Türkiye’ye son yıllarda ilgi gösteren ve genelde eğitim için gelen yakın coğrafyadaki genç ziyaretçilerimizin hislerine tercüman olmak, onların yaşantılarına bir parça girebilmek adına bir başlattığımız röportaj dizisi devam ediyor. Şimdi de Suriye'den gelen Muhammed Mahli'ye kulak veriyoruz.
Bize Suriye’den bahsedebilir misin? Nüfus hangi kesimlerden oluşuyor?
Suriye Arap Cumhuriyeti, çoğunluğu (yaklaşık %85 sünni, %12 nusayri, geri kalan da hiristiyan ve ermeni) sünni müslümanlardan oluşan bir ülkedir. Nüfusu yaklaşık 40 milyon ancak 1980'lerden sonra Hafız Esed zulmünden dolayı yaklaşık 14 milyon Suriyeli yurt dışında yaşamaktaydı. 2011’den sonra tehcir edilen sayısına 6 milyon kişi daha eklendi. Bunun sebebi ise bu defa oğlu Beşar Esed’in zulmüydü.
Ülkenin kültürüne dair neler söylersin?
Suriye'nin kültürü Mezopotamya kültürü, İslam dini ve geleneksel Arap kültürü etrafında biçimlenmiştir. Buna karşın, Suriye'deki çeşitlilikler içinde yüksek bir kozmopolit toplum ve canlı bir kültüre sahiptir. İslam etkisi, Arap kültürünün mimari, müzik, giyim, mutfak ve yaşam tarzında görülebilmektedir.
Ülkende sanat, edebiyat, müzik alanlarında oldukça öne çıkan; gençlerin en çok saygı duyduğu, takip ettiği Müslüman şahsiyetler kimler?
Esed rejimi böyle değerlerin yetişmesine maalesef pek izin vermedi. Ancak buna rağmen Suriye dışında yaşayan birçok âlimimiz bulunmaktadır. Bunlardan bazıları İsam Attar, Muhammed Nabülsi ve Sariye Rifai hocaefendilerdir.
Ülkende İslam kültürüne dair yayım yapan önemli dergi, gazete, TV kanalı vb. var mıydı?
Suriye dışından Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi Arap ülkelerinden yayın yapan Şede, Safa TV gibi kanallar yayınına devam eden bazı kanallardır. Rejimin dini kanalları yok ama genelde Esed'i parlatmak için devlet televizyonunda onun namaz kılarken görüntüleri yayınlanır. Türkiye ve bazı Avrupa ülkelerinde basılan ve Suriye içinde yayın yapan birkaç gazete var. Bunlardan biri İhvan’ın El Ahad gazetesidir.
Ülke yönetiminde alternatif seslere yaklaşım nedir? Yönetime dair Müslüman bir genç olarak sıkıntı yaşıyor duyuyor muydun?
Suriye'de alternatif çok, bizim halkın büyük bir kesimi eğitimlidir ve ne istediğinin farkındadır. Halihazırdaki rejim her kesime zulmettiği için hiçbir kesim tarafından sevilemeyen bir rejimdir. Ben ve benim gibi birçok genç aslında bu zulümden dolayı ülkeyi terk etmek zorunda kaldık.
Baas döneminden önce Suriye bölgedeki örnek ülkelerdendi. Örneğin, Esed öncesi Suriye'nin cumhurbaşkanı Edip Çiçekli Bunun en iyi örneğidir. Daha sonra Kürt cumhurbaşkanımız da oldu.
Ülkende farklı İslami akımlar mevcut mu? Nasıl muamele görüyorlar?
Mevcut ama hepsi zindanlarda. İşkence, zulüm, ölüm…
Etliye sütlüye karışmayan tarikatları var. Örneğin Ramazan el Buti’nin medresesine bağlı Kubeysiler kadın cemaati var. Ancak maalesef bu cemaat Esed’e destek verdi. Haznevi nakşibendiler ise Esed tarafından öldürülen Maşuk Haznevi hariç genelde Esed’in zulmüne sessiz kaldılar. 2011 Suriye devriminden sonra Suriye'de ılımlı müslüman hareketler denebilecek birçok hareket çıktı ve onlar sayesinde Suriye halkı bir nebze de olsa da farklı bir perspektiften İslam ve müslümanları tanımış oldu.
Ülkendeki Müslümanların dini yaşantısını olumsuz etkileyen herhangi bir şey var mı?
Her şey. Baas rejimi din düşmanı bir rejim olduğu için özellikle dindar müslüman halka en kötü muameleyi göstermeye çabalıyor.
Peki Müslümanların din eğitimini ve bilgisini aldıklarımı kurumlar nelerdir?
Suriye’de rejimin âlimlerinin ticari amaçlı kurduğu birkaç yerin dışında din eğitimi veren kurumlar yok maalesef. Bunun yanı sıra son dönemlerde bazı İslami kuruluşlar Suriye’nin Esed rejimi kontrolü dışında bulunan yerlerde Kur'an kursları, hafız yetiştirme okulları ve din âlimleri yetiştirme okulları açtılar.
Türkiye’ye geliş sebebiniz neydi?
Eğitim için geldim.
En çok neyi özlüyorsun?
Esed vahşeti sonucu şehit olan sıra arkadaşlarımı…
Türkiye’ye adaptasyon problemi yaşadın mı? Bir yabancı olarak yaşadığın problemler neydi?
Kesinlikle hayır. Türkiye insanı ile sorun yaşamak mümkün değildir. Uyum sıkıntısı çekmedim.
Peki sana Türkiye’yi en yakın hissettiren şeyler neydi?
Birçok şey var ama kültür, din ve kısmen de dil diyebilirim.
Türkiye’ye gelmeden önce burası hakkında düşündüğün ama çok yanıldığın bir şey var mı?
Türk medyası bize burayı ahlaki yönden çok bozuk gösteriyordu. Gelince yanıldığımı gördüm. Mesela dini cemaatlerin ve tarikatların bu kadar aktif olduğunu görünce şaşırmıştım. İstanbul’un ahlaki yönden Avrupa şehri olduğunu sanıyordum ama Fatih’e geldiğim zaman yine yanıldığımı gördüm.
Türkiye’deki kültürle kendi kültürünü karşılaştırdığında en büyük farklılıklar neler sence?
Buradaki bazı kesimlerin aşırı Batı hayranlığı. Bizde bu denli değil. Ancak bunu bütün halka genellemek de mümkün değil. Ayrıca harf inkılabının Türk halkını Arap ve Doğu toplumlarından uzak tuttuğu aşikar, mesela çoğu Türk arkadaşım İran’ı Arap ülkesi sanıyordu.
En çok nereleri seviyorsun?
Ankara. Türkiye’deki memleketim burası. İnsanı yardımsever, şehir düzenli.
Türkiye’deki üniversiteler hakkında ne düşünüyorsun?
Son 13 yılda harika mesafe katedildi. Özellikle devlet üniversiteleri çok daha iyi duruma geldi.
Türkiye’de günlük hayat içerisinde dini yaşantıyı sürdürmenin zor olduğu alanlar gözlemledin mi?
Hayır. Ben buraya 2005’ten sonra geldim. Daha önceden anlatılan zorlukların olmadığı aşikar. Bir sıkıntıya rastlamadım.
Suriye ile hiç bağın var mı şu an?
Tabi ki… Akrabalarım, evim, okul arkadaşlarım hepsi orada.
Bir gün Suriye’ye dönme gibi bir hayalin var mı?
Yukarıda da bahsettiğim gibi ben Türkiye’yi çok seviyorum ve burada yaşamayı düşünüyorum. Ancak durumlar düzelirse hem burada hem orada yaşayabilirim.
Deniz Baran konuştu