Kitap âşığı bir bankacı: Seyfettin Özege

M. Orhan Okay, Silik Fotoğraflar'da İstanbul’un hangi kütüphanesine gittiyse Seyfettin Özege'ye rastladığını belirtiyor. Muaz Ergü yazdı.

Kitap âşığı bir bankacı: Seyfettin Özege

Seyfettin Özege… Bankacı, kitap dostu, dosttan ziyade kitap âşığı… Evet, bankacılıkla kitap âşıklığını aynı anda anmak, hem bankacı hem de kitap dostu olmak günümüzde çok sık göremediğimiz bir olgu. En azından finans, iktisat ve bankacılık mevzuatları dışında kitaplarla uğraşan bir bankacıya rastlamak zor. 1901 İstanbul doğumlu Özege bibliyofil ya da bibliyoman. Kitap okumayı seven, okuma tutkunu… Aynı zamanda az bulunan, değerli, eski harflerle basılı kitapları, evrakları toplayan biri. Mülkiye’yi ve ardından Hukuk Fakültesini bitirir. İş Bankası’nda çalışmaya başlar. Bankada başkontrolör olarak çalışırken 1950’de emekli olur. Kalan ömrünü kitapçıların, kitapların arasında geçirir. Arapça, Farsça, Fransızca bildiği dillerden.

M. Orhan Okay, Silik Fotoğraflar & Portreler kitabında onu 1950’li yıllarda tanıdığını belirtir. İstanbul’un hangi kütüphanesine gittiyse ona rastlarmış. “Eski bankacılardan, kitap meraklısı bir zattır” derlermiş. Okay, Özege'yi uzun boyu, vakur, hatta gülmeyen çehresiyle, yaz-kış sert kolalı, kol ağızlarından bir santim dışarı çıkan manşetli beyaz gömleği, dikkatle bağlanmış siyah kravatı, daima siyah ya da lacivert, düğmeleri hep kapalı elbisesiyle, çok defa Sahaflar Çarşısı'nda ve kütüphanelerde görürmüş. Her zaman gazete, dergi, kitap duvarları arasında kaybolurmuş. Elinde cetvel, kitapların boyutlarını ölçer, bir takım küçük defterlere, fişlere, kâğıt parçalarına notlar alırmış. Beyazıt’taki sahafların hemen hepsi onu tanırmış. Özege hiç evlenmemiş ve bankadaki mesaisi dışındaki zamanını ve emeklilik sonrası bütün hayatını kitaplara adamış. Söylendiğine göre eski yazıyla basılan materyallerin çoğunun aslı ya da fotokopisi arşivinde mevcutmuş. Yani matbaanın ülkemizde ilk kullanılmasından harf devrimine kadarki geçen süredeki basılmış kitapların çoğunun aslı ya da fotokopisi demek bu. Aynı zamanda birden fazla basımı yapılan kitapların bütün basımlarını da elde etmeye gayret eden biriymiş.

Kitaplarını Atatürk Üniversitesi'ne bağışladı

Seyfettin Özege’nin şahsi kütüphanesinde, koleksiyonunda otuz ya da kırk bin civarında matbu ve taşbasması kitabın olduğu söyleniyor. Çok zengin bir koleksiyon… Ayrıca bu kütüphanede Osmanlı dönemindeki ilk, orta, lise için hazırlanmış ders kitapları da bulunuyor. Mustafa Kutlu, Özege için “kimseye kitap vermeyen ama araştırma yapanlara, tez hazırlayanlara elinden geldiğince yardım eden biri” diyor. Ayrıca onun İstanbul dışına hiç çıkmamış bir İstanbul beyefendisi olduğunu, oldukça sert görünümlü, az konuşan, disiplinli bir kişiliğe sahip olduğunu belirtiyor. Savm-ı Davut orucunu da tutarmış ve melamimeşrepmiş.

Bin bir emekle ve büyük bir tutkuyla topladığı kitaplardan oluşturduğu kütüphanesini, kitapların katalogunu hazırlamak ve yayınlamak şartıyla 1961 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi’ne bağışlar. Paha biçilemeyen bu kütüphaneyi üniversiteye verirken bir kuruş para istemez. Üstelik kitapların nakliye parasını da cebinden verir. Yalnız üniversite kütüphanesi bağışladığı kitapların katalogunu çıkarmayı bir türlü beceremez. Hatta üniversite tarafından neredeyse suçlanır bile. Bir ara kitapların kendine iadesini bile ister. Çünkü büyük bir özveriyle bir araya getirdiği kitaplar kaybolup gidecektir. Aradan belli bir zaman geçtikten sonra çok iyi olmasa bile kitaplar fişlenir ve katalog yapılır. Evet, bu durum, ülkemizdeki üniversite kütüphanelerinin durumunu ve hâkim anlayışını ortaya koyması açısından önemli. Koca üniversite doğru düzgün katalog hazırlamaktan uzak. Ellerindeki hazinenin değerini bilmiyorlar. Aslında kitapları bağışlayan Seyfettin Özege’nin ödüllendirilmesi bile gerekir, bırakın kitapların katalogunun hazırlanmasını…

Seyfettin Özege ayrıca Eski Harflerle Basılmış Türkçe Eserler Katalogu’nu da hazırlayarak kullanıcıların istifadesine sunar. Tek başına bir heyetin yapması gereken işi başarır. Özege akademyanın ve entelektüel mahfillerin göz ardı ettiği kültür mirasımızı matbu alanda yeniden diriltir. Yalnız kitaplar değil eski harfle basılan dergi ve gazetelerin büyük çoğunluğu da onun koleksiyonunda yer alır. Özege’nin yukarıda değinmediğimiz bir hasleti daha var ki İslami takvim sahasında uzman. Hatta uzun bir zaman Pertevniyal Valide Sultan Camii’nde namaz vakitlerinin tespiti işiyle uğraşır. Bu görevi fahri olarak üstlenir.

27 Nisan 1981 yılında vefat eder. Ruhu şad olsun, mekanı Cennet!...

Muaz Ergü yazdı

YORUM EKLE