Taner Yüncüoğlu 20 yıldır sevilerek dinlenmiş ama hakkıyla tanınamamıştır, düşüncesindeyim. Bu sebeple soruyorum, Taner Yüncüoğlu kimdir?
“Taner Yüncüoğlu kimdir?”in cevabı çok karmaşık olabilir. Ama yine de ifade etmeye çalışayım. Allah bana her insanda olduğu gibi bir takım hasletler, özellikler vermiş. Müziğe olan kabiliyetim bunlardan biri ve başta olanı… Bunlardan müzik ön plana çıkmış. 1962 yılında Reşadiye'de doğmuşum. Sakin, sessiz, çekingen bir kişilik kazanmışım aile terbiyesi ile birlikte…
İlk, orta ve lise tahsilinden sonra Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzikoloji Bölümü'ne girdim ve 1984'te mezun oldum. Hocalarım eşsizdi gerçekten. Başta Prof. Dr. Gültekin Oransay olmak üzere sağlam bir müzik eğitimi aldım. Daha sonra beste çalışmalarına ağırlık vererek başladım albüm çıkarmaya. Sırasıyla; Andolsun, Çağıltı, Seninle Beklenen, Serzeniş, Gizden Ezgiler, Zor Sevda, Sular da Ağlar, Gampare, İzler 2, Gruptan Sesler ve son olarak da Hüzün Nağmeleri adlı albümü çıkardım. Bunun yanı sıra tonmaysterliği de meslek edinerek stüdyo çalıştırdım. Yıllardır süren bu işime halen devam ediyorum. Bunun yanı sıra birçok şiir albümüne, filmlere müzikler yaptım.
Bir kaç örnek verir misiniz?
Hayalet Avcısı TV filminin müziği mesela… Çizgi film müzikleri ve birçok reklâm müziği yaptım. Buna örnek verirsem reklâm olur.
/ Gülüşmeler ve Taner Bey devam ediyor…/
Müziğe başlamama lise hayatımda kendi yazdığım bir tiyatro oyunu sebep oldu. Küçükken babamın çaldığı cümbüşe şarkı söyleyerek eşlik etmek ve kulağımın dolması tiyatro oyununda, iç dünyamda bir patlama gibi birden ortaya çıktı. Perde aralarında çalan bağlamanın tınıları beni kendine çekti. Ve bir saz çalma aşkı başladı bende. Tabi ki babama bir saz aldıramadım. Bende onun çaldığı cümbüşü öğrenmeye başladım; çünkü evde vardı. Bir haftada cümbüşü çalmaya başladım. Anlamadığım şeyleri babama soruyordum. Bir hafta içinde öğrendiğimi görünce nihayet bana bir saz aldı. İşte Taner Yüncüoğlu'nun kısa ilmihali bu…
Albüm başlıklarınızdan anlaşıldığı üzere (gampare/sular da ağlar/hüzün nağmeleri...) bir acı, bir keder... ağırlık basıyor eserlerinizde. Neden böyle?
Bu isimler sistemli konulmuş isimler değil; her şey kendiliğinden gelişti.
Benim bir suçum yok diyorsunuz?
Tabi ki içerik ve biçim ikisi de ayrı şey… Hazan, hüzün, insanlığımızı ilgilendiren sorunları içerdiğinden isimlere de yansıyor… Hayatın içinden geliyor belki de isimler…
İcra ettiğiniz sanatı, müziği hayatınızdan çıkarırsanız geriye kalan boşluğu bir şey doldurabilir mi?
Keşke bunu başarabilsem... Biraz etrafıma bakıp kaçırdığım şeyleri yakalardım. O kadar çok şey kaçırdım ki...
Peki, müzik için değmez mi dersem kaçırdığınız şeylere?
Müzik için değil ama insanlara sağladığım katkılar ve insanlarla iletişimim çok önemli ve çok değerli benim için. Ben asla müziğin kölesi olmadım. Müziği kendimi ifade etmekte kullandım daha çok.
Müziği bir araç olarak kullanıyorsunuz öyleyse…
Müzikoman değilim sadece… Kullanmak kelimesi aramızdaki duyguyu anlatamıyor. Müzik duygu işidir. Bu yüzden müzikle uğraşan kişiler benim için önemlidir.
Bu önemli isimlere kimleri sayabilirsiniz?
Sınır yok; dünyada müziğe duyarlı olabilen herkes…
İleriye dönük düşünceleriniz nelerdir, neler yapmak istiyorsunuz?
Birçok hazırlıklarım, çalışmalarım var. Ama yalnızım ve tek başınayım. İyi işler bir ekip çalışmasını gerektirir. Bu yüzden biraz yavaş ilerliyorum. Maddi sorunlar tabi bunun başında geliyor.
Yeni bir albüm var mı ufukta?
Mehter albümüm hazır, sadece son rötuşları yapmam lazım. Hepsi yeni, bestesiyle güftesiyle… Bir ilahi albümüm hazır aynı şekilde… Bunun dışında daha özgün, farklı çalışmalarım da var. Zamanı gelince ortaya çıkacaklar…
Bu arada merak ediyorum, “iyi bir okuyucu” musunuz?
Hayır… /Biraz bekledikten sonra cevap veriyor/ Çok düşündüm hayır demeye karar verdim.
Bu kadar net hayır diyorsunuz ama gene de soralım: Ay da bir iki kitap olsun okumuyor musunuz?
Şu kitaba başlayayım da sonuna kadar bitireyim huyu gelişmedi ne yazık ki bende. Sadece bazı bilgi ve alıntılara ihtiyaç duyduğum zaman açar okurum. Dün gece msn'den birisine Mevlana'nın Mesnevisinden bölümler okudum ve okuttum mesela… Risale-i nurları okurum bazen, Kuran okurum… Ama roman, hikaye türü şeyler çok cazip gelmiyor…Bir de son günlerde internetten köşe yazıları okumaya başladım.
Kimler mesela?
En son Mustafa Yürekli'nin birkaç yazısını okudum. Bir kaçının da isimleri gelmiyor şimdi aklıma…
Son sorum şu: Hayat felsefenizi ne özetler?
Yük olma, arsız olma, bela olma, maydanoz olma, çomak sokma, engel olma, rakip olma, düşman olma, fesat olma, ezme, ezilme, sömürme, sömürülme, ağla ara sıra, susmasını konuşmasını bil, örnek ol, doğrudan şaşma, kendini yalana satma ve ileriye bir şeyler bırak....
Son bir şey demek isterseniz buyurun...
Herkese, özellikle okumak zahmetinde bulunacaklara şimdiden selam ve teşekkür…
Abdüssamed Bilgili konuştu