Geçtiğimiz günlerde Maraş’ta yapılan “Düşünen Kalem Nuri Pakdil” sempozyumunu katılımcılara danışayım istedim. Mehmet Raşit, Mustafa Köneçoğlu ve Sümeyye Boz Maraş’ta ikâmet ederken diğer üç arkadaş ise birlikte dahil olduğumuz Ankara’dan Maraş’a giden konuklar arasındaydılar. Maraş’a ve sempozyuma dair birkaç cümle söylediler.
Mehmet Raşit
Rasim Özdenören, Sezai Karakoç’la ilgili bir hatırasını naklederken Karakoç’un çalıştığı yere, ziyarete gittiklerinde onu bir gazeteden küpür keserken bulduğunu anlatır. Karakoç durumu açıklar: “Nuri’ye Üstad’ın köşe yazılarını gönderiyorum.” Nuri Pakdil, askerdedir ve gazete okumaya imkânı olmadığı için Necip Fazıl Kısakürek’in köşe yazılarını takip edemiyordur. Kahramanmaraş Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi’ne Nuri Pakdil Sempozyumu için girerken aklıma bu anekdot geldi. Nereden nereye? ‘Sabık şair’in iştiyaklı takipçilerinin ortaya koydukları gayretler neye karşılık geliyor bugün acaba?
Sempozyum, Kahramanmaraş’taki durgun ortama hareket kazandırdı denebilir. Ne de olsa aynı anda 5-6 derginin çıktığı günler çoktan geride kalmış durumda. Sempozyumu takip etmek için gelen davetlilerden başka şehir dışından gelen arkadaşlar gördüm. Nuri Pakdil’i ilk defa bu sempozyumda öğrenenler vardı.
Ancak sempozyum, iki oturumdan ibaret değildi. Ali Çolak, Bünyamin Yılmaz, Bünyamin K. İle birlikte Ali Büyükçapar’ın bürosunda içtiğimiz kahveyi ve sonra Maraş’ın bir pastenesinde içtiğimiz çayı anmalıyım. Gece yarısından sonra ancak vakit bulup Mehmet Harmancı, Fatih Kutan Ve İbrahim Koca ile de Cahit Zarifoğlu’nun tırmandığı yokuşu, yıkıntı halindeki evini, Batıpark Çay Bahçesini, Uzunoluk Caddesini görmemiz ve Sütçü İmam’ın mezarını ziyaret etmemiz de sempozyuma dahil olmalı.
İbrahim R. Koca
Resmi açılış dışında sempozyumun genel havası gayet güzeldi. Sempozyumda sunulan tebliğlerin konusu belli ki özenle seçilmiş. Bunlar Nuri Pakdil’in düşüncesini, eylemlerini ve yazılarını anlamaya yönelik kilit konular. Özellikle Hüseyin Su’nun, Ömer Erinç’in, Ali Göçer’in, Mehmet Harmancı’nın ve Akif Emre’nin tebliğleri, Nrui Pakdil’in düşünce dünyasını ortaya çıkaran metinlerdi. Tabiî diğer tebliğler de bunlara derinlik kattı.
Sempozyum salonunda yoğun bir katılımcı kitlesi bekliyordum. Her ne kadar Maraş Belediyesi caddeleri sempozyumu haber veren Nuri Pakdil afişleriyle donatmışsa da Maraşlıların yeteri kadar ilgi göstermemesi yakınılacak bir durum.
Nuri Pakdil sempozyumu benim için üç şeye vesile oldu. Tabi ilk olarak sempozyumdan, sunulan tebliğlerden çok yararlandım ve Nuri Pakdil’i daha iyi anlamama vesile oldu. İkincisi, Pakdil’in yaşamına ve Edebiyat dergisine tanıklık eden yazarlarla tanışmış olduk. Buna tanıklık edemeyen birçok yazarla da Maraş’ta yerli yerinde bir samimiyet kurduk. Son olarak bu sempozyum Maraş’ı görmemize bahane oldu.
Maraş düzenli bir şehir ve tarihî dokusu fazla bozulmamış. Osmanlı’dan çok Selçuklu ve beylikler döneminin izleri görülüyor. İstanbul’daki gibi kültürel bir hava seziliyor. Lakin Maraşlılar, Nuri Pakdil, Rasim Özdenören, Alaaddin Özdenören, Erdem Bayazıt, Cahit Zarifoğlu gibi yazar ve şairlerin etrafında kendi içinde bir romantizm yaşıyor. Evrensel bir düşüncenin varlığından pek söz edilemez.
Mustafa Köneçoğlu
Sempozyumun benim açımdan en önemli yönü zihnimdeki dağınık Nuri Pakdil fotoğrafını derleyip toparlamak oldu. Maraş’a ilk geldiğim yıllarda fotokopilerden okuduğum ‘Usta’yı yeni baştan, çok daha dikkatlice okumak büyük kazanç oldu benim için. Usta’nın sıklıkla vurguladığı ana fikir, “uygarlık sorunsalı”. Yani Türkiye şayet adam olacaksa koptuğu uygarlığına yeniden bağlanmalıdır. Bütün kitaplara sinen laytmotif bu, diğer yazılanlar bu fikrin gölgesi sayılır. Ustanın diğer bir yanı resmi öğretiye karşı sıfır müsamaha göstermesi. Yani entelektüel namusun nasıl tezahür ettiğini görmek isteyenler ona bakmalı.
Sempozyumlara katılım genelde beklenilenin altında olur. Bu sempozyumda da öyle oldu. Daha önceki Sezai Karakoç etkinliğine göre katılımcı sayısı daha azdı diyebiliriz.
Sempozyumların bir özelliği de dostların bir araya gelmesi, hasret gidermesidir. İsmen bildiğim birçok arkadaşla tanışmış oldum: Akif Emre, Ali Çolak, Mehmet ve Abdullah Harmancı kardeşler, Işık Yanar, Fatih Kutan bu toplantı vesilesiyle tanıştığım isimler.
Bütün konuşmacılar konularına iyi hazırlanmışlardı. Bununla birlikte, Ömer Erinç, Hüseyin Su, Mehmet Harmancı ve Cemal Şakar’ın yaptığı sunumların daha çok dikkat çektiği edindiğim intibalar arasında. Sempozyum metinlerinin kitaplaşacak olması da en az sempozyum kadar önemli. Bunun için Ömer Erinç kolları sıvadı bile.
Elif Yüksekay
Haftalar öncesinden haberi alınan “Düşünen Kalem Nuri Pakdil Sempozyumu” ve beraberinde Maraş gezisi, Usta’nın cefakâr ve vefâkar yolundan ayrılmayanlara sessiz bir diriliş için yol gösteriyordu. İstikamet Ankara dışında her yerdi artık! Sevmediği şehirde bırakırken ustayı, kendisini daha da yakından “şair(i) doğuran şehri”nde tanımaya gidiyorduk. Aklımda Otel gören Defterler, Bir Yazarın Notları, yüreğimde Umut, kulaklarımda Çarpışan Sesler ve en son titremem Bağlanma… Yolculuk gecenin siyahıyla uzuyor ve en karanlık yerinde umutla aydınlanıyordu ve biz onunla bir kere daha seviyorduk umudu kaybetmemeyi.
Maraş aydınlanıyordu sabahın ilk ışıklarıyla. Sempozyuma saatler bile kalmamışken şehre adım atmış ve Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi’ndeki programda saatinde elimizde broşürler, kalemler, defterler ve fotoğraf makinelerimizle yerlerimizi almıştık. Sempozyum genel olarak kilit noktalarıyla Pakdil düşüncesini ve yorumunu vermekte son derece başarılı isimlerce hazırlanmış ve konuşmacıların dikkatiyle en son halini aldı. Hepsi birbirinden kaliteli olan bildirilerin en yakın zamanda yayınlanmasını temenni ediyoruz.
Yedi güzel adamın şehri, biriktirdiğimiz anılara en güzellerini, hafızalarımıza kazınan yüzleri ve isimleri, Pakdil’in benliğe işleyen sözleri, yaşamı ve istikrarlı duruşu, düşünen her kalemin Pakdil olma sorumluluğunu da yüreğimize ekleyerek geçirdiğimiz dolu dolu iki gün yaşattı bizlere. Yüreklerin kalemine selam olsun!
Feyza Korkmaz
Fatih Kutan'ın uçağı kaçırmamızla kırılan şevkimizi “biz de otobüsle gideriz haydi Aşti’ye” diye onarmasıyla Maraş yolculuğumuz başlamış oldu. Kendisine minnet borçluyuz. Nuri Pakdil’in hayatına, yazılarına ve düşünce dünyasına ilişkin pekçoğu onu yakından tanıyan ya da onun kelimeleriyle hemhâl olan çok değerli söz ustalarıyla dopdolu iki gün geçirdik. Maraş’ı oldukça merak ederdim lakin Nuri Pakdil ışığı altında bir Maraş gezisi çok daha anlamlıydı hepimiz için. Maraş’ın sokaklarını gezerken ‘usta’nın hayatına dair izler aradık her köşesinde.
Ali Karaçalı ve Fatih Yurdakul’un mihmandarlığında şehrin tarihi ile Pakdil’in gençliğini dinledik ferah bir Maraş gecesi şehrin sokaklarında. Ödünç kitaplar aldığı kitapçıyı, büyüdüğü sokağı, babasının dükkanını dolaşırken Pakdil kokan Maraş’ı ve Maraş sinmiş Pakdil’i düşünüyorduk derinlerde. Kırk yıl düşünsem gecenin bir vakti kelle paçacıya gideceğim aklıma gelmezken bir ilki daha yaşamanın verdiği hayret ve deneyim de kişisel olarak gezime renk katmıştır. Yeni yüzler ve çok değerli kalemlerle tanışmaksa paha biçilemez... Pakdil’in şevkiyle bizleri feyizlendiren konuşmacılara, sempozyumu düzenleyen, misafirperverlikleriyle eşsiz bir ağırlama sunan bütün ekibe saygı ve şükranlarımızı sunarız. Hepsinden Allah razı olsun.
Sümeyye Boz
“Biri, kimseyi iplemeden duruyorsa, o toplum mutlaka sarsılır.” Nuri Pakdil sempozyumundan sonra alınan dönütler, atılan taşın kuyuyu uyandırdığını düşündürttü bana. Programdaki konuşmacıların Nuri Pakdil’in dünyasındaki imgelerden ve süreçlerden yola çıkmaları bizim de Pakdil’i anlamlandırmamızda yol gösterici oldu. Tabi, bir de Nuri Pakdil’i okumayan ve duymayan gençler için bu sempozyum bir “şans” oldu onu öğrenmek adına.
M. Fatih Kutan gitti geldi soruşturdu
Dünya Bizimin Kahramanmaraşa geleceğini bilseydim misafir etmeyi çok isterdim devamlı takip ettiğim bir site
o sempozyumdan bizde nasiplendik hamdolsun onu yani nuri pakdili tanımayanlardan bitaneside bendim sempozyum sayesinde birçok özelliğini tanımış olduk
inşallah bizde önümüzdeki yıl haziran ayında yedi güzel adam veyahut necip fazıl kısakürek sempozyumu ypaacağız şuan bir topluluğumuz var ve her ay bir yazarın düşüncesini yazılarını şiirlerini okumaya anlamaya çalışıyoruz
Devamı>>