli 5 film festivalinden biri olarak görülen Toronto Film Festivali (TIFF) bu yıl “şehirden şehire” bölümüne Toronto gibi “genç ve dinamik bir şehir olan” Tel Aviv’i seçmiş. Sebebi de Festivalin basın sözcüsünün deyişine bakılırsa Tel Aviv’in kuruluşunun 100. yılı imiş.
Ancak organizatörlerin yaptığı bu seçim akıl fikir sahibi çok geniş bir çevreden tepki topladı ve festivali tartışmaların odağına koydu. Biz de El Cezire’nin internet sitesinden bu tepkileri takip ettik.
![]() |
Elia Süleyman |
Film Yapımcılarından Boykot
Kanadalı film yapımcısı John Greyson, Tel Aviv’in seçilmesini protesto ederek festivalde gösterilecek filmini (Covered) geri çekti.
John Greyson El Cezire’ye “Festivalde baştan sona sahnede, İsrail’in şampiyonluğu, Filistinlilerin ise sesinin silinişi vardı. Bu durum bizim sindirebileceğimiz bir durum değildir.” dedi.
İçlerinde Jane Fonda, Viggo Mortensen (Yüzüklerin Efendisi’nin Aragorn’u), Harry Belafonte ve Danny Glover (Cehennem Silahı’nda Mel Gibson’ın ortağı) gibi meşhurların da bulunduğu 65 önde gelen kültür adamı organizatörlere açık bir mektup yazarak memnuniyetsizliklerini ifade etmeleri uluslararası arenada beğeni topladı. Açık mektupta “Festival, İsrail propaganda makinasında suç ortağı oldu.” “Tel Aviv’in 100. Yıl kutlamalarının burada başlaması, Irk Ayrımı dönemindeki Cape Town veya Johannesburg gibi şehirlerdeki beyazların güzel ve elit yaşam stilinin övülmesi gibiydi.” denildi.
65 imzanın bulunduğu Toronto Deklerasyonunda “Biz Şehirden Şehire’ye konuk olan İsrailli film yapımcılarını protesto etmiyoruz. İsrailli filmlerin de burada olmasını da protesto etmiyoruz. Biz bu kadar önemli bir film festivalinin propaganda kampanyasına sahne olmasını ve bu propagandayı protesto ediyoruz.” dendi.
![]() |
Filmden bir sahne |
İsrail Markası
Aslında Tel Aviv’in festivale seçilmesi tesadüfî değil. Bizim gözümüzden kaçan detayların bir yansıması. New York Times’ta 2008 Ağustosunda yayınlanan bir makalede İsrail Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Arye Mekel “Denizaşırı ülkelere (İsrail’in prestijini yükseltmek için) tanınmış yazarlar göndereceğiz. Bununla birlikte tiyatro ve sergileri de kullanacağız.” demişti. Böylece İsrail, savaşın dışındaki güzel yüzünü de gösterebilecekmiş. İsrail’in Toronto konsolosu Amir Gissin’e göre Toronto Film Festivali İsrail’in tanıtım kampanyasının en önemli işiymiş. İsrail yönetimi kanla örtülen “imaj”larını parlatmaya çabalıyorlar.
Yönetmen John Greyson TIFF organizatörlerini “İsrail Markası ile Suça ortak olmakla” suçladı. Greysonun ifadesiyle bu suç İsrail hükümeti tarafından İsrail’in dünya çapındaki genel görüntüsünü iyileştirmek amacıyla başlatılan bir halkla ilişkiler girişimi.
![]() |
Udi Aloni |
Artan Sorular!
Protesto mektubu yazanlardan Anne Marie Jacir kendi yazıp yönettiği Bu Deniz’in Tuzu’nda (Salt of this Sea) evine geri dönen Filistinli mülteci Soraya’nın hikâyesini anlatmıştı.
Jacir, İsrailli yetkililerin filminin çekimini engellemeye çalıştıklarını söylüyor. Hâlbuki filmi 2008 Cannes Film Festivali’nde ödül aldı. Jacir, El Cezire’ye, filmin son sahnesinin çekimi için ülkeye giriş izni alamadığını, oyuncu ve teknik ekipmanı gemi ile Marsilya’ya ulaştırabildiğini söylemiş.
Jacir, “Oysa İsrailli film yapımcıları herhangi bir güvenlik noktasından dahi kolayca geçebiliyor. Bizim giremediğimiz alanlara rahat rahat ulaşabiliyorlar. Hatta bizim ailelerimize ulaşmamız yasa dışı iken onların ailelerimize ulaşmaları bizden daha kolay.”
İsrail’in katı tutumuna karşı durmaya çalışan Jacir “Boykot, insan hakları ihlali, kitle cinayetleri ve ırkçılığı protesto etmek için iyi bir taktiktir.” Diyor. Biz de İsrail’i ve İsrail mallarını her zaman boykot etmeye devam etmenin altını bir kez daha çiziyoruz. Ve BOYKOT hakkında gündemin sıcak tutulmasının gerekliği kendini yeniden ve yeniden gösteriyor.
![]() |
Danny Glover, Joslyn Barnes |
Sanatla Direniş
Louverture Filmcilik, New York’ta kurulu sosyal adalet temalı filmlerin yapım ve dağıtımına odaklanmış bir film şirketi. Firma, TIFF protesto mektubunu imzalayan iki ortak Joslyn Barnes ve Glover tarafından kurulmuş.
Barnes, El Cezire’ye: “Festivale Filistinli film ile katılan birkaç yapımcıdan biri olarak, Marka İsrail kampanyasının Toronto’dan başlatılması çok önemli.” demiş.
Barnes ve Glover, Filistinli komedi yönetmeni Elia Süleyman’ın The Time that Remains filmiyle işbirliği yaptılar. Bu filmde 1948’de kurulmasından günümüze İsrail’in hikayesini anlatıyor.
Barnes, Süleyman’ın filmlerinin savaş, işgal ve ırk ayrımının olmadığı bir yerin oluşturulmasına yardım edeceğine inanmış. “Bütün hükümetler kültürel soykırım uygularken halkla ilişkiler sorunu yaşarlar. İsrail’e karşı yükselen dehşet ve aktivizm, ülke içinde ve Diaspora’da İsrail hükümetinin endişesini artırıyor.” diye ekliyor.
![]() |
John Greyson |
Bir İsrailli film yapımcısı ve yazar olan Udi Aloni de Toronto Deklerasyonunu imzalayanlardan.
Aloni’nin filmi Af (Forgiveness),1948’de Deir Yasin köyündeki sivil Arap katliamı için Filistinlilerin ne söylediğine sürrealist bir bakış açısı. İsrail’in tavırlarına uluslararası bir eleştiridir bu film.
Aloni: “Bu festivalde zalimin kutlandığını görüyoruz. Bu kutlamalar, mazlumun hayatına dikkat çekmeyi engellerken, buradaki film topluluğu ve festival için ihanettir. Eğer Filistinliler, İsrail’in takip ettiği kültürel boykotu sessiz protestolarına bizi çağırırsalar onlara katılmak boynumuzun borcudur.” diyor.
Bir de Yahudiler var tabi!
Simon Wiesenthal Centre’ın başkanı ve iki Oscar ödüllü Rabbi Marvin Hier, Tel Aviv’in festivalde mercek altına alınmasının eleştirilmesi karşısında şok olmuş. Ve şöyle demiş: “Son günlerdeki Toronto Uluslararası Film Festivalinde Tel Aviv’in 100. Doğum günü etkinliklerinin boykot edilmesi İsrail’in kalbinde ve ruhunda daha önce görmediğim yeni bir düşük şiddetli şok meydana getirdi.”
![]() |
Annemarie Jacir |
Hier, Toronto Deklerasyonunu “bilerek veya bilmeyerek İsrail’in yıkımı için reçeteden başka bir şey değil.” şeklinde adlandırarak “Arap-İsrail barışı oluşturulana kadar film yapımcıları Festivalden kayif almalı ve Tel Aviv’i dünyanın en özgür şehirlerinden biri olarak selamlamalı.” demiş.
Festival yetkilileri elbette ki İsrail hükümeti ile bağlantılarını reddetmişler.
“Söylentiler ve yanlış raporların aksine bu Şehirden Şehire programı sadece bir üründür. Biz bağımsızlığımıza kıymet veriyoruz ve ondan vaz geçemeyiz.” demiş TIFF yöneticilerinden Cameron Bailey.
Bailey ilave etmiş: “Biz Tel Aviv’in basit bir seçim olmadığını kabul ediyoruz. Bu şehir çatışma topraklarından izler taşıyor.”
Faruk Pekuz bildirdi.