Dünyabizim Kitap Söyleşileri'nde bugün misafirimiz “mutluluk bile iklim işi” diyen şair Ömer Erdem. 1990 İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunu olan Ömer Erdem, yüksek lisan ve doktorasını da aynı bölümde yaptı. Bir süre TRT’de farklı görevler alan Erdem’in ilk şiiri Diriliş dergisinde yayınlandı. Ardından şiirleri; Diriliş, Dergâh, Düşler, Göçebe, Nar, Hece, Sonsuzluk ve Birgün, Yasakmeyve, ve Kaşgar gibi dergilerde okurlarıyla buluştu. Şiir üzerine poetik yazılar, deneme ve eleştiriler kaleme alan şair, Kaşgar dergisinin kurucularından.
Şu an Karar gazetesinde köşe yazarlığı da yapan Erdem’in kitaplarından bazıları şöyle: Kireç, Evvel, Azap, Dünyaya Sarkıtılan İpler, Yarım Ağaçlar, Yitirişler.
Şu an başucu kitaplarınız hangileri? Döne döne okuduğunuz kitaplar var mı? Tabii niçin bunlar?
Benim başucu kitaplarım pek yoktur. Hep okuduğum yeni kitaplarım vardır. 17 yaşımdan beri sanki hep kaçırdığım kitaplar varmış da onlara hiç yetişemeyecekmişim duygusunu taşıdım. Sonradan gördüm ki, istediğiniz her kitabı okuma fırsatınız yok. Sonra okuma bende daha bir bütünleşti okuduğum her kitabın amacına dönüştü. Okuduğum son kitap neyse başucu kitabım o oldu. Çünkü onu pek çok kitabın arasından seçmiş oldum. İsterdim ki, dilediğim tüm kitapları okumuş, kendimce başucu kitapları tespit etmiş, sonra da sadece onların evrenine dalmış olsaydım. Ne yazık ki, bu hayal bile değil ve ben kendisinin amatörü bir okur gibi her gün yeniden başlıyorum.
Çalışırken, yolculuk yaparken veya okurken ne tür müzikler dinlersiniz?
Benim okurluğum hep zamana karşı verilmiş amansız bir yarışa benzediği için zaman ve mekâna bağlı olmadı. Oysa müzik doğrudan mekân ve ona bağlı bir zaman meselesi de. Çünki dinlerken müziği de okursunuz aslında. Ama gün içinde belli bir mekâna bağlandığımda elbette jazz. Hatta son zamanlarda piyano jazz.
Nasıl okumayı severseniz? Sizin için ideal bir okuma biçimi ve ortamı var mı?
Yeter ki okuyacağım kitabı bulayım. Daha ilk cümlesi ilk paragrafından mecnunu olayım. Hiç bir şart ve sebep beni durduramaz. Yazdığım gibi okurum. Kafamda konuyu bulur, tartar, iç eleştirisini yapar, sonra da o bir ve biricik ve hiç tekrarlanmayacak yazma anına düşerim. İdeal okumam, cümlelerin arasında kaybolup da sonsuz özgürlüğümün farkına vardığım andır. Gerisi mühim değil benim için.
Arayıp da ulaşamadığınız veya çok zor bulduğunuz kitaplar var mı?
Eskiden olurdu. Şimdi mutlaka bir şekilde buluyorum kitapları. Sahaf arkadaşlarım var ayrıca. Her gün mutlaka uğruyor, kitapları geçmişten bugüne gözden geçiriyorum. Gün içinde kitapçıları geziyor, yeni kitapları günü gününe takip ediyorum. Buna bir de geçmiş eklenince sanki kitaptan kitaba dönen yaşam çemberim kuruluyor kendiliğinden. Evde kitap, yolda kitap, işte kitap, her yerede kitap...
Okurken “bunu ben yazmalıydım” ya da “tam da beni anlatıyor” dediğiniz kitaplar oldu mu?
Böyle kitaplar hep olur. Bir tek örnek vereyim, Broch, Vergilius’un Ölümü.
Filmi yapılsaydı mutlaka izlerdim dediğiniz roman, hikâye, tarihi olay ve şahsiyet var mı?
Benim böyle akıl yürütmelerim pek olmaz. Kitap ayrı, film senaryosu ayrı… Malum, meslek televizyonculuk, zamanla bir sine-göz, kamera-göz de oluştu bende. Kitabı okurken kendiliğinden böylesi bir alan da açılıyor. Ama, film yapmak da yaratıcılığın mutlak anında saklı duruyor. Film yapma imkânım pratik olarak olsaydı oturur kendim çekerdim. Şiir kitapları dahil her kitap potansiyel film senaryosudur.
Ailece okuduğunuz veya bilhassa çocuklarınıza okuttuğunuz kitapları soralım bir de?
Biz birbirimizin kitaplarını merak eder okuruz mutlaka ama herkes kendi özerkliği içinde ilerler. Okumak kendi içinde tekil bir eylem sonunda… Bir de ben kimseye aman bunu mutlaka okuyun demem. Okuma sürecindeki kitapla kurduğum ilişki kendiliğinden böylesi bir çekim yaratır.
Genellikle tatil nazarıyla bakılan yaz ayları başladı, siz nasıl dinlenmeyi tercih edersiniz?
Dinlenmek mi? Okurken dinlenmeyiz. Ben en az bir hafta deniz suyunda kalmayı ve bedenimin her uzvunun toprağın sabitliğinden suyun dalgalı haline geçmesini içten duyduğum an arınıp dinlendiğimi fark ederim. Umarım bu yaz bunu yapabilirim.
Kitaplarınızı nereden temin edersiniz?
Genellikle kitapçılardan alıyorum. Ayrıca bana kitap gönderen yazarlar, yayınevleri de oluyor. Sahaflar yeterince zengin. Ama sorun koyacak yer. Bir evim yok kendime ait. Oturduğum kira evi tıka basa kitap. Ayda bir tasviye yapıyorum. İçim yanıyor. Ama ben hep kaybederek kazandım.
Röportaj: Munise Şimşek