Bosna’nın ömrü sorgulamayla geçen bilge lideri ve düşünürü Aliya İzzetbegoviç hakkında, savaş sırasında Aliya’nın komutanlarından olan Şerif Petkoviç ile röportaj yaptık.
Şerif Petkoviç’i Youtube’da Bosna marşı videosundaki genç komutan ve savaş yıllarında Aliya’nın meşhur konuşmasından sonra tekbir getiren henüz yirmili yaşlarına girmiş asker olarak biliyoruz Türkiye’de. Kendisi şu an 40’lı yaşlarında ve Bosna savaş gazilerine devlet tarafından ödenek sağlayan bir dernekle ilgileniyor. Yanısıra Türkiye ve Bosna arasında mekik dokuyan bir iş adamı…
Röportajımıza geçmeden önce Aliya İzzetbegoviç’in büyük bir düşünür olmasına sebep olan öyküsüne değinmek istiyoruz.
Sevgili Aliya, dini hassasiyetleri kadar felsefi düşünceleri ile de öne çıkan bir liderdi. Hatta lider olmak durumunda kalmıştır çünkü büyük bir düşünürdür ve hayatının yarısı sorgulayarak ve felsefe denizinde kaybolarak geçmiştir. Bosna tarihinden ideolojileri ne olursa olsun iki muhteşem lider geçmiştir: Mareşal Tito ve Aliya Izzetbegoviç. Bu iki liderin birbirleriyle barışık bir geçmişleri olmasa da bugün Bosna’da ikisi de sevilen ve birbirlerini takip ederek Bosna’da tarih yazmış ve ebediyete göçmüşlerdir.
Nereden konuyu ele alırsak alalım Bosna’dan alacağımız en büyük ders şudur: Bosna, bir sonraki akımın ya da sürecin öncekini yok etmediği, aksine ona eklenerek devam ettirilmeye çabalandığı bir memlekettir. Bu sebepten yaşanan hiçbir savaş sürecinde üç ırk arasında bölgede mübadele yapmak söz konusu bile olmamıştır. Çünkü Aliya İzzetbegoviç’e göre Bosna; Hırvat, Sırp ve Boşnaklarla var olmaya devam ettiği sürece Bosna’dır, Aliya’nın savaş sonrası siyaseti her ne kadar bir kesim tarafından eleştirilse de. Türkiye’nin ders çıkarması gereken mükemmel bir resimdir bu. Bosna’da liderler sevilir ama asla kutsal değildir. Bugün vefatının 13. yılında andığımız sevgili Aliya, halkına düşünmeyi ve sorgulamayı öğreterek göçmüştür bu dünyadan. Aliya, Bosna’nın sahip olduğu önemli bir düşünürü ve adaleti ile destan yazmış komutanıdır.
Hayatı boyunca Hegel, Snipoza ve Kant gibi felsefecilerin kuramları peşinde koşmuş bir şahsiyeti, belki de hep olmak istediği ama Bosna’nın zor günlerinden dolayı olamadığı “felsefeci” unvanı ile de tanımak, kitaplarını liderliğinden bir adım önde tutmak gerekir.
Aliya İzzetbegoviç lise yıllarına geldiğinde ailesinden öğrendiği din algısını reddeder. Bu ruhsal travmaların içerisinde ilk gençlik yıllarını geçirir. Askere gitmeyi reddeder ve bir süre asker kaçağı olarak yaşar. İçinde bulunduğu komünist akımı da bir süre sonra reddeden Aliya, o yıllarda edindiği tecrübelerle zorunlu liderlik yaşamı boyunca adalet çizgisinden ayrılmamış, Bosna ve İslam ülkelerine başka bir liderlik anlayışı göstermiş ve günü geldiğinde siyasete veda etmiştir. Aliya’nın inançlı fakat muhafazakâr bir lider olmadığından bahsetmek gerekir zira Aliya hayatının hiçbir evresinde Doğu’daki İslam anlayışını desteklememiş ve İslam âleminin imamları ile hiçbir zaman tam bir fikir birliği içerisinde olmamıştır.
Aliya’yı, komutanı Şerif Petkoviç’den dinleyelim.
Aliya İzzetbegoviç ile ilk tanışmanızı anlatır mısınız?
Sevgili Aliya ile ilk tanışmamız 1992’de ordularımızı marşa çıkardığımızdaydı ki o zamanlar orada kalıyordum. Ama 1993’de önemli bir şey oldu. 7 Müslümandan oluşan önemli bir birlik kurulmuştu ve bu birlik diğer Müslümanları bir araya getirmekle görevli özel bir birlikti. İşte ilk kontağım Aliya ile o zaman oldu. Normalde bir saat ziyaret edeceği birliğimize gelip tüm geceyi bizimle geçirdi. Şu da önemlidir ki Aliya, bu 7 kişilik özel birliğin onursal komutanıdır.
Aliya İzzetbegoviç ile 92-95 Bosna savaşını birlikte geçirdiniz. Aliya hakkında bize özel bir hatıranızı anlatır mısınız?
Sık sık Türkiye’ye gittiğim için Türkiye’de Aliya’ya bazı çevrelerin “bilge kral” dediğini biliyorum. Bosna’da “bilge kral” derseniz bunun bir karşılığını bulamazsınız. Öncelikle bunu söylemek isterim.
Sorunuza dönecek olursak, bir hikâye var anlatmak istediğim. Birliğimiz bir taarruza hazırlanırken komutan bizi ön cephede ziyaret etti. Ziyareti bir çeşit seremoni gibiydi. Ziyaretten sonra ona öğle yemeği hazırladık. Onun gelişi şerefine kuzu çevirmiştik. Yemeği önüne koyduk. Ben yanında oturuyordum ve onun yemeğe başlamasını bekliyorduk. Bir süre geçti ama komutan bir türlü yemeğe başlamadı. Ona “her şey yolunda mı” diye sordum. Yemeği sevmediğini falan düşündüm, çok gençtim tabi o yıllarda. Bir süre sessiz kaldı ve sonra bana dönüp sordu: “Ön cephedeki ordum aç mı? Ne yiyorlar?”
Sonra sevgili Aliya’ya döndüm ve merak etmemesini, onların da bizimle aynı yemeği yediklerini söyledim. Sonra yemeğe başladı. Bu küçük şey onun ne kadar mütevazı ve insanlara ne kadar değer veren biri olduğunu anlatıyor.
Aliya İzzetbegoviç’i bir insan olarak hangi özellikleri ile tanımlarsınız?
Bir önceki sorunuzdan anlaşılacağı gibi elbette en önemli özelliği mütevazı bir insan olmasıydı. Diplomatlarla, devlet başkanlarıyla da otursa, normal insanlarla da otursa tavrı hiç değişmezdi. İkincisi, mücadele adamıydı, asla vazgeçmezdi. Boşnak kimliğinin geri dönmesi ve Müslümanların da rahat ve özgür yaşaması için verdiği mücadele asla unutulamaz; fakat asla ve asla dramatize etmezdi bulunduğumuz durumu. Savaşı belki de bu sayede kazandık. Neyin içinde olduğumuzu bilerek ama çok da abartmayarak… Üçüncüsü, verdiği nasihatler ve uyarılar ki çünkü hepimiz biliyorduk: Aliya bir düşünürdü ve böyle bir insanı dinlemek bize çok şey kazandırdı. Hâlâ onun fikri olup yapılmış hiçbir şeyden devletimize zarar gelmedi.
Onu şu sözleri ile tanımak en kolayıdır: “Eğer birisi bana doğma veya doğmama hakkı tanırsa hiç doğmamış olmayı seçerim. Eğer bana hayatında bir şeyi değiştirmek istiyor musun diye sorulsaydı, hiç bir şeyi değiştirmezdim. Yine aynı hayatı yaşar, yine aynı uğurda mücadele ederdim.”
Bu sözlerin samimiyetinden anlıyoruz ki Aliya, Bosna için mücadele edip o uğurda özgürlüğünden ve hayatından feragat etmiştir. Hatta sonunda hapse girmiştir. Hapisten çıktıktan sonra yine mücadeleye kaldığı yerden devam etmiş ve akabinde başkanlık yapmak durumunda kalmıştır.
Aliya İzzetbegoviç sevildiği kadar eleştirilir de siyaseti ile Bosna’da. Siz bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Başkan Aliya’nın muhtemelen yaptıkları için geçerli sebepleri vardır. Diğer devletler ve kendi insanları tarafından ideolojisine ve mücadelesine ne kadar saygı duyulduğunun farkındaydı. Olayları hiçbir zaman kişiselleştirmek istemedi. Dayton Antlaşması’nın adil olmadığını biliyor ve davasının kendisinden sonra da devam ettirilmesini istiyordu.
Çok teşekkür ediyoruz bize Bosna’nın büyük düşünürünü anılarınızla anlattığınız için… Aliya İzzetbegoviç’i Bosna penceresinden tanıtmak isteriz Türkiye’de.
Benim için çok önemli bir şeyi son olarak söylemek istiyorum. Her jenerasyondan insanın okumasını tavsiye ettiğim “Doğu Batı Arasında İslam” kitabıdır sevgili Aliya’nın. Çünkü o zaman olduğu kadar şu anda da gündemde olan önemli konuları işler.
Röportaj: Nevra Neretva
Aliya’nın inançlı fakat muhafazakâr bir lider olmadığından bahsetmek gerekir zira Aliya hayatının hiçbir evresinde Doğu’daki İslam anlayışını desteklememiş ve İslam âleminin imamları ile hiçbir zaman tam bir fikir birliği içerisinde olmamıştır.Bütün ömrünü Yüce İslam Davası içinde mücadeleyle geçirmiş bir şahsiyet için yanlış ve yakışıksız bir betimleme