Dergilerin çeşitli sıkıntılarla var olmaya çalıştığı bir ortamda şartlar ne olursa olsun çıkmaya devam eden bir dergi Bir Nokta… Her ay okuruna selam veren bir ses… Bir Nokta dergisi Mayıs ayında 100. sayısını çıkardı.
![]() |
(+) |
Bugün, Bir Nokta Kitaplığı’ndan yayınladığı kitaplarla da yetiştirdiği öykücü ve şairlere sahip çıkan bir dergi… Aliye Akan, Resul Tamgüç, N. Halil Atlıhan, Şefik Memiş, Bedran Yoldaş, İbrahim Yarış ve diğerleri… Bir Nokta sayfalarında yer bulan çalışmalarını yine Bir Nokta ile kitaplaştırdılar. Bir dergi için az şey midir bu?
Biz de derginin 100. sayısını vesile bilerek; hem derginin okurlarına hem derginin yazarlarına Bir Nokta’yı sorduk.
Bir Nokta dergisi edebiyat ortamındaki varlığını hem yayınladığı ürünlerle hem her ay okura ulaşma kararlılığı ile sürüyor. Bir Nokta dergisi yazarları şiir, öykü ve deneme kitaplarıyla derginin okul kimliğinin örneği oldu. Bir Nokta’nın sizin için edebiyattaki yeri nedir? Bir Nokta’nın sizdeki karşılığı nedir?
Nurettin Durman (Şair-Yazar): “Klas bir duruşu temsil eder”
Öncelikle Bir Nokta dergisi bir birikimin hayata katılmasıdır.
Kardelen, Düş Çınarı, Bir Nokta… Böylece gelişir ve klâs bir duruşu temsil eder. Diriliş dergisi, Edebiyat dergisi devamında edebiyat dünyamıza kalıcı ürünler, yetkin eserler vermek için kararlı bir yürüyüşü sürdürmek için var oluşun anlamını irdelemeye gayret eder. Yol uzundur, nokta ile başlar ve devam eder…
Yasin Şafak (Yazar): “Bana haddimi bilmeyi öğretti”
İlk çıktığından bu yana mevsimde bir, bazen de daha sık frekansta Bir Nokta’da yazdım. Böylelikle Bir Nokta’yı ben değerlendirmeyeyim… Bunu, dergiye daha dışarıdan bakan gözlere bırakayım. Fakat Bir Nokta’nın bana ne gibi katkısı olduğuna cevap verebilirim. Geriye dönüp bakınca şairaneliğe heveslendiğim aşırı didaktik metinler yavaş yavaş azaldı. Aslında bir ikisi dışında yazdıklarımın çoğu öyküye de girmez.
Konuşma diline yakın, günceye yaklaşan, doğrudan siyasî söyleme giden denemede karar kılmam açısından Bir Nokta dergisi bana yön vermiştir. Biraz haddimi bilmeyi öğrendim. Bana, örselemeden ve kırıp dökmeden yön veren Bir Nokta’ya müteşekkirim.
Hüseyin Kaya (Şair-Yazar): “Hep ‘kendi’si olarak kaldı”
Bir Nokta’yı ilk kez A. Turan Alkan Hocanın üniversitedeki odasında görmüş; tasarımıyla, uzaktan-yakından tanıdığım yazar, şair kadrosuyla sıcak ve samimi bulmuştum yıllar önce. İlerleyen yıllarda derginin yeni sayılarını görme, okuma fırsatım oldukça bu ilk kanaatim iyice pekişti. Dergi yıllar geçtikçe samimiyetinden ve İstanbul’da yayımlanıyor olmasına rağmen tevazuundan bir şey kaybetmedi; aksine bu vasıflarını pekiştirdi.
Bir Nokta hiçbir zaman yüksek sesle konuşmadı, kendisinden başka kimseye yakın durmak gibi bir endişeyi taşımadı görebildiğim kadarıyla ve bir edebiyat dergisinde olması gereken ağırbaşlı tavrını hep muhafaza etti.
Bir derginin kaç sayı çıktığından daha önemli olan şey, biraz da o derginin kaç sayı “kendi” kalabildiğidir. Bir Nokta, takip edebildiğim kadarıyla ilk sayıdan yüzüncü sayısına kadar “kendi”si kalabilen ve hep aynı kaygılarla aynı düzenle aynı renklerle yayımlanan, yüzüncü sayısına rağmen genç kalabilmeyi başarabilmiş nadir bir dergi. Hep böyle kalır umarım. ‘Bir Nokta’nın 100 sayıya ulaşmasında benim de emeğim var’, diyen herkese teşekkür ediyor, selamlarımı gönderiyorum.
Cevat Akkanat (Şair-Yazar): “Türkiye ortalamasının üstünde eserler de neşrettiler”
Bir Nokta’yı ilgiyle takip ediyor, sıkı bir şekilde okuyorum. Derli toplu bir dergi. Kendine özgü bir disiplini var. İçe büyüyen bir yapı. Dışa kapalı mı? Olabilir, yanılmış olmakla birlikte, böyle bir intiba aldım. Bu kanaate, özellikle tenkide karşı mesafeli duruşları yol açtı. Gerçekten de tenkit metni pek yer almadı Bir Nokta’da. Bunu özellikle dile getirmiştim bir görüşmemizde Mürsel Sönmez’e. Kabul etmişti. Belki de yıkıcı buluyordu tenkidi. Garipsemiştim bu yaklaşımı.
Bir Nokta’yı olduğu gibi, Bir Nokta tarafından yayınlanan kitapların çoğunu da okudum, inceledim. Bir kısmını Milli Gazete’deki köşemde tahlil ettim, tenkit ettim. İçlerinde Türkiye ortalamasının üstüne çıkan eserler vardı. Bunları söz konusu yazılarımda zikrettim.
Bu arada, Bir Nokta’da herhangi bir edebî metnimi yayınlatmadım. Gerçi son beş-on yıl içinde dergilerde fazla yer almadım. Ama pek çok dergiye göre, Bir Nokta, içinde yer almakta sıkıntı duymayacağım bir dergiydi. Öyledir…
Derginin edebiyatımız içindeki yeri, bence okul olma programı ile açıklanabilir. Zira Bir Nokta, Mürsel Sönmez’in önderliğinde, bir edebiyat okulu olmaya doğru yol almaktadır…
Sadık Yalsızuçanlar (Yazar-Yapımcı): “Bir Nokta bizi yola çağırıyor”
Bir, birlik; nokta ise tekliktir. Bir Nokta’nın ruhunu Nurettin Durman’ın şu dizeleri ele veriyor gibi:
‘Bir yaz yağmuru gibi toprak kokusu gibi
Kuşluk vakti olanda derin bir nefes gibi…’
Böylesi ‘iletişim ortamları’nın derin bir soluk olduğu kanaatindeyim. Bir Nokta’da çok değerli şairler, yazarlar var. Ve kararlı yürüyor. Bir yolda olduğunu görüyoruz. Yolda olmak… Belki Bir Nokta gibi pek az dergi bize bunu söylüyor. Bizi yola çağırıyor; yolda olmanın bilinci içinde, yorucu ama o ölçüde güzel bir yolculuğu gerçekleştiriyor.
Suavi Kemal Yazgıç (Şair-Yazar): “Daha nice 100’lere, daha nice yüzlere”
Okur olarak 100. sayısına ulaştığını öğrenmekten mutlu olduğum Bir Nokta deyince aklıma dergiyi çıkartan arkadaşlardan önce iki ismi getiriyor. Fethi Gemuhluoğlu ve Nuri Pakdil. Bunu önemsiyorum. Zira hiçbir gerçek derginin ilk çıkış tarihi, ilk sayısının matbaasından çıkış tarihi değildir. Hep daha öncesi, evveliyatı, soyağacı vardır.
Aksi takdirde dergi, sırf çıkarmış olmak, bir iki ismi parlatmak için yayın hayatına atılmış olur ki, öyle bir derginin ömrü 50 yıl sürse de 'bereket’i ve 'nasib’i olmaz. 100. sayısını idrak ettiğimiz Bir Nokta ise çizgisini, sağlam duruşunu, dervişâne tavrını hiç bozmadan sürdüren, gençlere sayfalarını açarken bir lütufta bulunuyormuş gibi davranmayan, tam tersine bir yoldaş kazanmış olmanın sıcaklığını hisseden 'imece' heyecanıyla çıkan bir dergi. Daha nice 100'lere, daha nice yüzlere diyorum.
Süleyman Çelik (Şair): “Arkadaşlarımızla birlikte coşkulu ve ‘hesabı verilebilir’ bir uğraş içindeyiz”
Bir Nokta dergisi asil bir duruşla hiç kimseye vurmadan, sadece söyleyeceği sözü olanlara bu imkânı sayfalarıyla açan; bu coğrafyanın yerli sesini önemserken, tüm arzın Rabb’in emaneti olduğu bilincinde olan bir dergi olma iddiasıyla yola çıktı ve ulaşmış olduğu 100. sayı da sanırım bu iddiayı destekler niteliktedir.
Şiir ve öykü ağırlıklı olarak yürüyüşüne devam eden Bir Nokta, gerek usta şair ve yazarlarıyla, gerekse bir anlamda gözünü Bir Nokta’da açmış yetenekli ve cesur gençleriyle edebiyatımıza kalıcı izler bırakma gayretindedir. Köklerine, saygının ötesinde bir bağlılıkla tutunma ihtiyacında olan ve bunu her fırsatta ve sayıda dile getirmeyi önemseyen Bir Nokta için; Hz. Mevlana, Yunus Emre, Mehmet Akif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç ve Nuri Pakdil gibi isimler yolumuzu aydınlatan vazgeçilmez yıldızlardır.
Süleyman Çelik olarak, bile isteye edebiyat piyasasının dışında kalmayı tercih etmiş birisiyim. Bu tercihim yıllar boyunca değişmedi ve uzaktan izlediğim gidişata bakılırsa değişmeyecek gibi de görünüyor. Beğendiğim ve izlediğim birkaç dergimizle birlikte, şairi olarak anılmaktan onur duyduğum Bir Nokta ile doğru bir yerde durduğuma inanıyorum. En az katkı sağlayan birisi olmakla beraber, arkadaşlarımızla birlikte coşkulu ve ‘hesabı verilebilir’ bir uğraş içindeyiz. Bunu önemsiyorum. Hayatımız gibi, yazdıklarımızdan da hesaba çekileceğimize inanıyorum. Bir Nokta hayatımızın bir parçası ve onu taşıyabileceğimiz noktaya kadar taşımak niyet ve azmindeyiz. Sözün özü budur.
M. Ragıp Karcı (Şair): “Büyük şeyler söylemiyorlar ama söyledikleri değerli”
Dergicilik alanında bu sürekliği sağlayan az sayıda dergilerden biri. Özelliği de yeni şair ve yazarlara sayfalarını açık tutması. Önemli bir şeydir bu. Edebiyattaki yeri de tevazu ve saflık gibi görünüyor. Büyük bir etkisinin olduğunu söylemek zor... Ancak yurdumuzda etki alanını genişletmek biraz da Ergenekon türü bir yapılanma ile mümkün görünüyor. Ergenekon tipi etkinlik ve sürekliliğin de edebî manada değerinin olduğunu söylemek biraz safdillik olur. Büyük şeyler söylemeye niyet etmiyor benim görebildiğim kadarıyla bu dergide görünenler; ama söyledikleri ve yaptıkları şeyler bir değeri ifade ediyor.
Mahmut Avcı (Şair): “Bu değirmende hem buğdayız hem değirmen taşı”
Bir Nokta’nın bir noktası kabilinde derginin küçük bir ismi olarak büyümek ve şiirlerle çoğalmanın müthiş keyfini sürüyorum. İnadına, okulsa okul evse ev bilip tek ikametgâh bellediğim bir nokta. Vitrinlerde gövde göstermek değil, değirmende hem buğday hem değirmen taşı olmanın bereketine inandırarak, işçiliğimizi sürdürmekten öte kaygıları kalbimizden aldığı için kılavuz bir nokta. “Ellerimizle yaptığımızın bizim olacağı” ötesindeki tüm gürültülerin geçici olduğunu öğreten bir bilge kişi Mürsel Sönmez şahsında bir nokta.
Bir Nokta’nın edebiyattaki yeri; modern zamanların insanını sözcüklerle kirletme savaşına temiz paklayıcı sözcüklerle karşı koyma çabasının ayda bir seferi olmasıdır.
Edebî üründe karar kılıp sanatsal yaratmayı asıl iş bellemesi bağlamında, tutarlı bir ürün dergisi olması kendisini vazgeçilmez yapacaktır. 100 sayı, 10 yıl, 17 kitap bunun nicel göstergesidir. Niteliğini de nitelik avcıları bellemiştir, belleyecektir.
Recep Şükrü Güngör (Yazar): “Edebiyatı yaşatan ada dergilerden biri”
Dergilerin sürekliliğini önemserim. Çok iyi iki sayı çıkıp kapanmasındansa bir seviyeyi yakalayıp varlığını sürdürmesini yeğlerim. Bir Nokta dergisini baştan beri olmasa da üç yıldır okuyordum. Kimi eleştiri yazılarını, öykülerini çok beğendiğimi söylemeliyim. Yüz sayıya ulaşmış. Derginin kadrosunu kutlarım.
İki yüz, beş yüz, bin beş yüzüncü sayıyı da hesap ederek yola devam etmelerini dilerim. Bu anlamda, Hece, Hece Öykü, Yedi İklim, Dergâh, Varlık, Türk Edebiyatı, Yağmur, Yolcu dergileri de sürekli yayınlanmaları bakımından mühimsediğim dergilerdir. Edebiyatı yaşatan ada dergilerdir. Nefes adacıklarıdır. Yerinde ise yazar nefesi türeten bir organdır. Bir Nokta dergisi de edebiyatımıza yeni kalemler kazandırmış bir dergidir. Çok çok sayılarda Allah ömür verirse buluşmak isterim.
Bedran Yoldaş (Bir Nokta yazarı): “Burada emin ellerdeyiz”
Bir Nokta, hayatımızın nirengi noktası kabilinde önem arz ediyor ve burada yazıyor olmayı da bir ayrıcalık olarak addediyorum. Şair Mürsel Sönmez yönetiminde bilinmeyen denizlerde yelken açıyor olmanın verdiği güvenle yarınlara emin adımlarla daha aydınlık bir satıhta var olma mücadelesine ortak olduğum için da ayrıca mutluyum. Sığ sularda yelken açmanın elbette ki zorlukları da vardır. Ama dümende yılların tecrübelisi kaptan-ı deryanız varsa; sağdan soldan gelecek, dalga ve tehlikelerin ne önemi olabilir ki! Emin ellerdesiniz… Her ne kadar kaptan-ı deryamızla ru-be-ru görüşememiş olmanın ezikliğini yaşıyor olsam da bu gerçekliği değiştirmez.
Bir mekteptir aynı zamanda Bir Nokta. Yayınladığı kitaplarla bunu pekiştirmiş oldu.
Bir Nokta’nın edebiyattaki yeri, klikleşen, marjinalleşen, dört duvarla çevrelenen edebiyat çevrelerinin aksine değerlerin kirletilmeden yaşatılmasına çalışan, edebiyata gönül verenlerin seyrüseferinde her ay kapıları dostça çalan bir gönül dostu olarak değerlendiriyorum. 100. sayıya ulaşması da bunun kanıtı olsa gerek.
Bir Nokta, hayatın pötikarelerinde saklı olan değerlerin çıkarılmasında-yaşatılmasında uğraş veren, samimi, heyecanlı ve her ay yenilenen yüzü ile can evimize yolculuk eden bir seyyahtır da aynı zamanda. Bizim olanın “bizim olması” için uğraş veren, sanatı sanat için yapmayı dert edinen bir kurum olarak görmek gerektiğine inanıyorum.
Resul Tamgüç (Şair): “Burada her yazar biricik”
Bu akıllı uslu sorunuza başıbozuk, kalbi mutmain bir şeyler söylemek isterim. Kıt akıl cüretiyle biraz mistize etmiş, çokça mitleştirmiş, ne olduğunu ne olmadığından yola çıkarak söylemeye çalışmış olabilirim ama “kendi işine bakan” bu dergi eylemleriyle somuttur. Şöyle:
1. Bu birinci dalya. Yaslandığı gelenek açısından boy vermiş başak.
2. Ayinlerle, bentapılarla kutlamak ya da kendi ilahlığını ilan edip tüm putları hallaç pamuğu gibi savurmak varken ya da sadece putları hallaç pamuğu gibi savurmak varken, ana avrat düz gitmek varken yani mevcut eleştiri kültürünü şeytanın allayıp pullamasına kanıp insan olmanın cennetinden kovulup “yaşasın, cehennemdeyim iyi yazar olabilirim” şehvetinden uzak, şunu yaptı 100. sayısında da: Her yazar, yolu üzere bir seyir halinde olup biriciktir. Her sayfa yazarının biricikliğinin yüzde yüz/yüze yüz yansımasıdır.
3. Bir derginin okul olup olmadığı ileri bir zamandan bu zamana bakmakla anlaşılabilir. Bir derginin okul olabilmesi için fikrî bir dizgeyle dizilmiş, dizginlenmiş, semerlenmiş olmalıdır. Egemen dizgenin de düzgesinden iffetini koruyabilmesi gerekmektedir. Sanat, edebiyat ince işçiliklerle halkın zihin kodlamalarını değiştirir. Edebiyat dedikodusu severlerin daha iyi anlaması için bir örnek vereyim: Yekta Güngör Özden öğrencilik yıllarında Varlık dergisinde şiir yayınlamıştır. Beşir Atalay Nuri Pakdil’in Edebiyat Dergisi’nde yazılar yazmıştır. Bu gün bu isimleri edebiyatçı envanterine almasak da faal olduğu dönemleri karşılaştırın, hangi dönem daha insancıl sizce?
4. Varoluşu, yokoluşu, siyaseti, kültürü, sanatı insana dair olan şeylerin tekmilini birden tek bir düzlemde tekçi olarak izah edebilen bir dergidir.
5. Nesepsizliğin (piçozluğun-kıçıpiyozluğun-orostopolajinin) moda olduğu bir devirde geleneğin göğsünden kana kana emmeye çalışıyor.
6. Fethi Gemuhluoğlu: “Herkesi ‘usta’ bil, o senin edebindir. Ama ‘sen kendin ol’ ve usta sensin.” Bu bir ulu buyruktur: Ustasını geçmeyen çırak merduttur.
7. Bir Nokta’nın en büyük avantajı yayın yönetmeninin şair olmasıdır. Hem de öyle bir şair ki farklı hatta birbirine zıt gibi görünen yataklarda şiirini akıtabilen bir şair. Bu, dergide farklı şiir biçimlerinin de yer almasına imkân veriyor. Yani bu dergideki şiirler editörün ortaya attığı safsata çevresinde oluşturulup tornadan geçirilmiyor. Editör sultası, editörü yalamacılık, iki satır bahsedilmek için bedenini satır satır doğrayıp pazarlamacılık yok. Tanıyan herkesi doğallığı içinde sarıp sarmalayan, herkesin doğal abisi, Mürsel Abisi kardeşlik beklemeyen ve hep kardeşsiz kalmış biridir.
8. Benim ömrümün 1/3’lik kısmıdır.
9. Şiirden slogan atmayı anlayanlar, afili manşet müptelaları için, bayat da olsa klişe klastır diyenler için söylemek istediğim “hastır”ı şöyle söylerim: ”Bir Nokta, bir dergiden daha fazlası”
10. Ana avrat olmasa da dere tepe düz gidiyor.
11. İki tane biri yan yana görünce “Allah” diye bağırmak.
Kemalettin Bal (Şair): “Bir nokta yeterdi anlatmaya her şeyi”
Öğretmenliğe ilk başladığım yıllarda uzak dağ köyünde edebiyattan yeni nefesler taşıdı bana. Hayatın, beni içine çekmeye çalıştığı her vakit Bir Nokta duruşumu tazeledi. Okumanın-yazmanın hâlâ anlamlı olduğunu söyledi. Her yazıyı-şiiri bizim çocuklardan birer mektup gibi okudum hep. Birçok ismi Bir Nokta’da tanıdım. Bozkır çocuğuydum. Ege’de yaşıyordum. Yerimi yadırgıyordum. Dergide yer alan her ürünü kendim yazmışım gibi “rahat” okudum. Yadırgamadım hiç. Ürünlerin kalitesinden çok samimiyetini önemsedim.
Nice heveslerle çıkan dergilerin daha birkaç soluk sonra kapandığı günümüzde, dergilerin de uzun soluklu olabileceğini göstermesi bakımından da Bir Nokta önemli bir isim oldu. Az Edebiyat dergisi için yola çıkarken, bizim için önemliydi bu durum.
Ayrıca Bir Nokta Kitaplığı, yayımladığı eserlerin ötesinde, kazanma kültürüne “bizden” insanların da iyiden iyiye kendilerini alıştırdığı dönemde, önemli bir duruş sergiliyor. “Hayatın tam içinden” konuşuyor. Sözün özü şu ki; İstanbul’un ortasında yaşamasını değiştirmeyen insanların “yerli” çadırı bir nokta dergisi… Bu “hal”i önemsiyorum. “Bir nokta yeterdi her şeyi anlatmaya”, demiştim bir şiirimde. Gerisi teferruat. Sayıları sevmiyorum ama; nice ‘güzel yüz’lü dergilere…
Asım Öz (eleştirmen): “Vicdan kanatlanmasına etki etmek gibi bir derdi var”
Mayıs 2010 sayısıyla 100. sayısına ulaşacak olan Bir Nokta dergisinin sabırlı (sabır direnmektir çünkü) yürüyüşünün hayırlı olmasını diliyorum. Son zamanda gündeme gelen ve farklı anlamlandırılan iki sözcük üzerinden okumayı denemek gerekiyor Bir Nokta dergisini: Edebiyat dergiciliği içinde ne “merkez” ne de “canlı” bir dergi Bir Nokta. “Merkez” değil çünkü “vicdan kanatlanmasına etki etmek” gibi bir derdi/tasası var. Merkez biraz oynaktır çünkü.
Ama bu, çoğu zaman Mürsel Sönmez’in dergi sunuşunda kaleme getirdiği, Nuri Pakdil’i anımsatan hatta onun yazı anlayışını koruyan ve savunan “Bir Nokta’dan” başlıklı bölüm dışında çoğu zaman belirginlik kazanmıyor. Buradaki yazılar az ama öz biçimde hem genel hayatın hem de edebî kamunun temel meselelerine eğiliyor. Yeryüzünde başta insan olmak üzere her şeyi bozup çürütme peşinde olan “ifsad”ı eleştiriyor mesela. İşte bu azlık yüzünden “canlı” da değil bana göre. Bu da yeterlidir denilebilir. Bunca ıssızlık içinde. Ama bence Bir Nokta’nın cirmi bu kadar az yer tutmamalı bu konuda.
Uzun yola çıkan dergiler kendilerini hem yinelemek hem yenilemek zorundalar
Öte yandan bir yorum tarzı olarak fıkhıma/anlayışıma yakın bulmadığım tasavvufî söyleyiş odaklı metinlerin yahut klasik çevirilerinin çok yoğun olmasını da dergi açısından eleştirilebilir yönler arasında görmekteyim. Bunun yanında dergide yazan yazarların eserlerini de takip ederim. Bu noktada aklıma ilk olarak Mürsel Sönmez gelir. Onu zor zamanların sesi Selam gazetesinden bu yana okuduğumu da eklemeliyim. İşin açıkçası salt düz bir merak ya da takip değildir bu. Aynı zamanda terazilenmek ve bilenmek içindir.
Dergiler edebiyatın soluk aldığı kültür ortamlarıdır. Nice şair, nice öykü yazarı dergilerden geçerek kendini kanıtlar. Dergide ürünleri yayımlanan yazarların -Cemal Kılınç, Aliye Akan, Resul Tamgüç, Mahmut Avcı başta olmak üzere- kitaplı yazar haline gelmeleri de sevindirici. Ali Görkem Userin’in şiir çevirileri de atlanmamalı. Deneme dışında çözümleyici eleştiri yazılarının kaleme alınmıyor olması da bir eksiklik kanımca. Uzun yola çıkmayı göze alan dergiler kendilerini yinelemek ama aynı zamanda yenilemek zorundadır.
Bir Nokta’nın bundan sonraki yayın hayatının, her türden ifsadı eleştirerek “vicdan kanatlanmasına etki etme” cihetinden hayırlara vesile olmak üzere, devamını diliyorum.
Yılmaz Yılmaz sordu
yasin şafak'tan tercümlere bekliyoruz, fransız yeni dönem, son dönem, post-modern dönem edebiyatından. bekliyoruz.