Müslüman coğrafyanın farklı köşelerinden Türkiye’ye yolu düşen gençlerle yaptığımız röportajlar serisine 2016’nın sonbaharında verdiğimiz geniş arayı sona erdirmenin zamanı geldi. En son Pakistan’dan bir dostumuza yönelttiğimiz sorularımızı bu sefer Etiyopya’dan bir dostumuza, İstanbul Şehir Üniversitesi’nde eğitimini sürdüren ve Al Sharq Forum’da genç bir araştırmacı olarak görev yapan Cafer Kedir'e soruyoruz:
Bize ülkenden bahsedebilir misin? Nüfus hangi kesimlerden oluşuyor?
Ülkemin resmi adıyla başlamak gerekirse, Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti. Afrika Boynuzu olarak anılan Afrika’nın doğusunda yer alan Etiyopya, 95 milyon insana ev sahipliği yapmakta. 6 ülkeyle sınır komşusu olan Etiyopya’da 13 eyalet mevcut. Nüfus, faklı dilleri konuşan birçok farklı milleti içermekte ve Etiyopya’da 70’den fazla dil konuşulmakta. Dağları ve derin ormanları ile zengin olan coğrafyamız Ekvator’a yakın olduğundan ötürü hem yemyeşil ormanlara hem de güneydoğusunda geniş çöllere sahip.
Ayrıca belirtmek gerekir ki din, Etiyopya’da büyük rol oynamakta. Nüfusun yüzde 50’den fazlası Müslüman iken geriye kalanı Ortodoks Hristiyan. Bir kısım Katolikler, Protestanlar ve Yahudi topluluklar da var.
Etiyopya’yı dünya çapında ünlü yapan başkaca şeyler de var. Örneğin, spor alanında Etiyopya uzun mesafe koşu alanındaki hızlı koşucuları ile meşhur. Ayrıca, Etiyopya kahvesi de oldukça ünlü.
Ülkenin kültürünü anlatacak 3 şeyden bahseder misin?
Yemek kültürü: Etiyopya’da aile bağları çok güçlüdür ve bu, insanları sofrada bir araya getirir. Sofra, aile yapısı ve sosyal saadet için önemli bir unsur. Kahvenin doğum yeri olan Etiyopya, aynı zamanda geleneksel yoldan kahve ikramının da beşiği. Bu ikram kültürü, topluluklar arası kültürel ve sosyal birlikteliği de sağlıyor.
İlginç bir husus, Etiyopya takviminde 13 ay var. Son ay 5-6 gün sürüyor ve diğer ayların hepsi 30 gün. Etiyopya kültürünün bir parçası da bol bol tatiller ve bayramlar. Bayramları Müslümanlar ve Hristiyanlar birlikte kutlarlar.
Etiyopya’da birçok tarihi anıt ve mekân var. Bunlar, Etiyopya’nın kültürünü şekillendiriyor.
Ülkende öne çıkan, gençlerin en çok saygı duyduğu, takip ettiği Müslüman şahsiyetler kimler?
Erken İslam tarihi döneminden iki ünlü tarihi kişilik, Bilal el Habeşi ve Ashama bin Abjar el Necaşi’dir. Bu iki figür, tüm İslami gençliğin ve toplulukların hürmet ettiği kişilerdir. Bizler onları, sayelerinde bu topraklarda İslam’ın kabul edildiği ve yayıldığı, gurur duyulacak figürler olarak görürüz.
Ülkende İslam kültürüne dair yayın yapan önemli dergi, gazete, TV kanalı vb. var mı?
Ülkenin İslami kültürü esas olarak günlük etkinliklerden oluşuyor. Eğitim, ticaret ve kültürle alakalı diğer meseleler, İslami gelenekten etkileniyor. İnsanlar etkileşime geçip Kur’an okuma yarışmaları ve camilerde, diğer kültür merkezlerinde seminerler organize ediyor.
Africa TV, Sudan’da konuşlu olan ve yayını Etiyopya’ya ulaşan bir kanal. Etiyopya’daki Müslümanlar arasında izlenen temel dini kanal bu. Ayrıca her cuma yayın yapan bazı gazeteler var. Fakat şimdilerde bunlar hükümetin baskısı altında. Sansür ve basın özgürlüğü problemi mevcut.
Ülke yönetiminde İslami kesimin, İslami fraksiyonların etkisi nedir?
Etiyopya devleti, seküler bir devlet. Devlet ve dinin ayrılması, anayasal bir ilke. Devletçe finanse edilen İslami İşler ve Dini İlişkileri Kurumu var. Bu kurum, Etiyopya’daki Müslümanların temsilcisi konumunda. 2012 yılında, bu kurumun menfaatleri ile Etiyopya’daki Müslümanların menfaatleri arasında çatışma vardı. Etiyopyalı Müslümanlar, bu kurumun kendi iradelerini temsil etmediğini, tamamen reforme edilmesi gerektiğini ve hükümetin kendi menfaatleri için dini kurumları kullanmamasını istediler.
Politik alanda ise Müslümanların pek temsil edildiği söylenemez. Bu da bir temsiliyet sorunu doğuruyor. Politika daha ziyade etnisite üzerinden dönüyor.
Ülkendeki Müslümanların dini yaşantısını sürdürmesinin önünde bir engel var mı?
Geçtiğimiz yıllarda hükümetin bazı müdahaleleri vardı. Bunlar da Müslümanların hükümete karşı barışçıl protestolar yapmasına yol açtı. Bunun dışında Etiyopya’da farklı dinlerin bir arada yaşaması, oldukça güçlü bir anlayış. Yıllardır bir diğerimizi aynı ulusun vatandaşları olarak kabul ettik. Bu da kendi aramızda güçlü bir bağ oluşturdu.
Yıllar boyunca Müslümanlar ve Hristiyanlar harmoni içerisinde yaşadılar. Daha önceleri Etiyopya’da hegemonya ve meşruiyet sağlamak amacıyla bu iki dinin mensupları arasında bazı çatışmalar ve savaşlar gerçekleşmiş. Yıllar içerisindeyse bu çatışmalar demokratik bir sisteme evrilmiş.
Peki, Etiyopya’da Müslümanların din eğitimini ve bilgisini aldıkları kurumlar nelerdir?
Farklı şehirlerde dini eğitim veren gayrıresmi kurslar var ancak üniversite seviyesinde herhangi bir eğitim yok. Ancak kursların yanısıra kırsal alanlarda “medreseler” mevcut. Bu kurumlar, İslami ilimleri öğretmek için hâlâ geleneksel yolları kullanıyor. Camilerdeki ve belli yerlerdeki küçük halkalar da İslami eğitimi canlı tutuyor, nesillerdir devam ettiriyor.
Yakın gelecekte Etiyopya’ya dönmeyi düşünüyor musunuz?
Kariyerime Türkiye’de devam etmeyi umuyorum. Eğitimimi tamamladığımda burada bir süre çalışmak istiyorum. Fakat nihayetinde Etiyopya’ya döneceğim. En nihayetinde, ülkeme hizmet etmek akademik ve yaşama dair hedeflerimden biri.
En çok neyi özlüyorsun?
Etiyopya mutfağını ve ailemin kırsal bölgedeki yerini özlüyorum. Bu, büyük ebeveynlerimin yaşadığı çok basit bir hayat şekli. Çocukluktan hatırlayabileceğiniz bir deneyim...
Türkiye’ye geliş sebebin neydi?
Türkiye’ye asıl geliş sebebim, modern sistemde olmasının yanında dini pratiklerde rahatlık da sağlayan bir eğitime duyduğum kuvvetli ilgiydi.
Türkiye’ye yabancılık problemi yaşadın mı? Yaşadıysan bir yabancı olarak yaşadığın problemler neydi?
Biraz yaşadım, Sahraaltı Afrika’dan gelen bir yabancı olmak problemleri arttırıyor. Türkiye’deki insanlar hâlâ Afrika gibi yerlerden gelen yabancılarla anlaşmak konusunda ilk aşamadalar. Yabancılara nasıl yaklaşmaları gerektiğine dair anlayış yeni yeni gelişiyor. Türkiye’de kırsal bölgelere gittiğimde bu durum daha da belirgin.
Türkiye ile Etiyopya arasındaki en benzer noktalar nelerdir?
Etiyopya ve Türkiye arasındaki en büyük benzerliğin, İslami gelenekle birlikte sosyal birliktelik hissi olduğuna inanıyorum. Bunun dışında bazı kültürel benzerlikler de var:
İki taraf da tarihinden gurur duyuyor. Etiyopya’nın Axum Krallığı gibi çağlar boyu sürmüş bir imparatorluk tarihi var. Türkiye de aynı şekilde Osmanlı İmparatorluğu’nun takipçisi. Yani, miras oldukça benzer.
Bir diğer taraftan da, Türkiye ve Etiyopya’nın Batılı ülkelerce kolonileştirilmemiş olması ilginç bir olgu.
Türkiye’ye gelmeden önce burası hakkında düşündüğün ama çok yanıldığın bir şey var mı?
Etiyopya’da iken Türkiye’ye dair bilgilere erişimimiz oldukça sınırlıydı. Türkiye’yi sadece İslam dünyasını ve ötesini yönetmiş olan ilk dönem Osmanlı tarihi aracılığıyla biliyorduk. Bu tarih biraz da eski Etiyopya tarihinde Osmanlıların ilk olarak, Etiyopya’nın Hristiyan kralına karşı Müslümanları desteklemeye gelmesinden biliniyor.
Öte tarafta, şimdilerde TV dizileri ve benzeri Türk medya programları var. Bunlar, Türkiye’yi tanıtmak konusunda sadece Etiyopya’yı değil dünyada birçok yeri etkiliyor. Etiyopya’da ve Arap dünyasında da bunlar şimdi büyük bir trend.
Beni en çok şaşırtan şeylerden biri, burada yaşarken tecrübe ettiğim, insanların tutumlarındaki kolaylık. Dindar olmak da başka bir seçim şansı da çok rahat ve insanlar özgürce karar verebiliyor. Ben daha az modern bir tarz beklerdim ama tamamen tersi mevcut. Burası, ortaya çıkan modernleşmeyi benimserken geleneksel inançlarına da bağlı kalan bir ülke olmuş.
Türkiye’deki Müslümanların İslami pratikleri sürdürmesinde bir zorluk olduğunu düşünüyor musun?
Türkiye’nin, insanların neye inanmak istediklerini seçebildikleri bir özgürlük ortamına doğru gittiğine inanıyorum. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonraki yıllarda İslam’ın pratiklerini yaşamayı zorlaştıran birçok reform yapılmıştı. Ülkeyi Batılılaştırıp dini alandan uzaklaştıran tarihi değişimler vardı. Fakat Türkiye’nin olgunlaşma süreci sayesinde ülke, bir tür geleneksel ya da modern dini yaklaşımı oturtmaya doğru ilerliyor.
Türkiye’deki üniversiteler hakkında ne düşünüyorsun?
Türkiye’deki üniversiteler hızla gelişiyor ve küresel ölçekte daha rekabet edebilir hale geliyor. Daha fazla yabancı öğrenci çekme ve Türkiyeli öğrencileri de küresel ölçekte düşünüp yerel ölçekte hareket etme hususunda güçlendirme çabası veriyorlar. Üniversitemde okurken harika bir deneyim yaşadım ve burası bana Türkiyeli öğrencileri tanıyıp onların değerlerini ve geleneklerini anlama şansı verdi. Ek olarak, diğer uluslararası öğrencilerle de tanıştım. Bu, Türkiyeli öğrenciler için de bir şans.
Türkiye’deki kültürle kendi kültürünü karşılaştırdığında en büyük farklılıklar neler sence?
Türkiye’deki insanlar çok daha çalışkan. Azimliler ve kendilerini geliştirmek konusunda istekliler. Etiyopya’da gelişim seviyesi hâlâ artıyor ancak çalışma etiğinin hâlâ zayıf olduğuna inanıyorum.
Bunun dışında, adlandırma sisteminde farklılıklar var. Etiyopya’da soyadı sistemini takip etmeyiz biz. Büyükbabanın ismi soyisim olur. Ayrıca kadınlar evlendikten sonra soyadlarını değiştirmezler.
Burada en çok neleri ve nereleri seviyorsun?
Türkiye’deki en iyi deneyimim yemek oldu. Ülkenin farklı yerlerinde birçok çeşitli ve harika lezzet var. İnsanlar da daha iyi yemek pişirmek konusunda yaratıcı olmaya meyilli. Türkiye’nin birçok farklı bölgesinde birçok yemek tattım ve hepsinin ayrı lezzetleri var.
Ayrıca insanların misafirperverliğinin keyfini de sürdüm. Birçok kereler yolda yürürken durdurulup nereden olduğum, bu ülke hakkında neler hissettiğim soruldu. Türkler, yabancıların kendilerini nasıl gördükleri konusunda hassaslar. Hatta birçok insan, yabancı demek yerine “misafir” diyor. Farklı düşünce ve inançlara sahip olunsa bile oldukça sıcak kanlı bir halk.
Türkiye’nin farklı yerlerine seyahat etmek benim favori aktivitem. Farklı yerler ve doğal güzelliklerin tadını çıkarmak çok ilgi çekici ve çabaya değiyor. İstanbul’da en sevdiğim yerlerse Fatih, Beşiktaş ve Üsküdar.
Deniz Baran