Sultanahmet Camii'ni Neden Kapatmışlar?!

Eserlerini, makalelerini ilgi ile okuduğumuz Zaman Gazetesi yazarı Ahmet Turan Alkan Beyin 10 Aralık Çarşamba günkü yazısnda dehşete düşürücü bir bilgi ile karşılaştık!

Okuyalım:

“1926'da Maarif Vekili Necati Bey, Sanayi-i Nefîse Encümeni'ni topluyor ve mekteplerden Türk müziği eğitimini yasaklıyor. "Müzik devrimi" bahsine biraz sonra yeniden geleceğiz; fakat bu Encümen çok daha ilginç bir başka konuyu daha tartışıyor. Encümen reisi Ressam Nâmık İsmail ve Çallı İbrahim Beyler, bir dilekçe sunarak ressamların eserlerini sergileyecek münasip bir salon bulamadıklarını ve hükümetin bu iş için uygun bir yer bulmasını, daha doğrusu düpedüz Sultanahmet Camii'nin tahsisini istiyorlar. Encümen, bu teklifi kemâl-i ciddiyetle ele alıyor ve hattâ müzakere esnasında ressam üyeler, "fakat" diyorlar, "ışık meselesi mühimdir; Sultanahmet Camii'nde yukardan gelen ışık yetersiz; bu yüzden kubbede muhtelif delikler açılarak mekâna bol ışık düşmesi gerekir". Maarif Vekili Necati Bey tam da "mehel ve münasiptir" diyecek iken Mimar Kemalettin Bey pür hiddet ayağa kalkıp bir güzel verip veriştirince Sultanahmet'in resim galerisi yapılması fikrinden ister istemez vazgeçiliyor.

Bu bilgiyi bize aktaran Cemal Reşit Rey, biraz de esefle diyor ki; "Sanat inkılâplarında isabetli karar alınmasının ne kadar zor olduğunu o gün unutulmaz şekilde anladım."

Bu arada minik bir not ilave edelim; sözü geçen Sultanahmet Camii, tam da o günlerde -her nedense?- boştur ve kapalı tutulmaktadır; sebebini tek parti dönemini hâlâ şevkle savunabilen tekpartici yazar takımından sorunuz; belki hatırlarlar.”

Tarih hafızası hayli zayıf ve tahrip edilmiş olan biz bu ülke gençliği böylesi bilgilerden nedense uzak tutulduk!

Bir ara Hasan Hüseyin Ceylan'ın Din Devlet İlişkileri konferansları, kitapları ile insanımız hıyanetin boyutlarını az da olsa öğrenebiliyor idi.

Ali Ulvi Kurucu'nun hatıralarında insanı dehşete düşürücü baskıları okurken “Biz böyle şeyleri on yıldır okumuyor, duymuyoruz! Çok mu biliyoruz ki acep?!” demekten kendimizi alamamıştık.

Uzun bir aradan sonra tek parti döneminin dine karşı baskılarına, tahammülsüzlüğüne somut örnekler üzerinden değinilmiş olması olumlu bir gelişmedir.  Eğer devamı gelirse, Mustafa Armağan, Hasan Hüseyin Ceylan, Müfid Yüksel ve daha bir çok araştırmacılar, uzmanlar teker teker neler yaşandığını yazarlarsa, anlatırlarsa bu, bu tür bilgilerden habersizleştirilerek ulusalcılaştırılan gençliğimizin kendisine gelmesine vesile olacaktır, diye düşünüyoruz.

Şimdi Sultanahmet Camii 1926'da neden kapalı idi, bunu öğrenmek istiyoruz ve soruyoruz: Neden? Neden? Neden???!!

 

Asım Gültekin, sorularına cevap istiyor.