Hıdır Toraman: Okumak, Agâh Bir Millet Olabilmenin En Etkin Yolu

''Süreklilik arz eden yegâne okuma meşguliyetim şiir. 'Niçin' diyorsunuz, çünkü malum sistemin muktedirleriyle suç ortaklığına girmekten kaçınan, sermayenin üstünde hâkimiyet kuramadığı sadece has şair kaldı.'' Dünyabizim Kitap Söyleşileri'nde bugünkü konuğumuz 80 kuşağından bir şair: Hıdır Toraman.

Hıdır Toraman: Okumak, Agâh Bir Millet Olabilmenin En Etkin Yolu

Bugün Dünyabizim Kitap Söyleşileri’nde 80 kuşağına mensup şairlerden birini ağırlıyoruz: Hıdır Toraman. Şairliğinin yanında Toraman -bunu kendimden biliyorum- eline tutuşturduğu güzel bir kitapla öğrencilerini kitapların uçsuz bucaksız dünyasına çekmeyi başaran özverili bir öğretmen.

Hıdır Toraman'ın ilk şiirleri, 1980'lerde Ankara’da çıkan Aylık Dergi’de yayımlandı. Aylık Dergi, Albatros, Dergah, Kayıtlar, Hece, Türk Dili, Aşkar, Melâmet ve İpek Dili gibi dergilerde şiir ve denemeler yazdı. Kendine has üslubuyla şiirlerinde okuru aşkın olana, hikmete ve bu dünyanın yabancısı olmaya davet eden şairin yayınlanmış üç şiir kitabı mevcut: Yeryüzü Mühürlenince, Yüklemler, Kızgın Pars Kopuk Topuk.

Şu an başucu kitaplarınız hangileri? Döne döne okuduğunuz kitaplar var mı? Tabii niçin bunlar?

Döne döne okuma isteği duyduğum bir nesir örneği yok ama şiir kitapları var. Bana esenlik veren şairler, içinde bulunduğum iklime göre değişiklik gösterir. Yeri gelir yeni kuşaklara yönelirim, yeri gelir İkinci Yeni şairleriyle ilgilenirim. Divan okuduğum da olur; Mallarme, Rilke, Ezra Pound, Paul Celan, Nizar Kabbanî okuduğum da. Tabii sıklıkla uğradığım iki büyük liman daha var: Cahit Zarifoğlu ve İsmet Özel.

Süreklilik arz eden yegâne okuma meşguliyetim şiir. “Niçin” diyorsunuz, çünkü malum sistemin muktedirleriyle suç ortaklığına girmekten kaçınan, sermayenin üstünde hâkimiyet kuramadığı sadece has şair kaldı.

Çalışırken, yolculuk yaparken veya okurken ne tür müzikler dinlersiniz?

Yolculuk yaparken ya da okurken müzik dinleyemiyorum ancak yolculuklarda ekseri radyo, yani ajansları dinlerim, hatta çocuklar bu konuda benden şikâyetçidir, siz sorunca hatırladım:) Ancak evde ya da iş yerinde masa başında çalışırken müzik dinlerim. Hele işin içinde şiir varsa müziksiz yapamam.

Müzik ve şiir, ayak sesleri birbiriyle uyumlu iki yoldaş... Müzik, insanoğlunun, şiirin eksikliğini giderme gayretinin bir mahsulüymüş gibi geliyor bana. Bu ikili, insanın inanarak, duyarak, aşk ile yaptığı en saf dualardandır.

Benim okuduğum şiirler gibi, dinlediğim müzikler de dönem dönem değişir. Kendimce oluşturduğum blues, caz, klasik Batı müziği ve halk müziği listelerim var. Bu aralar Keith Jarrett, Enver İbrahim, Erik Satie ve piyano ağırlıklı olmak ürere klasik Batı müziği ustaları en sık dinlediklerim.

Nasıl okumayı severseniz? Sizin için ideal bir okuma biçimi ve ortamı var mı?

Okumak bir kitap üzerinde çalışmaktır aslında, kitap yazmak kadar bir disiplin istiyor. Ne var ki okuma serüveni konusunda milletçe geri düştük. “İkra” ayetine rağmen en temel sorunu “okumamak” olan bir topluluğuz artık. Okuma dikkatimiz fena halde dağılmış durumda. Hayatımızın hemen her alanına niceliğin kör kuvveti hâkim. Okumak elbette kişilik edinebilmenin, agâh bir millet olabilmenin en etkin yolu. Tevfik El-Hakim’in şu tespitini çok önemsiyorum: “Saadet bize dışardan değil, içerlerimizden gelecek.” O bakımdan yeniden mahalle mektebine, eve, kitaba geri dönebilmemiz en büyük temennim.

Ama iş hayatımız, yüksekokullar da buna dâhil, disiplinli ve ideal bir okuma düzenine ulaşmamıza müsaade etmiyor. Okumaya zaman bulamıyoruz ancak ona zaman ayırabiliriz. Benim okumalarım birkaç kitaba aynı zaman diliminde başlama şeklinde oluyor ekseri. Çalışma odamda ve evin farklı köşelerinde okunmaya hazır kitaplara, dergilere rastlamak mümkün. Çok şükür hane halkı bu duruma alıştı. “Lavaboda kitabın ne işi var?” cümlesi kurulmuyor artık bizim evde:)

Arayıp da ulaşamadığınız veya çok zor bulduğunuz kitaplar var mı?

Baskısı olmayan kitaplar hariç, yerli ya da yabancı kitap tedariki eskiye oranla şimdi çok daha kolay. Online kitap alışveriş siteleri birbirleriyle yarışıyor. Güzelim medeniyet bu işi çözdü, sahaflığı da el birliğiyle öldürmek üzereyiz!?

Okurken “bunu ben yazmalıydım” ya da “tam da beni anlatıyor” dediğiniz kitaplar oldu mu?

Tabii ki okumaktan muradımız kendimizi okuyup yazabileceğimiz bir irtifaya ulaşmak. Siz de takdir edersiniz ki bir Yunus Emre olmak nihayetinde nasip işi. Rahmetli Cahit Zarifoğlu’nun Yaşamak adlı anlatısı yeri doldurulamaz bir eser gibi geliyor hâlâ bana.

Filmi yapılsaydı mutlaka izlerdim dediğiniz roman, hikâye, tarihi olay ve şahsiyet var mı?

Olmaz olur mu? Ebu Hanife, Ahmet Yesevi, Ahî Evran, Yunus Emre, Mevlana ya da Nasrettin Hoca duyarlılık bakımından sinema sanatı için çok fazla belki ama bu topraklarda hikâye sahibi bir hayli Çolak Salih var. Bununla birlikte diyorum, keşke Türk sineması sözgelimi, Saatleri Ayarlama Enstitüsü kahramanı Hayri İrdal’ı beyaz perdeye aktaracak yetkinlikte olsaydı.

Ailece okuduğunuz veya bilhassa çocuklarınıza okuttuğunuz kitapları soralım bir de?

Yakın zamanlarda İsmet Özel’in Üç Zor Mesele’sini yeniden okudum ve şu an bizde üçüncü okumayı oğlum Taha yapıyor. Bu arada ailece zaman zaman, Kırk Hadis derlemesi okumaları yapıyoruz.

Genellikle tatil nazarıyla bakılan yaz ayları başladı, siz nasıl dinlenmeyi tercih edersiniz?

Eğitim sektöründe olmam hasebiyle çalışmalarımız yaklaşık otuz yıldır kesintisiz devam ediyor. Eğitim-öğretim faaliyetlerinin içine “tatil” kavramını yerleştirmekte zorlanıyorum. Tatil ve dinlenme kültürüm çok zayıf galiba. Eğer olur da şiir beni bırakırsa bir gün, dinlenmeyi düşünüyorum.

Kitaplarınızı nereden temin edersiniz?

Fuardan ve internet üzerinden tedarik ediyorum daha çok; aradıklarım sahaflık kitaplar değilse tabii.

 

Röportaj: Munise Şimşek

YORUM EKLE