Ali Emre’ye birkaç soru yönelttik. Günümüzün popüler kavramı “Açılım”, Ali Emre’nin dilinden gerçek karşılığını buldu.. Ayrıca bir roman hazırlığında olduğunu da öğrendik.
Ali Emre bugünlerde ne okuyor?
Gençlik yıllarımdan beri aynı anda birden fazla kitap okuma alışkanlığım devam ediyor. Bugünlerde Cahit Zarifoğlu’nun mektuplarının toplandığı “Okuyucularla” adlı kitabı, Oya Baydar’ın Çöplüğün Generali” adlı romanı, Süleyman Çobanoğlu’nun “Hüdayinabit”i, Roni Margulies’in “Larda Yüzen Al Sancak”ı, Nurdan Gürbilek’in “Mağdurun Dili” var elimde.
İstanbul, Ankara, Sivas, Kastamonu şehirlerinin bir karşılığı var mıdır sizde?
Elbette. Kastamonu’da doğdum ve büyüdüm. Ondan kaçtım ve şimdi en çok onu özlüyorum. İstanbul’da okudum ve evlendim. Hâlâ yakamı bırakmıyor İstanbul. Ara sıra kaçıp onu görmeye, onunla konuşmaya, hasbihal etmeye gidiyorum. Sivas’ta tam on yılımı bıraktım. Gündelik hayatımda da edebiyat alanında da hâlâ Sivas’ta biriktirdiklerimin ekmeğini yiyorum. Benim de ona katkım az değilse de Sivas’ın bendeki hakkı çok büyüktür. Şu an Ankara’da yaşıyorum. Birkaç güzel insanın ve bir iki küçük çevrenin dışında görmek istediğim pek bir yeri, yönü yok Ankara’nın. Bu da geçmişin ceremesi sanırım, bir tür ceza. Doğduğum, okuduğum, olduğum, doyduğum bu şehirlerin hepsi hakkında bir şeyler yazdım, yazmaya da devam ediyorum.
Milyon Sesli Mızıka ile İsrafil'in suru kardeş midir?
Bu ilginç bir çıkarım. Etkileyici aynı zamanda. Fakat benim hiç aklıma gelmeyen bir şey. İsrafil’in suru tekil, milyon sesli mızıka ise çoğul olana işaret ediyor. Milyon sesli mızıka dünyalı ve süreğen. Diğeri gizemli ve bir kerelik. Fakat belki ikisi de yeni ve temiz bir başlangıç bekliyor, istiyor. Yaşadığımız dünya çoğu zaman bunların ikisine de sağır. Benim şiirim bunları kakışlamış, kurcalamış demek ki.
Edebiyatı futbol gibi görenler var. Edebiyatta özellikle şiirde taraftarlık olur mu?
Taraftarlığın niteliğine göre değişebilir bu. Bir şeyin, bir çizginin, bir ölçütün, bir değerler kümesinin, bir anlayış ya da algı biçiminin, bir zevkin taraftarı olursunuz fakat başkalarını da özenle izler ve iyi işler çıkardıklarında takdir edersiniz. Fakat bütün maçları sahaya sırtını dönerek izleyen, kendi çalıp kendi oynayan, işine gelmeyince de durmadan hakemi suçlayan insanlar edebiyatta da var. Kendi varlığını başkalarının yokluğu üzerine kurmak isteyince çetelerden, lobilerden, şikelerden, satılık hakem ve taraftarlardan geçilmiyor.
Yaslarımızı, acılarımızı, direncimizi ve öfkemizi daha ne kadar onaracağız?
Ölüm bize değene kadar. Yıkım ekipleri hiç boş durmuyor çünkü. Murdar baltalı kabillerle dolu hâlâ dünya. Ve biz de direneceğiz. Durmak bunamaktır çünkü, teslim olmaktır, kanaralaşmaktır. En iğrenç yenilgi biçimi de gönüllü köleliktir. Ali Emre şiirinin en önemli yönlerinden biri de bu direnç ve bilinçtir sanırım. Hiçbir tasma güzel değildir.
Aşk hala herkesin anadili midir?
Tedrisat, müfredat ve mevzuat sürekli değişiyor. Dilinde yorgun, ucube ve kirli bir sözlük konaklamayan çok az insan var ne yazık ki.
Boş vadilerde dolaşan şairler için tavsiye ettiğiniz vahalar var mıdır?
Kendi şarkılarınadönsünler önce, kendi kalplerine, kendi evlerine. Kitaba dönsünler, hayata. Bir inşirah açılımı lazım bize. Göğsümüzdeki sıkıntıyı giderecek, dilimizdeki düğümü çözecek, söylediğimizi anlamlı ve anlaşılır kılacak bir bilinç aşısı.
Çalışmalarınız nasıl gidiyor 2010'da neler okuyacağız sizden?
Yayımlamadığım fakat kitap bütünlüğünde gelişen şiirler var. Onları bitirmek istiyorum önce. Nureddin Zengi etrafında gelişen bir roman yazıyorum ağır aksak. Kısmet olursa poetik yazılarımı ve şiir / şair değerlendirmeleriyle ilgili çalışmaları da toplayıp kitaplaştırmak istiyorum.
Dilimize bir pankart gersek bu pankarta ne yazmak isterdiniz?
Epeycepankarta epeyce şey yazdım şimdiye kadar. Kimi zaman sert ve şiddetli kimi zaman zarif ve gülümseten. Fakat bütün bunları yaparken, özellikle de son yıllarda eşimin, çocuklarımın ve dostlarımın hayatından çok şey çaldım. Hayata yetişemedim. Birçok şeyi yarım bıraktım. Birçoklarının beklentisine cevap veremedim. Böyle bir durumda, bu yaştan sonra yazabileceğim en önemli ve anlamlı söz şu olur sanırım: Hakkınızı Helal Edin!
Ali Bilir sordu.
Hayatımda okuduğum en zarif söyleşilerden bir tanesiydi.. Sorular güzel, cevaplar güzel.. Çok teşekkür ederiz..
Buarada romanınızı dört gözle bekliyoruz Ali Abi..:)
Allah kaleminize kuvvet versin..
Selamlar..