Batıda batık gemilerden alınan malların adına denirmiş “kelepir” diye. Kitap özelinde ise kelepir; ucuz, düşme kitaba deniyor. 300 metrekare alana sahip olan “Kaktüs Kelepir Kitap evi”, Türkiye’deki en büyük kelepir kitapçı olma ayrıcalığına sahip. Altı yıllık bir Beşiktaş ve beş aylık da Taksim-İstiklal geçmişine sahip olan bu mekânda, sadece kelepir olarak satılan kitaplar değil, birinci el ve sahaf kitapları arasında yer alan yayınlar da mevcut.

Kitap alıcılarını tasnif ettiSerkan Özburun

Mekânın sahibi Serkan Özburun ile mekândan hareketle kitap, sahaf, gelen okuyucu profili, çok satanlar gibi konular üzerine sohbet etme imkânımız oldu. Kendisi, sahibi olduğu bu kitapçıyı diğerlerinden ayıran en belirgin vasfın ucuza satılan kitap anlayışı olduğunu ifade etti. Bu durum sadece kelepir olan değil, birinci el kitap satışı için de geçerli. Günde yaklaşık bin beş yüz ziyaretçisi olan kitap evine her yaştan, her gruptan insan girip çıkıyor. Bu kalabalık müşteri, İstiklal Caddesi’nin, “kültürün, sanatın, okuyan yazan insanın merkezi” olarak algılanmasından dolayı aslında gayet normal. Aranılan kitabı bulmanın nasiple ilintili olduğu mekânda, üç farklı kitap tasnifinin alıcısını kategorize ettiğimizde: sahafî kitabın alıcısı genelde kırk yaşın üzerinde ve elit, kelepir kitabın alıcısı ucuzcu ve genelde öğrenci, birinci el kitap içinse her çeşit insan gelip gidebiliyormuş.

Kaktüs Kelepir
(+)

Sahaflığı artık gömdük

Sahaflığın artık ölmek üzere olduğunu ifade eden Özburun, bir kitabın sahafî bir kitap olması için çeşitli vasıfları haiz olması gerektiği gibi, bir sahafı da diğer kitapçılardan ayıran vasıfların olması gerektiğini söylüyor. Sahafî bir kitabın, cildi, kağıt cinsi, işlemesi, tûrâsı, yırtılmış yahut yapıştırılmış olup olmadığı, içindeki gravür ve resimleri gibi fizikî özellikleriyle birlikte, en az seksen-yüz yıllık bir geçmişinin olması gerektiğini belirten Özburun, sahafın da, bu bilgilerin yanında, kitabın baskı sayısı, dönem özellikleri, içeriği, kimlerde ve nerelerde bulunduğu gibi magazinsel bilgilere de sahip olması gerektiğini söylüyor. Dahası, Türkiye de ‘sahafım’ diyen birinin, Osmanlı Türkçesi başta olmak üzere, bir kaç dile hâkim, bilgi ve tecrübe anlamında ciddi bir birikime sahip olması gerektiğinin altını çiziyor.

‘Çok satanlar’ımızı popüler olan kitaplar değil, biz belirliyoruz

Kitapçılara sorulan en klişe soru olan “çok satanlar listesi”ni Serkan Bey’e sorduğumuzda, böyle bir liste sunmuyor bize; çünkü bir “migros tadında kitap satışı” algısından hareketle değil; panayır havasında, bilgi alışverişinin o anda yapılabileceği, bire bir ilginin doğallığının kitap üzerinden yaşanabileceği bir satıcı olmayı önemsiyor. Çok sattığı kitaplar arasında Oğuz Atay’ın kitaplarını örnek veriyor ama belirttiği üzere popüler olandan kaçındığı için öyle alt alta sıralanabilecek bir listesi yok. Popüler olanın ömrüne altı ay biçen Özburun, bu kitapların okuyucusunun kafasını yormayı değil, kitap okumuş olmakla vaktini geçirmeyi amaçladığını düşünüyor. Tabii bu düşünce her insanı kapsayacak bir tespit olmasa da geneli için böyle düşünmek çok da haksızlık olmayacaktır.

Hz. Ali’nin Divanı da basılacak

Kaktüs Kelepir
(+)

Kaktüs aynı zamanda bir yayınevi. Daha önce yayınlanmış eserlerinin yanında ileriye dönük hazırlık aşamasında olan, daha çok doğunun mistik havasını barındıran kitaplar yayınlamaya hazırlanıyor. Hz Ali’nin Divanı da yayınlanması düşünülen eserler arasında. Yine mekânda bazı akşamlar yabancı dil dersleri de yapıldığını öğreniyoruz; Arapça, Farsça, Osmanlı Türkçesi.

Stadyum büyüklüğünde kitap evi mi?

Dükkânın hemen önünde, Taksim’deki diğer kitapçılardan farklı olarak tezgah açıp kitap satan, “biz kitabın pahalıya satılan bir şey olduğuna inanmak istemiyoruz” diyerek yola çıkan Kaktüs Kitap evi, her gün yirmi dörde kadar ziyaretçilerine ve müşterilerine açık. Dışarıya yayılan yüksek sesli müzik dinletisi de -anladığımız kadarıyla- hemen üst tarafındaki Pandora kitap ile anlaşamadıkları noktalardan sadece biri. Gidip görmek lazım. Serkan Bey’in bir hayâli de stadyum büyüklüğünde bir kitap evinin olması. “İnsanlar hizmet etmek istiyorlarsa yaşadıkları ülkeye, biraz da kitaplar üzerine eğilsinler” diyor ve Avrupa’da bulunan yirmi katlı kitapçılardan bahsediyor bize. Bu kadar sınırlı rafla, bu fiyatlarla insanların kitaba yaklaşımının çok değişmeyeceğini düşünüyor.

Kaktüs şurada: İstiklal Cad. Büyük parmak kapı No:8

15851

Hacer Kor gitti, gördü ve haber etti