Dünyabizim'deki son haberimde Gazze’deki okul yaşamına dair kısa bir röportaj aktarmıştım. Bizler uzaktan acıları hissedip sonra yolumuza devam etsek de birileri için yıkım devam ediyor, sefalet devam ediyor; birilerine karşı hâlâ sorumluluğumuz var hatırlatmak için. Elbet ateş düştüğü yeri yakıyor ama arada hassasiyetimizi tazelemek, küçük dünyamızdan kafamızı kaldırıp şöyle bir etrafa bakmak vazifemiz değil mi bir yerde?

Müslüman âlemi olarak bir acıyı unutmak ve hatta yok saymak deyince akla ilk gelen yer Keşmir olsa gerek. En çok hatırlatılması gereken de Keşmir oluyor bu yüzden. Ve sessiz sedasız bir kenarda büyük acılarla, krizlerle boğuşuyor yine Keşmir 3 aydır. Binlerce insan halen yaşam savaşı içerisinde. Eylül’de gerçekleşen sel felaketi zaten zar zor dirliğini koruyan Cammu-Keşmir’i yerle bir etti. Çok şükür bir şekilde oldu da haber ajanslarımıza yansıdı felaket. Fakat öyle bir gördük geçtik, kimimiz de görmedi bunca yoğun bir gündemde. Fakat yıkım ve mağduriyet, meseleye ayırdığımız dikkatten çok daha büyük.

Klişe “umursamıyoruz” sitemlerini bir kenara bırakıp biz bir şey yapalım, hatırladıkça hatırlatalım istedim Keşmir’i. Ben de çok hassas olduğumdan değil belki fakat bizzat Keşmirli dostlarım mağdur olduğu ve zorluklarla cebelleştiği için kaynaktan haber alıyor, daha fazla görüyorum. Şimdi size 3 aydır sel bölgesinde aktif olarak kurtarma çalışmalarından tekrar yapılanma çabalarına kadar baştan sona azimle çalışan dostum Muzzammil Ayyub Thakur’dan sel felaketine dair bilgileri aktaracağım. Kendisi Kashmir Institute of International Affairs’in başkanlığını uzun süredir yürüten ve henüz Keşmir’in İslam Konferansı Temsilciliğine seçilen bir aktivist... (Daha önce de Keşmir konusunda röportaj yaptım kendisiyle. Kişisel bilgileri hakkında detaylar için önceki habere bakabilirsiniz.)

Sel ne zaman gerçekleşti Muzammil? Keşmir’e nasıl bir etkisi oldu?

Sel, 2 Eylül 2014 günü başladı. Neredeyse 10 metreyi bulan su seviyesi sebebiyle Keşmir’in yüzde 80’i selden etkilendi.

Kaç insan öldü, yaralandı, evsiz kaldı? Sel felaketinin “oranlarını” verebilir misin?

Toplam ölüm 1000’i buldu fakat yıkıma uğrayan ev sayısı 400.000 civarı. Yüz binlerce yaralı ve mağdur var. 17 milyar dolarlık bir zarar mevcut.

Sel= Hastalık ve salgın diye biliriz. Keşmir’de bu sorun baş gösterdi mi?

En büyük endişemiz kolera ve diğer enfeksiyonların yayılması. Şu an birçok bölgede salgın problemi var olmalı çünkü o bölgelere ulaşmak çok zor. Özellikle kurtarma çalışmalarında çalışanlar kirlenmiş su içinde çok uzun zaman geçirdikleri için, en çok salgın tehlikesi altında olanlar da bu kişiler. Ayrıca insanların evleri de aynı şekilde etkilendi, her yerin dezenfekte edilmesi gerekiyor.

Biliyoruz ki Keşmir’in altyapısı zaten iyi durumda değildi. Selden sonra ne hâle geldi?

Tamamen yok olan köyler var… 17 milyar dolarlık bir zararın nasıl bir tahribata tekabül ettiğini hayal et.

Keşmir Parlamentosu ne yapıyor, durumu yönetebiliyor mu?

Keşmir Parlamentosu hiçbir şey yapmadı. Selin sonrasındaki ilk 2-3 hafta sadece gönüllüler ve yerel yetkililer bir şeyler yaptı. Adeta bu kişiler o zaman idarenin yerini aldı. Şimdi dahi buradaki yönetim gerekli müdahaleyi yapmakta yetersiz çünkü merkezi hükümete (Hindistan’a) ve onlardan gelecek fonlara bağlılar. Üzücü olansa Hindistan yönetimi bu fonları veriyor fakat sadece Hindistanlıların kurtarılması için, Keşmirliler için değil… Bize uçaktan attıkları yemek yardımları bile son kullanma tarihi geçmiş, bozuk yiyecekler.

Hindistan’ın Keşmir bölgesine yardım için ayırdığını açıkladığı bütçe ihtiyaç olanın sadece yüzde 10’u. Ve bu küçük bütçeden henüz bir kuruş dahi göremedik. Kısaca 17 milyar dolarlık tahribat ve sıfır yardımla tüm mağdurlar ortada kaldı. Sadece gönüllülerin yardımları ve bağışlar sağ kalanları hayatta tutuyor.

Keşmir’in en öncelikle eksikleri ve ihtiyaçları neler?

Şu an çadır lazım. Yemek, kıyafet, battaniye… Kış geliyor ve hava hızla soğuyor. Ortada kalan mağdurların bu temel ihtiyaçlarını karşılayamaması durumunda hayatta kalması imkânsız. Ayrıca selde tarım topraklarını ve hayvanlarını kaybedenlerin hiçbir geçim kaynağı yok. Okul ve hastaneler berbat durumda. Öğrencilerin üniformaları ve kitapları yok oldu, eğitime devam edemiyorlar. Ayrıca yetim ve dulları unutmayalım. Onlara göz kulak olacak kimse yok. Hepsini yardıma ihtiyacı var.

Selin üzerinden 3 ay geçtiği için sorayım, Keşmir’de altyapıyı düzeltme çalışmaları nasıl gidiyor? Bu konuda umut verici bir nokta var mı?

Sahada gönüllüler ve sivil toplum arasında çok iyi bir ağ kurulmuş durumda ve ciddi bir dayanışma var. Fakat bu mercilerin imkanları sınırlı, yapabilecekleri şeyler bir yere kadar. Resmi olarak yardım alabilmek için uluslararası mercilere kayıtlı kurumlara sahip olmak lazım ancak çok az akredite kurumumuz mevcut, uluslararası fonlardan yararlanamıyoruz. Bazı kuruluşlar sadece eğitim ve çocuklar konusunda faaliyet gösterebiliyor. Fakat direkt sel felaketi ile tamamıyla ilgilenen tek bir çatı kuruluş var ve herkes o kuruluş aracılığıyla faaliyetlerini sürdürüyor. Yine de en büyük problem maddi kaynak...

Selden sonra sen neler yaptın?

Sel felaketini duyar duymaz maddi kaynak bulmak için kampanya başlattım. Kaynak bulma konusunda tecrübeli olduğum için iyi sayılabilecek bir meblağda bağış topladım. İşimden istifa ederek kurtarma çalışmalarına ve yardım organizasyonuna katılmak için Hindistan’a ve Keşmir’e gittim. 1000 kişilik bir ekip oluşturduk ve 2 hafta boyunca her gün 10 ton yardım-ihtiyaç malzemesi yolladık. Olan bitenler sadece genç insanların, öğrencilerin sarf ettiği inanılmaz efor sayesinde gerçekleşti ve bir mucize gibiydi. Bu insanlar olmasa hiçbir şey yapılamazdı. Politika olmadan, propaganda olmadan, salt yardım azmiyle 24 saat çalışan gönüllülerdi bunlar…

Peki size kimlerden bağış geliyor? Türkiye’den kimse var mı?

Uluslararası faaliyet gösteren birçok kuruluşla ve diplomatlarla konuştuk fakat en büyük problem Hindistan’ın Keşmir’e ulaşmak isteyen hiçbir merciye izin vermemesi. Bunu yapabilen çok çok az kurum var. Bazı Hindistan menşeili kuruluşlar gelip yardım faaliyetlerinde bulundular ve faydalı işler yaptılar ama onlar da uzun süre kalmadılar.

Bazı büyük STKların ululararası faaliyet gösteren yurtdışındaki derneklerle işbirliği mevcut, bunlar arasında bazı Türk STKları da var. Ama asıl problem bu münferit ilişkiler dışında kalan küçük STKlarımızın resmi problemler sebebiyle benzer ilişkiler kuramaması. Burada bizim profesyonellik konusundaki eksiğimiz de mevcut. Bu yüzden gençler inisiyatifi ele almak ve etkili, daha hesaplı işler yapmak istiyor. Bize gelen her bir kuruştan sorumluyuz. Ayrıca sistemli hareket edip tekrar tekrar aynı yerlerden bağış istememek için kimlerin Keşmir’e yardım ettiğini gösteren bir veritabanı kurduk.

Medya Keşmir’deki sele dikkatini verdi mi yoksa her zamanki gibi Keşmir unutuldu mu?

Bir şeyin dünyanın dikkatini çekmesi çok zordur… Biraz bağlantılarımızın olduğu İngiliz medyası bile sele bir cümle ile değinip geçti. O kadar! Hatta dikkatlerini çekmek için onlarla iletişime geçip bölgedeki İngiliz vatandaşlarının sağ olup olmadıklarına emin olmadığımızı vurguladık çünkü devlet olarak en azından vatandaşlarını umursayıp dikkatlerini verirler diye düşündük fakat bir şey yapamayacaklarını söylediler. Amerikan mercileri de aynısını dedi. Her şey her zamanki gibi yani….

Son bir mesajın var mı, insanlar sizin için ne yapabilir?

Yardıma ihtiyacımız var. Hindistan maalesef ayni yardıma izin vermeyecek ancak nakdi bağış yapılırsa bu ihtiyaçları en azından buradan satın alarak temin edebiliriz. Keşmir’i umursayan, ümmet bilinci olan insanların şimdi kendisini göstermesi için bir fırsat. Şu an yardım eli uzanmayacaksa ne zaman uzanacak? Filistin’e, Irak’a, Suriye’ye uzanan yardım gayretinin Keşmir’e gelince de sürmesi lazım. Bizler de şu an açız, hastayız ve üşüyoruz. Arap halklarına gösterilen ihtimam bizden hep esirgenecek mi?

Deniz Baran yazdı