İslam davasının bir neferiydi Aliya

Anne ve baba tarafından Boşnak kökenli olan Hüseyin Kansu, 'talebesiyim' dediği Aliya İzzetbegoviç hakkında Haşim Akın'ın sorularını yanıtladı.

İslam davasının bir neferiydi Aliya

Anne ve baba tarafından Boşnak kökenli olan Hüseyin Kansu, "talebesiyim" dediği Aliya İzzetbegoviç hakkındaki sorularımızı yanıtladı.

Hüseyin Kansu kimdir? Sizi, sizin ağzınızdan tanısak...

1950 yılında İstanbul-Fatih’te doğdum. Babam Sancak bölgesinde doğmuş. 1935 yılında Türkiye’ye hicret etmiş. Annemin babası (dedem) de Sancak bölgesinde doğmuş. 1914 yılında Anadolu’ya hicret etmiş. Annem Balıkesir-Burhaniye’de doğmuş. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'ni 1975 yılında bitirdim. Sümerbank ve Türkiye Kalkınma Bankası'nda çalıştım. 1994 seçimlerinde İstanbul-Gaziosmanpaşa’da Refah Partisi'nden il genel meclisi üyesi seçildim. 1995 yılında Refah Partisi'nden, 1999 Fazilet Partisi'nden ve 2002 yılında da Ak Parti'den İstanbul milletvekili seçildim. TBMM de Dışişleri komisyonu üyesi olarak görev yaptım. 1995-2007 yılları arasında Türkiye- Bosna Hersek Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkanı olarak görev yaptım. Boşnakça yeminli tercümanım. Evli ve 4 çocuk babasıyım.

Bir Boşnak kökenli Müslüman olarak merhum Aliya ile olan tanışıklığınız nasıl olmuştur?

Demokratik Eylem Partisi Genel Başkanı Aliya İzzetbegoviç, 14 Ekim 1990 tarihinde Ankara’da gerçekleşen Refah Partisi büyük kongresine davetli olarak gelmişti. Ben de ilk kez büyük kongrede tanımış oldum.

Onun hayatında sizi en çok etkileyen yönü veya yönleri nelerdir?

Sosyalist Federal Yugoslavya yönetimi döneminde İslam adına verdiği mücadele beni çok etkilemiştir. Verdiği mücadele uğrunda 2 kez hapse düşmüştür. İdealleri uğruna verdiği mücadelenin bedelini 8,5 yıl hapis yatarak ödemiştir.

Tutuklu bir şekilde yargılanırken hâkim; “Savunduğun ideallerden vazgeçtiğini belirtirsen seni salıvereceğim.” der. Aliya İzetbegoviç de “Sayın hâkim! Ben İslam davasının bir neferiyim. Ömrümün sonuna kadar böyle kalacağım” der.

Aliya'yı yetiştiren şartlara bakarsak, nasıl bir manzara çıkar karşımıza?

Osmanlı’nın medreselerinden mezun olmuş olan Bosnalı Ulemanın Kurduğu EL HİDAYE Cemiyeti'nin üyesidir. Aynı zamanda İslam’ı bu âlimlerden öğrenen, Müslüman gençlerin kurduğu Mladi Muslimani (Genç Müslümanlar) Fikir Kulübü'nün de bir üyesidir.

Bu fikir kulübünde gençlerin ana fikri İslam’ı temel kaynağından öğrenmekti. Daha sonra bu fikir kulübü bir teşkilata dönüşmüş, İkinci Dünya Harbi yıllarında Sırp ve Hırvatların katliamlarına karşı Boşnak halkını korumuştur. Bilahare bu teşkilat mensupları, 26 Mayıs 1990 tarihinde birinci büyük kongresini yapan Demokratik Eylem Partisi'ni kurmuşlardır. Bu kongrede Aliya İzzetbegoviç tüm delegelerin oyları ile genel başkanlığa seçilmiştir. 18 Kasım 1990'da yapılan seçimde bu parti oyların % 39'unu alarak birinci parti olmuş ve Aliya bu sayede Ocak 1991'de Bosna Hersek Cumhurbaşkanı olmuştur.

Aliya, İslam coğrafyası olarak çok sınırlı mekânların bilindiği bir dönemde Bosna'yı Müslümanların gündemine taşıdı. Bu açıdan bakıldığında İslam dünyasına katkıları için neler söylersiniz? 

1992-1995 yılları arasında Avrupa'nın ortasında Bosna Hersek’te 3,5 yıl süren etnik soykırım katliamlar döneminde Aliya İzzetbegoviç “Bosna Hersek’in 2. Endülüs olmasına izin vermeyeceğiz” dedi. Şanlı bir direnişle o dönemde tüm İslam dünyasının da birlik ve beraberlik içinde olmasına vesile olmuştur.

Bugünün şartları Bosna'da yeni bir diriliş kahramanını daha çıkarır mı?

İslam toplumları direniş dönemlerinde kendi içlerinden kahramanlarını çıkarırlar. İslam tarihi bunun sayısız örnekleri ile doludur. Halid Bin Velid, Selahaddin Eyyubi, Fatih Sultan Mehmet gibi kahramanları çıkarmıştır. Gerekirse yine çıkaracaktır. Ama Bosna’da benzeri acıların yaşanmaması umudumuzdur.

Avrupa'da İslam'a sahip çıkacak bir toplum, bazıları için cidden korkulu bir rüya oldu. Bu açıdan bakıldığında Bosna'nın geleceği nasıl görülüyor?

Bosna Hersek’te yaşayan Boşnak Müslüman toplum o toprakların otantik halkıdır. Asırlardır o coğrafyada yaşamaktadırlar.

Avrupa’da Arnavut Müslümanlar var. Osmanlı döneminde Anadolu’dan gitmiş ve halen Türkçe konuşan Kosova’da, Makedonya’da, Bulgaristan ve Romanya’da yaşayan soydaşlarımız bulunuyor.

Bosna Hersek bugün bağımsız bir devlettir. BM ve Avrupa Konseyi'ne üyedir. Bosna Hersek’te toplam nüfusun % 54'ünü Boşnaklar oluştururken, %30'unu Sırplar ve % 15'ini Hırvatlar oluşturur.

Biz Bosna ziyaretimizde Aliya'nın Türkiye'de Bosna'dan daha çok tanındığını gördük sanki. Doğru mu bu izlenimimiz? Doğruysa bunun sebebi nedir?

Bosna Hersek 45 yıl sosyalist federal Yugoslavya yönetiminde kaldı. Bosna Hersek’te de her dünya görüşünden insan yaşıyor. Sizin karşılaştığınız doğal bir sonuç. Aliya’yı sevenler, takdir edenler olduğu gibi sevmeyenler de var.

Aliya'nın ilginç ve çok doğal resimleri var. Mesela bir erkek çocuğunun yanında bağdaş kurmuş oturan resmi gibi... Bu açıdan bakıldığında, neler bıraktı geriye?

O bir mütefekkir idi. Çok sayıda eseri bulunuyor. Dürüst ve ilkeli bir devlet adamı olarak örnek oldu. Çok sayıda siyaset adamı yetiştirdi. Bosna Hersek halkı için Allah’ın lütfu idi.

Mezarını, halkın şehit olmuş evlatlarının arasına yaptırmış kaç cumhurbaşkanı çıkar dünyada bilmem. Ama kabir taşına "Abdullah" yazdıran bir lider, nasıl bir halk düşlemişti?

Mütevazı bir insan idi. Halkının içinde idi. Korumalarının halkı rahatsız etmesine izin vermezdi. Tüm davranışları İslam âlemindeki siyaset adamlarına örnek olmuştur.

Bosna'da sadece Sırp mermilerinin vızıltısını değil, alperenlerin atının nal şakırtılarını da duyduk. Buradan bakıldığında son bir Aliya değerlendirmesi için neler ekleyeceksiniz?

Dünyada birçok kuruluş kendisine ödüller verdi. Daima bu ödüllerin maddi boyutunu şehit yakınlarına bakan vakıflara ve eğitim kurumlarına bağışladı.

Haşim Akın konuştu

YORUM EKLE