Bir dergi neden önemlidir?

Dergâh dergisini yazar ve okuyucularına sorduk! Onların gözünden Dergâh dergisi ne demek, bu haberde!

Bir dergi neden önemlidir?

Hüseyin Akın (Şair): “Bu mektepte önce edep erkan öğrenilir”

Zeki Bulduk ve Hüseyin AkınDergâh dergisi, bu memleketin sahici müfredatına sahip bir mekteptir. Bu müfredatın içerik ve müştemailatında isyan ile ahlakı, millet ile mistisizmi birleştiren, evrensellikle yerelliği meczeden bir dünya algısı var.

Bu mektebin öğretmenleri rahleleri önünde diz kıranlara önce edep ve erkanı, sonra yordamı öğretirler. Ardından bediiyat ve furuuat gelir. Nurettin Topçu'dan İsmail Kara'ya, Hüsrev Hatemi'den Mustafa Kutlu'ya kafa ile kalbi uzlaştırma dersi veren öğretmenleri vardır. Bu öğretmenler aynı zamanda bize okulu ve okumayı sevdiren, bizi okur-yazar kılan öğretmenlerdir. Sınıfları doğrudan geçmeyi öğretirler. Sınıfları doğrudan geçmek de doğruluktan geçer.

Ahmet Edip BaşaranAhmet Edip Başaran (Şair): “Dergâh’ı günümüze ‘güzellik inadı’ taşıdı”

242 sayı olmuş Dergâh “Bismillah” diyeli. 242 ay, 20 yılı aşkın bir süre demek. Bir kültür-edebiyat dergisi için 20 yıl, Türkiye şartları göz önünde bulundurulduğunda çok önemli bir süreç. Bu süreç içerisinde Dergâh, okur-yazar camiasında her zaman bir mektep işlevi gördü.  Duruşuyla, tutarlı ve ilkeli yayımcılık anlayışıyla, bu toprakların ruhuyla özdeş diliyle çok önemli bir boşluğu doldurdu Dergâh. “Yetiştiren” dergilerin giderek azaldığı bir dönemin hengâmesinde Dergâh’ın sahih ve anlamlı çabası, doğrusu, gelecek adına beni ümitlendiriyor.

Hiç şüphesiz Dergâh’ı günümüze kadar taşıyan “güzellik inadı”nda en büyük pay Mustafa Kutlu’nun. Onun çabası, kadirşinaslığı, seçiciliği, toparlayıcı özelliği Dergâh’ı bugünlere kadar taşıdı. Sanırım ilerde özellikle bir editör olarak Mustafa Kutlu üzerine yapılacak çalışmalar, bunu açık seçik ortaya koyacaktır.

Dergâh’ın Türk edebiyatındaki birikimlerini net olarak görebilmemiz için, yine Dergâh’ın yetiştirdiği usta şairlerden İbrahim Tenekeci’nin hazırladığı Dergâh Yazı, Şiir ve Öykü güldestelerine bakmak yeterlidir, kanısındayım. Bu seçkiler, Dergâh’ın yukarda andığım “mektep”  işlevini net olarak ortaya koyuyor. 

Medyanın, teknolojinin “görsel”  kuşatması altında bütün insanî melekelerimizi kaybetme tehlikesine karşı “söz”e dönmek bir mecburiyet. İşte Dergâh, bize emanet olarak verilmiş o sözü besleyen, ‘edep’ten neşet etmiş bir edebiyat heyecanını mütemadiyen taşıyan bir ocak bizim için. İnsanı insan kılan hassalar, içinde bir dert olarak taşıdıklarıyla mündemiç. Dergâh bir “dert”le doğdu ve hâlâ yaşıyor. Dertsiz kalmayalım. Özellikle Dergâh’sız kalmayalım.Ali Görkem Userin

Ali Görkem Userin  (Eleştirmen): “Gayretin bizden, tevfikin O’ndan olduğunu bilen nadir dergilerden”

Dergilerden söz edilen her ortamda illaki anılan iki anahtar benzetme vardır. Birisi kale (Cemil Meriç’in malûm “Dergiler, hür tefekkürün kalesidir” cümlesinden mülhem), diğeri okul. Yayın hayatında yirmi yılı geride bırakan, zaman içinde oldukça geniş bir kadroyu bir araya getiren, yeni imzaların tebarüz ettiği fakat daha da önemlisi kimi temel ilkelerin nesilden nesile tevarüs ettiği Dergâh dergisi de elbette bir kale ve okuldur. Fakat sadece bunlardan ibaret değil.

Dergâh’ın herhangi bir sayısını eline alan bir okurun ilk izlenimleri şunlar olacaktır: Ebadı, kâğıdı, mizanpajı, fontu ve sayfa sayısıyla sade ve temiz bir dergidir. Kapağını  çoğunlukla şiire ayırır. Her sayıda, ülkenin mevcut gündemine ve meselelerine de değinen bir sunuşla selamlar okurunu. Yine bu sunuşun farzlarından biri, son cümlenin “Daha güzel sayılarda buluşmak umuduyla” duası/dileği olmasıdır. Gayretin bizden, tevfikin O’ndan olduğunu bilen nadir dergilerdendir. Şiir ve hikâye öncelikli muhtevasıdır. Ardından tenkit ve inceleme yazıları bu ikisini destekler. Tercüme değil telif ürünlere yer vermesi de Dergâh’ın ayırıcı vasıflarındandır.

Geriye doğru baktığımızda 20 yaşını  dolduran -sahi/ci kaç tane dergimiz yirmi yaşına basacak kadar yaşayabiliyor bu ülkede?- Dergâh’ın her döneminin ayrı bir zenginlik, ayrı bir birikim olduğunu görüyoruz. Şiir, hikâye ve yazılar olarak üç ciltte toplanan Dergâh Güldesteleri bunun en somut kanıtı.

Dergâh dergisinin zengin birikiminin ortak özellikleri ise nitelikli ve yerli edebiyatın seçkin ürünlerinden oluşmasıdır. Mustafa Kutlu’nun yüreklendirici yaklaşımı ve titiz editörlüğü dergiyi bir yandan genç şair ve yazarlar için çekici bir zirve kılarken diğer yandan da usta imzaların demir attığı sakin bir limana dönüştürür. Kutlu’nun editörlüğü özellikle genç kuşak üstünde karşılıksız bir yatırım, adeta bir tür vakıf hizmeti gibidir. Yirmi yılı aştığı halde derginin gücünden ve diriliğinden bir şey kaybetmemesi de yine bu iyiniyetin doğal bir sonucu olsa gerek.

Mustafa AkarMustafa Akar (Şair): “Her döneminde yeni bir neslin kendini geliştirmesine imkân tanıdı”

Fikirde ve sanatta ‘Hareket’ ekolü, Nurettin Topçu Hoca’nın Sorbonne’dan hocası Blondel’in aksiyon felsefesinden yola çıkar. Dergâh Dergisi de bu ekolün ve ‘hareketin’ devamı olarak, Topçu Hoca’nın aksiyoner tarafının ideallerini rakipsiz hale dönüştüren bir dergidir. Dergâhçılar hem Anadolucudur, ‘Bu böyledir’ der, inat eder. ‘Ya Tahammül Ya Sefer’in idrakiyle, ‘Yokuşa Akan Sular’a yön verenin ‘Sır’da gizli olduğunu bilir.

İşin bu yanında, onca nesli aynı çizgide buluşturmak adına yıllarca uğraşan bir aksiyon adamı Ezel Erverdi durur; öbür yanında Türk edebiyatının daha yaşarken klasikleşmiş, Türk hikâyesinin vicdanı Mustafa Kutlu... ‘Hareket ve İrade’yi yıllardır okuduğumuz eserleriyle geliştiren İsmail Kara da yorulmaz titizliğin hocası olarak Dergâh dergisini Türk düşünce hayatına ve edebiyatına kazandıran isimlerdendir.

Sadece benim kuşağımın değil, geriye dönüp baktığınızda ‘90 kuşağının en önemli şairlerinin Mustafa Kutlu editörlüğünden geçtiğini görürsünüz. Bu anlamıyla Dergâh dergisi Türk edebiyatında belki hiçbir derginin başaramadığı  bir şeyi başarmış bir dergidir. Her döneminde yeni bir neslin kendini geliştirmesine imkân tanımıştır. Uzun yıllar yayımlanan kurumsal dergilerin büyük kısmında rastladığımız o sinsi, yaşlı, ağır ve ölgün hava Dergâh Dergisi’nde yoktur.

Yıllar önce Mustafa Kutlu Hoca’nın yazdığı bir mektuba, “Ben yaşlı ve yorgun bir adamım” diye başladığını hatırlıyorum. Yıllar geçti, ben otuzuma geldim. Hâlâ Dergâh’ın kapısından girdiğimde on dokuz yaşımda yazmaya başladığım derginin içindeki sürekli gençleşen Mustafa Kutlu’nun sözünden çıkmamanın hünerini, Ezel Erverdi’yi her dinlediğimde ‘hareket’e geçmenin vaktinin geldiğini, İsmail Kara’yı gördüğümde ise ‘İsyan Ahlâkı’nın ne demek olduğunu anlıyorum.Furkan Çalışkan

Furkan Çalışkan (Şair): “Kuşakları belirledi ve yön verdi”

Anadolu, ete kemiğe bürünmüş, hikâye olmuş, şiir olmuş, fikir olmuş Dergâh Dergisi’nde. Ruhun ve vicdanın Türkiyesi olmuş. Nurettin Topçu Hoca’yla başlayan ‘hareket’, isyanın ve ahlakın özetlediği bir milletin felsefesi ile devam etmiş Dergâh’ta. Türk hikâyesinin yaşayan efsanesi Mustafa Kutlu yönetimde, edebiyatımızın son yirmi yılına damgasını  vurmuştur.

Yetiştirdiği önemli yazar ve şairlere bakarak bir okul işlevi gördüğünden bahsetmek yetersiz olur; çünkü bir ilk olarak ‘kuşakları belirlemiş’ ve yön vermiştir. Bu gün doksan kuşağının en önemli isimleri, Dergâh dergisi ve Musta Kutlu'nun rahle-i tedrisinden geçmiştir. Yine iki bin kuşağı burada temayüz etmektedir. Bütün bunlar sadece bir dergi olarak başarılamaz, bu yüzden de Dergâh bir dergiden fazlasıdır. Ezel Erverdi Bey’in hiç bitmeyen heyecanı ve aksiyoner kimliği, İsmal Kara Hocamızın derinliği ve bilgeliği, Mustafa Kutlu Hocamızın idaresi, hikmeti ve yol göstericiliğinin bileşimi olarak Dergâh, edebiyatımızın ve fikir serüvenimizin akciğeri olma işlevini görmektedir.

O kapıdan girdiğinizde egolarınızı dışarıda bırakırsınız, bir bütünün içinde olmanın isteği ile dolu olarak heyecanınıza gem vurmaya çalışırsınız. Bu sizi temiz kılar... Konu Dergâh olunca kalem elden düşüyor, ne kadar anlatmaya çalışsak da biliriz ki eksik ve yetersiz olacak. Bunun tek yolu, o ahlak üzere yaşayarak göstermektir.

Dergah 243
(+)

Bekir Çelik (Marmara Üni. öğrencisi): “Biz’in dışında değil”

Dergâh, yıllardır takip ettiğimiz edebiyat dergilerimizden birisidir. Boyutu, sayfa sayısının azlığı ile nitelikten fazla kopmamayı başarabilmiş ve artık köklü denebilecek bir dergidir. Yediiklim ve Hece gibi, öyle kısa süreli heyecanların sonucu diyemeyeceğimiz çok kıymetli dergilerimizle birlikte anabileceğimiz bir dergidir. Öncesinde çıkmış Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat ve Mavera'dan farklı bir zihniyet yolunu tercih etmiştir ama buna rağmen Dergâh kardeşimizdir. Biz'in dışında değildir. Orada çok kıymetli yazarlar, şairler tanıdık.

Muhammed Cemal Ünal (Mimar Sinan Üni. öğrencisi): “Ürünü burada çıkanın önü açık”

Tek kişinin yönettiği dergiler arasında Dergâh Dergisi daima kalitesiyle, fiyatıyla hatta boyutuyla beni cezbeden bir dergi olmuştur. Bugüne kadar en iyi şiirleri ve en iyi öyküleri yayınlayan bir tek Dergâh vardı. İbrahim Tenekeci'nin "İyi bir edebiyat dergisi, iyi şiir ve öykü yayınlar" sözü Dergâh için söylenmiş sanki. Şiiri ya da öyküsü Dergâh'ta yayınlanan şair ya da öykücü çok rahatça birçok edebiyat dergisinde ürünlerini yayınlayabilir.

Abdullah Okal (İstanbul Üniversitesi öğrencisi): “Bir yönüyle ağır abi, bir yönüyle neşeli”

Dergâh, takip ettiğim edebiyat dergileri içerisinde müstesna bir yeri olan dergidir. Kendine münhasır bir havası, tarzı, edası vardır. Bir yönüyle çok ağır abi, bir yönüyle de neşeli bir dergidir. Dergâh Dergisi’ni ilgiyle takip ettiğimi söyleyebilirim.

 

 

 

Besim Bal sordu, soruşturdu 

YORUM EKLE
YORUMLAR
ünsal ünlü
ünsal ünlü - 13 yıl Önce

Saygıdeğer insan Ezel Erverdi ve değerli büyüğüm Mustafa Kutlu ağabeylerin katkıları ve özenli çabaları ile yoluna devam eden Dergâh dergisinin bu uzun yolculuğunun devam etmesini edebiyatımız adına tüm kalbimle diliyorum.

ali n
ali n - 13 yıl Önce

şüphesiz, dergah sadeliği ve kararlılığıyla seviliyor. dergah'ta, dergah'ı takip edenleri hayal kırıklığına uğratacak herhangi bi şeye rastlamadım bugüne değin. sektirmeden takip ediyoruz :)