Abdulkadir Akdemir yeni kuşak şairlerden. Şiirleri Yedi İklim, Değirmen, Karagöz, Kertenkele, Yolcu dergilerinde yayınlandı. Abdulkadir Akdemir’in Taşranın Sazendesi adını verdiği şiir kitabı, yayınlanan ilk kitabı niteliği taşıyor (Değirmen Yayınları, 2012).
Destansı bir ruh ve bilinçle yazıldığına inandığım şiirlerin en belirgin özelliği, ‘kara bir romantizm’in mısralar aracılığıyla somutlaştırılmasıdır. Hemen her şiirde ‘karamsarlığından güç alan’ bir özne yer alır. Bu öznenin şiirler boyunca taşıdığı vasıflarından biri, güçlü bir duyuş ve vurucu bir mısra kurma ve söz söyleme (Sazende: Taşrada topluluğa yönelik sözel olanı ifade eden kişilere verilen ad) yeteneğine sahip olmanın yanında gücünü Yaratıcı’dan alan inançlı bir karakterle kendiliği tebarüz eden bir şahsiyet oluşudur.
Akdemir’in şiiri, devinim ve gerilim yüklü bir yapıda yükselir
Taşranın Sazendesi’nin, yeni Türk şiirine yeni bir soluk getirdiğine inanıyorum. Güçlü bir şiirsel algıyla biçimliyor şiirini Akdemir. Şiirindeki romantik atmosfer, aşırı duyguculuğa fazla prim vermeden aktarılıyor okura. Bugünün Türk şiirinde geneli itibariyle şiirin inşa edilişinde ‘duygu’ ve ‘duygu durumları’ belirleyici temel bir etkendir. Akdemir, İkinci Yeni’lerden devraldığı ‘flanör’ özelliğini de yedeğine alarak duygularına abanmadan (bazı şiirlerde lirik ton baskın çıkabiliyor) sokaklar boyunca şiirini gezdirir, duyarlığı bütünüyle içe kapalı değildir.
Akdemir’in sanatında ‘söz’ ve ‘sözel olan’, şiirindeki romantik atmosferi belirleyici ve tesis edici nitelikler taşır. Akdemir’de söz, bir sesleniş olarak vardır, ‘söz’ünü ‘yara’larına bular, ya da yara almış sözcüklerle konuşur ve seslenir muhatabına. Bu seslenişte bazen ‘inleyiş’, bazen de eleştirel bir ton sezilir.
Akdemir’in şiiri, genel olarak zemini itibariyle devinim ve gerilim yüklü bir yapıda yükselir. O yüzden mırıldanmalardan uzak, duygularını silahlara yönelten bir bilinçle yüklüdür. Taşranın Sazendesi’nde gerilimi azaltan en önemli unsur, melankolik ruh halinin şiirinin nesnel görüntüsünü ve bütünlüğünü sekteye uğratmasıdır. Melankolizm, lirizmle koşut olarak vardır Akdemir’de, buysa şiirindeki düşünceyi geri plana itiyor, diri özlerin gürlükle açığa çıkışını engelliyor. Böylece zaptu rapt altına alınmış, disipline edilmiş yapısal sağlamlıkta aksamalar oluyor. Buna çare, somut ifadeyi öncelemesidir Akdemir’in. ‘Ateşe ateşle karşılık ver’ mısraı doğrudan ve direkt bir söyleyişe örneklik olarak gösterilebilir.
Abdulkadir Akdemir’in şiirsel duyarlığını etkileyen şey
Akdemir’in şiirsel zemininin sağlam olmasının temel nedeni ve bunda belirleyici faktör, inançtır. İnançlı bir şairdir Abdulkadir Akdemir, onda etik dışı sabuklamalara rastlayamazsınız, “mırıldanmaz” deyişim bu yüzden. Mızmızlanmaz. Serzenişte bulunmaz. Halinden şikâyetçi değildir. İnsanın, daha doğrusu modern insanın paraya kul oluşudur onun etkilenişi. ‘Şahmeran’larla çevrili bir hayatta sahih ve sahici bir iletişim kurmak, ‘aşk’ın sağaltan iklimine ulaşmaktır. Şiirsel duyarlığını etkileyen şey, tanığı olduğu insan ilişkilerinin alçaltan serinliği ve kapital yozlaşmadır diyebiliriz.
Epik karakterde belirsizliğe yer yoktur, epiğin dünyası somut, açık, seçik bir dünyadır her şeyden önce. Akdemir’in epiğe yakınlaştığı yerlerde, şiirsel karakterin seçiklikle konuştuğuna ve sözel olanı dolu dolu ve eleştirel bir tonda ifade ettiğine tanık oluyorsunuz. ‘Son Salvo’, ‘Şule Dağında Bir Korkak’, ‘Vur Emri’ndeki şiirlerde epik söyleyişe dayalı mısraların, seçiklikle ifade edildiğini okursunuz. Lirik söyleyişten arındırılmış bir somutluktadır söze konu ettiğim mısralar.
Sesinin tiz sesle gür çıktığı metnin yine ‘Şule Dağında Bir Korkak’ adlı şiir olduğunu söylemek gerekiyor. Abdulkadir Akdemir, bu şiirin açtığı kanaldan yeni bir eleştirel epik şiir ağıntısı oluşturabilir ve bu şiirle, şiirsel cesaretini gerçekleştirip kendi mührünü titizlikle vurabilir.
Mustafa Celep yazdı