İsmail Acarkan: Çocukların doğuştan getirdiği mizaç özelliklerini anlamalıyız

Deniz Demirdağ 1992’den beri Enneagram-9 Tip Kişilik Modeli üzerine çalışmalarını sürdüren İsmail Acarkan ile Şubat ayında yayımlanan “Ennegram İle Çocuğunu Keşfet” kitabı hakkında konuştu.

İsmail Acarkan: Çocukların doğuştan getirdiği mizaç özelliklerini anlamalıyız

Çocukların daha sağlıklı bir kişilik gelişimi için nelere ihtiyaç duyduğunu, çocuk gelişiminde dikkat edilmesi gereken potansiyel risk alanlarını ve çocuklarda mizaç analizinin önemini konuştuğumuz İsmail Acarken,  “Öncelikle bir ebeveyn ve eğitimci olarak kendi kişilik yapımızı çözümlemeli ardından da muhatap olduğumuz çocuğun doğuştan getirdiği mizaç özelliklerini, temel arayışlarını, nelerden kaçındığını, imkân ve kabiliyetlerini, zorluk ve kısıtlılıklarını anlamalıyız.” diyor.

İsmail Acarkan kimdir? Bize biraz hayat hikâyenizden bahsedebilir misiniz?

1967’de Mardin’de doğdum. 1972’den beri İstanbul’da yaşamaktayım. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul’da tamamladım. 1989’da İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ni bitirdim. Ayrıca 1989’da Boğaziçi Üniversitesi’nde, 1992’de Mimar Sinan Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde, 1993’te İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünde bir süre okudum. 1992’den beri Enneagram-9 Tip Kişilik Modeli üzerine çalışıyorum. Bu konuda yayınlanmış 5 kitabım bulunmaktadır. Bunun yanı sıra ruhsal farkındalık, manevi gelişim, aşk ve dua üzerine yazı ve kitaplarım bulunmaktadır.

“Ennegram İle Çocuğunu Keşfet” kitabınızı kaleme alışınızın temel dinamiği nedir? Bu kitabın bir hedef kitlesi var mıdır?

“Ennegram İle Çocuğunu Keşfet” Bu kitabı kaleme alışımın temel nedeni anne-baba ve eğitmenlerin çocukların doğuştan gelen farklılıklarının bilinmesi ve buna uygun rehberlik ve ebeveynlik yapmalarıdır. Çocukların farklılıkları dikkate alınmadan çocukları doğru anlayamaz ve onları sağlıklı bir biçimde hayata hazırlayamayız. Her çocuk bir olmadığı gibi her çocuğun ihtiyacı da aynı değildir. İşte bu kitap çocuklar hakkındaki genellemelerden bizi kurtarmak ve çocuğun doğuştan getirdiği mizaç yapısına uygun bir yaklaşım sergilemek için kılavuz bir kitaptır.

Çocuğumuzun daha sağlıklı bir kişilik gelişimi için nelere ihtiyaç duyduğunu öngörebilmek ve buna uygun davranabilmek için neler yapmalıyız?

Öncelikle bir ebeveyn ve eğitimci olarak kendi kişilik yapımızı çözümlemeli ardından da muhatap olduğumuz çocuğun doğuştan getirdiği mizaç özelliklerini, temel arayışlarını, nelerden kaçındığını, imkân ve kabiliyetlerini, zorluk ve kısıtlılıklarını anlamalıyız. Bu analizi yaptıktan sonra çocuğun olumlu özelliklerini sağlıklı şekilde geliştirmek, potansiyel risklerini en aza indirmek ve onu kişilik bağlamında zenginleştirmek adına belli değerleri kazandırmak yönünde çaba gösterilmelidir.

Çocuğumuzun temel arayış, beklenti ve ihtiyaçlarını gidermenin yanında korkularını ve çekincelerini bilmek ve bunlara karşı önlem almak nasıl mümkün olabilir?

Çocuğumuzun temel arayışlarını doyurmak ve bunun yanında nelerden kaçındığını bilerek bu konuda onu olumsuz yönde tetiklememek gerekmektedir. Örneğin temel arayışı güven ve destek olan bir çocuğun temel çekincesi belirsizlik ve desteksiz kalma sonucu kendini yetersiz hissetmektir. Bu yapıdaki bir çocuğa belirsizlik durumlarında güven ve cesaret vermek, bu durumlarda yanında olduğunuzu hissettirmek ve tutarlı olmak çok önemlidir.

Yine temel arayışı merakını giderme ve keyifli vakit geçirme olan bir çocuğun temelde kaçındığı şey sınırlandırılma ve sıkıcı durumlara maruz kalmaktır. Böyle bir çocuğun ebeveyni çocuğunun merakını sağlıklı alanlara yöneltmeli, onunla keyifli vakit geçirmeli ve aşırı sınırlayıcı ve sıkıcı bir yaklaşımdan kaçınmalıdır.

Çocuğun duygusal ve düşünsel ihtiyaç ve taleplerine yerinde ve akıllıca yanıt vermek onların kişilik gelişimlerinde nasıl bir öneme sahiptir?

Çocuğun ihtiyaçlarına sağlıklı ve yerinde cevap vermek sağlıklı bir kişilik gelişimi için çok önemlidir. Örneğin sevgi ve duygusal ilgi arayışında olan bir çocuğa doğru ve sağlıklı bir sevgi ve ilgi gösterdiğinizde bu çocuğun kendini değerli ve anlaşılmış hissetmesini sağlayacak ve sevgi açlığı içinde sağlıksız sevgi arayışlarından kurtarmış olacaksınız. Örneğin; “Sevgi değer vermek değil, bir değeri fark etmek ve o değere duyarlı olmaktır.” anlayışı içinde sevginizi göstermeniz bu çocuğun değerini insanlardan değil kendi öz değerlerini fark edip geliştirmesini sağlayacaktır. Tehlike ve zarara duyarlı bir çocuğa “Gerçek tehlike, hayali tehlike, tehlike durumlarıyla sağlıklı baş etme, kendine güvenerek belirsizlik durumlarında kaygılanmadan hareket etme” konusunda örnek olmanız onun sağlıklı kişilik gelişimine büyük katkı sağlayacaktır.

Çocuk gelişiminde dikkat edilmesi gereken potansiyel risk alanları nelerdir?

Öfke ve şiddet, kaygı, eksik ve yanlışa tahammülsüzlük, isteklerinde ısrarcılık, kendine güvensizlik, kendini değersiz hissetme, sosyal kaçınma, aşırı duygusallık, kendini kontrol edememe, bağımlı olma gibi durumlar temel risk alanlarıdır.

Günümüz toplumunda ve özellikle ebeveynlerinde gördüğünüz en yaygın sorun nedir? Ve buna nasıl bir çözüm getirilebilir?

En yaygın sorun çocuğun doğuştan getirdiği özellikleri göz ardı edip çocuğu diledikleri gibi şekillendireceklerini zannetmeleridir. Ayrıca çocuklara genelleyici şekilde yaklaşmak, bu genellemeler üzerinden çocukları kıyaslamak -bak şu çocuk ne kadar uslu, sen niye bu kadar hareketlisin ve beni yoruyorsun gibi – doğru değildir. Çocukların mizaç yapısını temel alarak ebeveynlik yapmak bizi bu tür sorunlu yaklaşımlardan kurtaracaktır.

Günümüzde gerek toplumun, gerek eğitimcilerin, gerekse anne ve babaların çocuk ve insan psikolojisi hakkında bilgi açısından donanım sahibi olduğunu düşünüyor musunuz?

İnsan psikolojisi konusunda üzerinde herkesin uzlaştığı bir yaklaşım yoktur. Her bir psikoloji akımı ve kişilik modeli bu konuda kendi yaklaşımını dayatma eğilimindedir. Çocuk gelişiminde özellikle yaşa göre yapılan genellemeler tüm çocuklar için geçerli değildir. Örneğin; “Şu yaşta çocuklar meraklıdır, her şeyi karıştırırlar, 3 yaşında çocuklar kendilerini dayatmak ve istediklerini yaptırmak isterler, kız çocukları duygusaldır, erkek çocukları kavgacıdır…” gibi genelleyici yaklaşımlar her çocuk için doğru değildir. Çocuklara mizaç temelli yaklaşılmadığı ve çocukların mizaç temelinde birbirinden farklı olduğu anlaşılmadıkça birçok sorun aşılamaz ve doğru bir yaklaşım sergilenemez kanaatindeyim.

9 tip mizaç (Enneagram) modeli nedir? Böyle bir model ilk olarak kim tarafından ortaya koyulmuştur?

Enneagram/9 Mizaç Modeli bir mizaç ve kişilik gelişim modelidir. Bu model insanlığın ortak mirası olup insanın psikolojik yapısındaki üç merkeze dayanır. Bunlar;

Eylem merkezi, duygu merkezi, düşünme merkezidir. İnsanlık tarihinde kısmen yazılı kısmen de sözel aktarımla bugüne ulaşmış olan bu model; 20. yüzyılın ikinci yarısında Oscar İchazo ve psikiyatr Claudio Naranjo’nun katkılarıyla yazılı hale gelmiştir. Oscar İchazo bu modeli İslâm bilgelerinden aldığını ifade etmektedir. Binlerce yıllık bilgelik ve öğretilere dayanan bu model; 1970’lerden itibaren bilim çevrelerince ilgi görmüş, bilimsel çalışma ve tezlere konu olmuştur. Bu mizaç tiplerini bilimsel olarak belirlemek ve ölçmek amacıyla Zinkle (1974),Psikiyatr Jerome Wagner (1983), Palmer (Palmer, 1988), Riso ve Hudson (1999) envanter ve ölçüm çalışmaları yapmışlardır.

Çocuklarda mizaç analizi neden önemlidir?

Çocuklarda mizaç analizi önemlidir. Çünkü çocuklar dilediğimiz veya idealize ettiğimiz hedef istikametinde şekillendirebileceğimiz bir yapıda değildirler.  Ayrıca her çocuk bir değildir. Nasıl ki insanın biyolojik bedeninde doğuştan getirdiğimiz 4 farklı kan grubu varsa psikolojik düzeyde de 9 farklı mizaç tipi bulunmaktadır.

Bu farklılıkları analiz etmeden çocuğa genelleyici bir yaklaşımla ebeveynlik yapmak bazen iyi niyetle zarar vermeye yol açabilir. Fazla su isteyen bir bitkiye az su vermek, buna karşın çok az su isteyen bir çiçeğe çok su vermek yanlış olacağı gibi; çocuğun mizaç analizini yapmadan toptancı bir yaklaşımla çocuğa ebeveynlik yapmak ta sorunlara yol açabilir.

Mizaç tipi doğuştan belirli midir yoksa çocuğun gelişim sürecinde mi oluşur? Mizaç yapısı sonradan değişebilir mi?

Çocuğun mizacı doğuştandır. Çocuğun mizaç yapısı; ne Adler’in iddia ettiği gibi doğum sırasına ne de Freud’un iddia ettiği gibi oral-anal-fallik dönemlerdeki fiksasyonlara veya cinsiyete, bebeklik ve çocukluk yaşantılarına bağlı değildir. Doğuştan gelen bu mizaç yapısı yaşamın ilerleyen sürecinde değişmez. Ancak bu mizaç yapısının sağlıklı veya sağlıksız şekilde yaşanması anne-baba tutumu, eğitim ve yaşanan olaylara bağlı olarak değişir. Örneğin duygusal ve ilişkilerine çok önem veren bir mizaç yapısına sahip olarak doğan bir çocuk hayatı boyunca bu özellikleri taşıyacaktır. Ancak bu duygusallık ölçülü ve sağlıklı bir şekilde de yaşanabilir, sağlıksız ve dengesiz bir şekilde de yaşanabilir.

Bu mizaç yapısının oluşumunda anne ve babanın genetik veya psikolojik yapısının rolü var mıdır? Çocuğun mizacı anne-babaya bağlı mıdır?    

Bu mizaç yapısının oluşumunda anne ve babanın genetik veya psikolojik yapısının etkisi yoktur. Dolayısıyla çocuğun mizaç yapısı anne-babaya bağlı değildir. Hatta tek ve çift yumurta ikizleri bile farklı mizaç yapısına sahip olabilmektedirler.

Her ebeveynin en temel sorunlarından biri çocuğunun okul başarısıdır. Birçok anne baba çocukları ile yeterince ilgilense de onun okulda başarısız olduğunu görmekten rahatsızdır. Bu sorunun temelinde ailelerin çocuklarının mizaç yapısını bilmemeleri veya göz ardı etmeleri yatıyor olabilir mi? Ebeveynlerin çocuklarının mizaç yapılarını bilmeleri onların akademik başarılarını ne derece etkiler?

Anne-babalar çocuğun mizaç yapısını ne kadar iyi bilirlerse ve ne kadar uygun davranırlarsa çocuğun potansiyel olarak sahip olduğu akademik başarıyı en üst seviyede ortaya çıkarabilirler. Her bir çocuğun bilgiye bakışı, motivasyon kaynağı ve öğrenme sürecindeki ihtiyaçları ne kadar iyi bilinirse o derece çocuğun akademik başarısı olumlu yönde etkilenir.

Mizaç yapılarımızı bilmek bize ne kazandırır?

Hem anne-baba olarak kendi mizaç tipimizi hem de çocuğumuzun mizaç tipini bilmek;

Onun yaşamdaki ana arayışını,

Olaylara bakış açısını ve algı tarzını,

Doğal imkân ve yeteneklerini,

Potansiyel tehlike ve risklerini,

Kısıtlılık ve zorluk alanlarını,

Olaylardan nasıl etkilenebileceğini öğrenmemizi sağlar. Bunları bilmek ise çocuğun sağlıklı kişilik gelişimine uygun bir ebeveynlik yapma imkânını bize kazandırır.

Çocuklara mizaç temelli yaklaşım; onları uygun mesleklere yönlendirme, doğabilecek riskleri önceden görme ve bunlara karşı önlem alma imkânı da vermektedir. Aynı zamanda mizaç ve kişiliğin ihtiyaçlarına göre yapılacak bir eğitim çok büyük bir farkındalık ve başarı imkânı sağlayacaktır.

Deniz Demirdağ’ın röportajı.

YORUM EKLE

banner36