Dostu dosta kavuşturan sonsuzluk köprüsüdür ölüm...
Ölüm, dostu dosta kavuşturan sonsuzluk köprüsüdür. Bu köprüden geçmeyecek bir canlı bile gösteremezsiniz. Zira her canlı doğar, büyür ve ölür. Hayatın kanunudur bu, bunu değiştiremezsiniz. Öyleyse mühim olan, ömrümüzü Hakk ve hakikat dairesinde geçirmektir. Aksi takdirde nefes almak yaşamak anlamına gelmez. Gerçek anlamda yaşamak Hakk dairesinde kalmakla mümkündür. O daireden çıkanlar yaşamıyor, sadece nefes alıyorlar.
Bundan sekiz yıl evvel gönül bahçemizde bir manevî çınar daha yapraklarını dökmüştü; ötelerde yeşermek için tebdil-i mekân eylemişti. Maneviyat göğünden bir yıldız daha kaymıştı. O yıldız ki, ışığını nübüvvet güneşinden alarak gönülleri aydınlatıyordu. O, Hakk’a üful edince gönül dünyamızın ışığı sönmüştü. Âlimdi, abiddi, zahiddi, Sultân’ül Vâizîn’di O... Onun hicretiyle gönül dünyamız şevkini yitirmişti; yürekler mahzun olmuştu. Fakat o, sonsuzluğa göçse de geride hoş bir seda bırakmıştı.